Yerine kayyım atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in avuklatları Hüseyin Ersöz ile Hasan Sınar, bugün Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne gelerek, müvekkillerinin geçen hafta yapılan aylık tutukluluk incelemesinde sulh ceza hakimliğinin tutukluluk halinin devamına ilişkin kararına itiraz etti.
Savcılığa itiraz dilekçelerini sunmadan önce adliye önünde basın açıklaması yapan avukatlar Ersöz ile Sınar, müvekkillerinin 40 gündür tutuklu olmasına karşın dosyada henüz bir ilerleme yaşanmadığını belirterek, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunduklarını ifade ettiler.
Cumhuriyet'ten Fahrettin Öztürk'ün haberine göre; Avukat Hasan Sınar, konuşmasında şunları söyledi:
"Bugün, müvekkilimiz Sayın Prof. Dr. Ahmet Özer'in tutukluluğunun 40'ıncı günü. Ve ne yazık ki dosyada hiçbir ilerleme sağlanamamış olmasının üzüntüsünü yaşıyoruz. Biz müvekkilimiz hakkındaki bu haksız ve hukuksuz tutuklama işlemiyle ilgili gerekli başvurularımızı yaptık. Başvurularımızın reddedilmesi üzerine itirazlarımızı yapmak üzere buradayız. Daha önce de ifade ettiğimiz üzere bu süreçlerin kesinleşmesi üzerine Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurumuzu da gerçekleştirdik.
'DELİLLER BİZE VERİLMİYOR'
Aradan 40 gün geçmesine rağmen dosyadaki kısıtlılık kararı devam ediyor. Bunlara ilişkin itirazlarımızdan da sonuç alabilmiş değiliz. Müvekkilimizin 40 gündür devam eden tutukluluğunda, gerekçe olarak ortaya konulacak kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin nelerden ibaret olduğunu öğrenmek istiyoruz, bu deliller bize verilmiyor. İlerleyemez durumdayız.
SAVCILIK 'DELİL VAR' DİYORSA ORTAYA KOYMALI
Soruşturma sürecinde yeterli suç şüphesini dahi ortaya koyan hiçbir somut delilin bulunmadığına, dolayısıyla müvekkilimiz hakkında derhal tahliye kararıyla birlikte kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Eğer savcılık, 'Benim elimde delil var' diyorsa bu delilleri derhal ortaya koymasını talep ediyoruz. Eğer yeterli suç şüphesini ortaya koyan deliller var ise derhal iddianamenin düzenlenmesini ve bağımsız ve tarafsız Türk yargısı önünde müvekkilimizin hakkını savunabilmeyi talep ediyoruz. Müvekkilimiz 40 gündür zindanda tutulmasına rağmen hala bu taleplerimize karşı kör, sağır ve dilsiz kalındığını görmek hayal kırıklığı yaratan bir durum"
'DURUŞMADAN HABERDAR OLMADIK'
Avukat Hüseyin Ersöz ise konuşmasında şunları söyledi:
"Geçtiğimiz hafta müvekkilimiz Ahmet Özer ile ilgili bir tutukluluk incelemesi yapıldı. Bu tutukluluk incelemesinde daha önce talepte bulunmamıza rağmen ne yazık ki biz avukatlar hazır edilmedik. Bunun özellikle savunma ve adil yargılanma hakkı açısından önemli bir problem oluşturduğunu ifade etmeliyiz. Müvekkilimiz cezaevinden SEGBİS ile sulh ceza hakimliğine bağlandı ama bir müdafiden faydalanma hakkı, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda soruşturma ve kovuşturma aşamasında temel bir hak olarak düzenlenmesine karşın, ne yazık ki bu imkan kendisine tanınmadı. Ve bizler duruşmadan haberdar olmadık.
MÜVEKKİLİMİZİN TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ İHLAL EDİLİYOR
Bugün, geçtiğimiz hafta yapılmış olan tutukluluk incelemesiyle ilgili itiraz sürecini yapmak için buradayız. Özellikle müvekkilimizin özgürlük hakkının, adil yargılanma ve savunma hakkının ciddi anlamda ihlal edildiğiyle ilgili bir Anayasa Mahkemesi başvurusu gerçekleştirdik. Bu başvuruda sadece özgürlük hakkının değil aynı zamanda ifade hürriyetinin, savunma hakkının, özel hayatın gizliliği hakkının, temel hak ve özgürlüklerin de ihlal edildiğine ilişkin iddialarımızı da AYM'ye yaptığımız başvuruda ifade ettik.
Tüm bu yargılama süreci, temelde özgürlük hakkı ihlalini beraberinde getiriyor. Sadece seçilmiş bir belediye başkanından değil, sıradan bir vatandaş olsa dahi, sıradan bir vatandaşın temelde özgürlük hakkının ihlal edilmemesi gerçeğinden ve dosyadaki deliller çerçevesinde de bu delillere ulaşma, bu delillere ilişkin bir savunma geliştirme ve bunları da tutukluluk incelemesi sırasında ileri sürme hakkı da elimizden alındı.
AYM'NİN İVEDİLİKLE KARAR VERMESİNİ İSTİYORUZ
Bu çerçevede bizler, temel hak ve özgürlüklerin geri dönülemez ve telafi edilemez şekilde ihlal edilmesi ve bu sürecin uzamasıyla beraber, bunların artık temel hak ve özgürlüklerle ilgili olarak ciddi bir hak ihlaline ulaşması sebebiyle Anayasa Mahkemesi'nin bu konuyu bir an önce ele alarak ivedilikle bir karar vermesi, gerekirse tedbir kararı vermesi noktasında taleplerimiz var. Özgürlük hakkının bir an önce sonlandırılması, ihlalin sonlandırılması ve bu ihlalin neticelerinin ortadan kaldırılması için de bir an önce savcılık makamı tarafından gerekli adımların atılmasını arzu ediyoruz"