ANALİZ / Namık DURUKAN

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sorunu çözme kapsamında Suriye Devlet Başkanı Esad’a görüşme talebini yüksek sesle bir kaç kez dile getirmesi kısa sürede karşılık buldu ve Şam’dan Ankara’ya tereddütlü ve mesafeli “Evet” yanıtı verildi.

Suriye rejimi ve Esad’a yönelik daha önceki açıklamalarının aksine Erdoğan, bu kez alışılmışın dışında Şam’a örtülü ve açık mesajlar göndererek, ilişkilerin iki ülkenin ortak çıkarları doğrultusunda yeniden ele alınmasını istedi. Erdoğan açıklamasında bir adım daha ileri giderek, “Sayın Beşar Esad'ı Türkiye'yi ziyaret etmeye davet edebilirim” dedi. Ardından adımlarını hızlandırarak, “Bu dargınlığı bitirip yeni bir süreci başlatalım istiyoruz” deyip, “Ya ülkeme gel ya üçüncü bir ülkede yapalım” teklifinde bulundu. Erdoğan ilerleyen günlerde görüşme talebini yenileyerek sürdürdü.

Daha önce de Esad’a dolaylı mesaj veren Erdoğan’ın son açıklaması elbette bölgenin geleceğine yönelik kapsamlı bir plan ve projenin dışa yansımasıydı. Üzerinde düşünülüp taşınılan bir proje olarak öne çıkan bu açıklamayı, “geri çekilmek için arka kapının açık bırakılması” olarak değerlendirmek mümkün mü?
Sahayı yıllardır izleyen biri olarak, şunu söylemek mümkün. Açılmaya çalışılan yol geçit vermez dağlar, engeller, kaymalar ve birçok tehlikelerle dolu. Suriye rejimini devirmek için 2011 yılından beri kuzeyden, doğudan ve batıdan harekete geçen birçok muhalefet grubu Türkiye ve ABD tarafından aktif destek gördü. Ankara ise halen Suriye muhalif güçlerle bağlantının ötesinde stratejik ilişki ve desteğe aktif bir şekilde devam eden en belirleyici ülke konumunda.


BÖLGEDE DEVASA SİLAHLI BİR GÜÇ VAR

Suriye topraklarında iki, hatta üçlü bir yönetim hüküm sürüyor. Geçici hükümet yönetimi, buna bağlı askeri karargahların yanı sıra bağımsız hareket eden gruplar bölgede aktif faaliyet sürdürmeye devam ediyor. Türkiye’nin denetiminde bulunan Kuzeydoğu ve batı kesiminde halen 80 bine yakın silahlı güç faaliyet gösteriyor. 
Dünyanın dört bir tarafından, hatta Çin’in Uygur bölgesinden Suriye’ye gelerek rejimle savaşan, sonrasında birçok gruba bölünen devasa bir silahlı gücün varlığı gerçeği ortada dururken Ankara’nın rejimle ilişki kurmaya çalışmasını nasıl yorumlamak gerekir? Diğer bir deyişle topraklarının büyük bölümünü kaybetmiş rejimle ilişki kurma karşılığında elindeki önemli kartı feda edebilir mi?

ASKERİ GÜVENLİK KUŞAĞI İLE ÇEVRİLİ

Ülkede büyük bir ekonomik krize rağmen Kuzey Irak ve Kuzeydoğu Suriye’de operasyonel faaliyetleri arttıran Türkiye’nin uluslararası konjektörü de dikkate alması elbette gerekiyor. Evet Türkiye; Ortadoğu, Orta Asya ve Kafkaslarda önemli bir ülke. Ancak coğrafi konumu itibarıyla bugün Akdeniz'de, Yunanistan'la sorun yaşayan, Irak’ta PKK’ya karşı kapsamlı operasyonlara devam eden ve İran tarafından bölgedeki faaliyetleri yakından izlenen Türkiye’nin aynı zamanda Irak ve Suriye’de ABD ve Rusya tarafından askeri ve güvenlik kuşağıyla çevrili olduğunu hatırlatmak gerekir.

GÖZ ARDI EDİLMELERİ MÜMKÜN MÜ?

Askeri ve siyasi açıdan kuşatma altında olan Türkiye’nin yakın ve orta vadede bindiği dalı kesmeyeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Müttefik olarak görülen Suriyeli silahlı grupların, ülkenin iç kesimlerine uzanan faaliyetleri ve caydırıcı varlıkları, “Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından bir güvence” olduğu gerçeği yönetim tarafından göz ardı edilemeyecek önemde.

Ülkenin üç parçaya bölünmesi ve rejimin gittikçe inisiyatif kaybetmesi gerçeğinden hareket eden uluslararası güçler, önümüzdeki dönemde plan ve projelerini uygulamak için yeni yöntemleri devreye sokacakları bir dönemde Ankara'nın Şam'la ilişkilerini yeniden düzenlemeye gitmesini nasıl değerlendirmek gerekir?

BİTTİ DERKEN MASAYA DAVET EDİLDİ

Ülkede yıllardır devam eden savaş nedeniyle zengin petrol, doğal gaz ve diğer zenginlikleri kaybetmiş ve önemli bölgeleri üzerindeki kontrolünü kaybetmiş, ekonomisi dibe vurmuş; her şeyden öte Rusya ve İran’ın sömürgesi durumuna gelmiş bir ülke gerçeği ortada duruyor. Ülke bu durumdayken Türkiye’nin “Görüşelim” teklifine kuşkulu ve mesafeli yaklaşılmasını çözmek, kapsamlı bir analizi gerektiriyor. Esad’ın son bir yılda Arap Birliği’ne yeniden kabul edilmesi, birçok ülke başkanı tarafından ağırlanması dikkate değer bir durum olarak izlenirken Türkiye dahil güçlü ülkelerle yeniden siyasi anlaşmalara girme pozisyonuna gelmesi elbette önemli bir durumdur.

MUHALİFLER UMUTLANDI, ANCAK…

Suriye’de rejime, Rusya ve İran’ın aktif destek sunması sonrası sahada durumun tersine dönmesi ile başlayan Rus-Ukrayna savaşı muhalifleri kısa da olsa umutlandırdı. Ancak bu durum rejim ordusunu geriletemedi. Aksine muhalif grupların süreç içinde kendi aralarındaki sorunları büyüttü ve yönetim ve paylaşımda anlaşmazlık bazı bölgelerde çatışmalara dönüştü. Muhalifler arasında derin görüş ayrılıklarının ortaya çıkması ve Ankara’nın, rejimle görüşme girişimi bölgede tedirginliği ve huzursuzluğu arttırdı.

ESAD, RUSYA-İRAN ARASINDA GEL-GİTLERİ OYNADI

Bu süreçte Esad’ın kaybettiği toprakları bir bir geri alması sonrası zaferini ilan etmesi için Rusya ve İran’ın, rejimi önce Ortadoğu’da sonrasında uluslararası arenada yeniden tanınması ve söz sahibi olmasına yönelik kapsamlı diplomasi girişimi kısa sürede meyvelerini verdi. Ancak bu girişimler kapsamında Rusya ve İran’ın ayrı ayrı faaliyeti ve görüş farklılığının derinleşmesi nedeniyle beklenen başarıyı getiremedi. Suriye rejimi, bir taraftan İran’ın bir taraftan Rusya’nın belirlediği çizgide ilerlemesinde bocaladı. Hem İran hem Rusya, Suriye’de askeri karar verici olarak kendisini görmesi Suriye sahasında rekabeti arttırdı. İran’ın rejimle birçok alanda ağır anlaşmalar yapması sonrası harekete geçen Rusya’nın da kısa süre önce benzer anlaşmalar yapması dikkat çekti.

İSRAİL’İN İRAN'I VURMASI RUSYA’NIN İŞİNİ KOLAYLAŞTIRDI

İran’ın Suriye’de belirleyici güç olmasını engellemeye yönelik İsrail’in manevraları ve hava operasyonları etkili olması Rusya’yı bir adım öne geçirdi. Gazze operasyonu ile İran’ın enerjisini Filistin’e kaydırması ile Rusya, rejimin uluslararası Alana açılması ve bazı Avrupa ülkeleri ile temasa geçirmesi sonrasında ülkede normalleşme hareketine öncülük girişimi başlattı. Bu kapsamda Suriye’nin merkezinde güvenli bölgeler kurulması, mültecilerin geri dönüşü ve rejimin denetimindeki sivil toplum kuruluşları ile yeniden inşa çalışmalarına fon sağlanması gibi çalışmalar dikkati çekti. Bu çalışmalar kapsamında Esad’ın meşruluğuna zemin hazırlandı.

RUSYA, İKNA ETTİ

Rusya, Suriye’de gerçekleştirmeye çalıştığı plan ve projesinde yakın zamanda bir adım daha ileri gitti. Esad’ın meşruluğunu teyit etmek için Suriye sorununda en büyük belirleyici güç olan Türkiye’yi masaya oturmaya ikna etti. Çökme aşamasında iken rejimin imdadına yetişen Rusya, Türkiye ile hem sahada hem masada diyalogu kesmeyerek adım adım Esad’la görüşmenin duvarını ördü ve kısa süre önce bu planını uygulamaya geçirdi. Rusya, son olarak Türkiye'den Suriye'nin kuzeydoğusundaki sorunların çözümü için rejimle koordinasyon kurmasını istedi. Bu hedefe ulaşılması için ise iki taraf arasında askeri ve siyasi toplantılara ev sahipliği yapmayı teklif etti. Yapılan görüşme ve teklif kısa sürede etkisini gösterdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir ay içinde Esad’a üç kez görüşme çağrısı yapması Rusya’nın planının sorunsuz işlediğini gösteriyor. Rusya çözüme giden yolun kapısını Erdoğan ile Esad’ı arasında bir toplantıyla açmak istiyor.

ANKARA’NIN ÖNCELİKLİ TALEBİ

Görüşmede Esad’ın Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kayıtsız şartsız bölgeden çıkmasını talep etmesi bekleniyor. Ancak Erdoğan’ın talebi Kabul etmesi için “Teröristan” olarak gördüğü Kuzeydoğu Suriye’nin büyük bölümünü kontrol eden PYD’nin bölgedeki varlığına son verilmesi şartını öne süreceği ve bunda ısrar edeceği ifade ediliyor. Ancak bunun için ilk etapta “40 kilometrelik bir güvenlik şeridi” inşa edilmesi planının uygulanması Ankara’nın talepleri arasında ilk sırada. Ancak Ankara’nın planının işlemesi için Rusya ile gelecekte birlikte çalışması gerekecek. Planın uygulamaya geçirilmesi yalnızca Ankara’nın değil Rusya’nın da işine yarayacak. Kuzey Suriye’de 40 kilometre derinlikte bir güvenlik bölgesi sadece PYD’yi değil bölgedeki İranlı milisleri de Türkiye sınırından uzaklaştırmış olacak.

ABD GÖZ ARDI EDİLEMEZ

Rusya planını uygulamak için Ankara ile istişare ederken ABD’de bölgeye ilişkin tutumunu netleştirmeye başladı ve bir kez daha “Bölgeden çıkmayacağız” mesajı Verdi. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Şam'la ilişkilerin açılmasının mümkün olmadığı, 2254 sayılı kararın uygulanmasına odaklanılacağı ifade edildi. ABD’nin son açıklaması, Moskova'nın çabası ve bu kapsamda geliştirdiği ilişkileri engellemeye yönelik olduğunu söylemek yerinde olur.
Ankara, Washington'un tutumundan ve terörist bir örgüt olarak değerlendirdiği PYD’ye verdiği destekten rahatsızlığını her fırsatta dile getiriyor. Daha da önemlisi Bu partiyi uluslararası alanda meşrulaştırma faaliyetlerine ilişkin kızgınlığı her geçen gün artıyor. İran’la zaman zaman bu konuda masaya oturan Ankara, ABD’ye bu konuda söz geçiremiyor.

TAHRAN YENİ PROJELERLE SAHAYA İNEBİLİR

Ankara ile Şam arasındaki yakınlaşmaya yönelik Tahran’ın süreci yakından izlemesine yönelik henüz yorum yapmaması ise dikkat çekiyor. Suriye’deki gelişmeleri yakından izleyen gözlemcilere göre, bu gelişme ile Şam üzerindeki nüfuzunu giderek zayıflattığı endişesine kapılan İran’ın yakın zamanda alternatif projelerle ortaya çıkacak.

SON AÇIKLAMA BAĞDAT’TAN

Erdoğan-Esad görüşmesine yönelik son somut açıklama ise Bağdat’tan geldi. Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Türkiye ve Suriye arasında Bağdat'ta toplantı yapılması konusunda ön anlaşmaya varıldığını açıkladı. İki ülke dışişleri bakanları arasında yapılacak ön görüşme sonrası Erdoğan ile Esad arasında kapsamlı bir görüşme yapılmasının önü açılmış olacak. İki lider arasında yapılacak görüşmede Suriye sorununda kesin olmasa da kapının aralanması sağlanmış olacak. Ancak kapsamlı bir çözüme gidilmesi büyük zaman alacak. Görüşmeler kapsamında her ne kadar karşılıklı anlaşmalar yapılsa da Suriye'nin geleceğinin, bölgesel ve uluslararası güçlerin belirleyeceği politikalar doğrultusuna şekilleneceğine kesin gözüyle bakılıyor.
 

Muhabir: Namık DURUKAN