CHP’li Esenyurt Belediyesi’nin ardından DEM Partili Mardin Büyükşehir Belediyesi, Batman Belediyesi ve Halfeti Belediyesi’ne kayyum atandı. Belediye başkanları görevden alındı. Peki Türkiye’de belediyelere ilk ne zaman kayyum atandı, süreçler nasıl ilerledi? Detaylar haberimizde.
KAYYUM TARTIŞMALARI
Türkiye’de kayyum politikası, özellikle son yıllarda, belediyelere yapılan müdahalelerle dikkat çekiyor. Kayyum atamaları, belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine merkezi hükümet tarafından görevlendirilen kamu yöneticilerinin atanması sürecidir. Bu uygulamanın arkasındaki gerekçeler genellikle “terörle mücadele” ve “kamu kaynaklarının güvenli bir şekilde yönetilmesi” olarak açıklanıyor. Ancak konu demokratik temsil ve yerel yönetimlerin bağımsızlığı olduğu için bu uygulama tartışılıyor.
İLK KAYYUM: 1980 ASKERİ DARBESİ SONRASI
Türkiye’de kayyum uygulamaları, ilk 1980 askeri darbesinden sonra görüldü. Darbe sonrası yerel yönetimlere müdahale edilerek, bazı belediyelerin başkanları görevden alındı. Birçok belediye başkanı siyasi sebeplerle görevden alındı ve belediyelere kayyum atandı. Bu dönemde yerel yönetimlerin bağımsızlığına yönelik baskılar, 12 Eylül darbesinin ardından daha da arttı.
1990’LI YILLARDA KÜRT SİYASİ HAREKETLERİNE MÜDAHALELER
1990’larda Türkiye’deki Kürt siyasi hareketinin gelişmesiyle birlikte, Doğu ve Güneydoğu’da belediyelere yönelik müdahaleler arttı.
Kürt partilerinin kazandığı belediyelere sık sık müdahale edilirken, bazı belediye başkanları görevden alındı. O yıllarda PKK ile mücadele kapsamında belediyelere yapılan bu müdahaleler, Kürt sorununa yönelik askeri ve siyasi çözümlerle ilişkiliydi. Bu dönemde kayyum atamaları resmî olarak uygulanmadı. Ama belediyelere yönelik sıkı bir denetim yapıldı ve yerel yönetimlerin bağımsızlığı kısıtlandı.
TÜRKİYE’NİN KAYYUM KARNESİ: 2016 VE SONRASI KAYYUM YAYGINLAŞTI
Kayyum politikası, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde hız kazandı. Bu dönemde, özellikle HDP’li belediyelere yönelik kayyum atamaları geniş çapta uygulanmaya başlandı. Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile “terörle bağlantılı” oldukları iddiasıyla bazı belediye başkanları görevden alındı ve yerlerine kayyumlar atandı.
İLK KAYYUM DİYARBAKIR, MARDİN VE VAN’A
İlk olarak Diyarbakır, Mardin ve Van gibi büyükşehir belediyeleri olmak üzere pek çok HDP’li belediyeye kayyum atandı. Bu süreçte terörle mücadele gerekçesi öne sürülerek, çoğu belediye başkanı “terör örgütüne destek” suçlamasıyla görevden alındı ve tutuklandı.
Kayyum atamalarının en dikkat çekici örneklerinden biri, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün görevden alınarak yerine kayyum atanması oldu. Türk, barış yanlısı duruşuyla tanınmasına rağmen terör suçlamasıyla karşılaştı ve yerine kayyum görevlendirildi.
KAYYUM POLİTİKASINA NASIL BAKILIYOR?
Kayyum uygulaması, demokrasi ve yerel yönetimlerin bağımsızlığı açısından geniş çaplı eleştiriler aldı. Eleştiriler, özellikle seçilmiş belediye başkanlarının halk iradesiyle göreve geldikleri ve kayyum atamalarının bu iradeye müdahale olarak görüldüğü noktasında yoğunlaştı. Avrupa Konseyi, kayyum atamalarının Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na aykırı olduğunu belirterek Türkiye’yi uyardı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de bu uygulamanın demokratik temsil hakkına zarar verdiği yönünde görüş bildirdi.
Kayyum uygulamasının hukuki boyutları da tartışma konusu. Türkiye’de belediyelere kayyum atanmasını sağlayan yasal düzenlemeler, KHK’lar ve belediye kanunları çerçevesinde yapıldı. Ancak bu düzenlemelerin, halkın iradesini temsil eden yerel yöneticilerin merkezi hükümet tarafından görevden alınması anlamına geldiği gerekçesiyle eleştiriliyor.
2019 SEÇİMLERİNDEN SONRA DA DEVAM ETTİ
2019 Yerel Seçimleri’nde HDP, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde önemli belediyeleri kazandı. Ancak seçimlerin ardından birçok belediye başkanının görevden alınması ve yerlerine yeniden kayyum atanması, halkın iradesine bir müdahale olarak görüldü. Diyarbakır, Mardin ve Van gibi büyükşehir belediyeleri dahil olmak üzere çok sayıda belediyeye tekrar kayyum atandı. Bu durum, kayyum politikasının artık kalıcı bir yönetim aracı olarak kullanılabileceği yönünde kaygılara yol açtı.