Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana İl Örgütü, “Adalete Çağrı” şiarıyla Uğur Mumcu Meydanı’nda miting düzenledi. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, mitinginde konuştu.

AKP'nin güç kaybettikçe HDP’ye saldırdığını belirten Buldan, “Biz birlik ve beraberliğimizi koruyacağız” dedi.

HDP milletvekilleri Ayşe Sürücü, Kemal Peköz, Sezai Temelli, Alican Önlü, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Fatma Kurtulan, Tülay Hatimoğulları ile SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce ve parti yöneticileri, bugün Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Adana'daki ‘Adalete Çağrı’ mitingine katıldı.

Hukuksuzluğun son bulması için alanlarda olduklarını ifade eden HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, şöyle konuştu: "Bugün adalete büyük bir ihtiyaç olduğu için meydanlardayız. Biz biliyoruz ki, bu ülkeyi yöneten AKP hükümeti, 20 yıllık iktidarı boyunca bu süreçte özellikle hukuksuzlukları, haksızlıkları, baskıyı, inkarı, şiddeti daha fazla yükseltiyor. Biz biliyoruz ki, bundan besleniyor. Bugün AKP’nin artık toplumun yüzüne bakacak yüzü kalmadı. Bugün AKP’nin artık anketlerde düştüğünü görüyoruz. Oy kaybeden bir iktidarın sarıldığı ve kendisini ayakta tutabilmek için yaptığı hukuksuzlukları, haksızlıkları da biliyoruz. Evet, bugün HDP olarak en büyük haksızlıklara maruz kalmış bir parti olarak, en büyük hukuksuzluklarla karşı karşıya kalmış bir parti olarak, AKP’nin bu hukuksuzluklarını bu haksızlıklarını elbette afişe etmek, deşifre etmek bizim görevimizdir, sorumluluğumuzdur. Onlar ayakta durmanın iktidarda kalmanın ve bir kez daha seçimi kazanmanın yol ve yöntemlerini Kürtlere saldırarak, HDP’ye saldırarak, kadınlara saldırarak yapmaya çalışıyor. Ancak Kürtler de direniyor mücadele ediyor ve ayakta kalıyor."

AKP'nin ayakta kalmak için savaş politikalarına sarıldığını dile getiren Buldan, şunları söyledi:

“Biz, bütün bu yaşanan ekonomik krizin de rantın da özellikle Türkiye’deki hukuksuzlukların da savaşla bağlantısını kuruyoruz. Niye? Çünkü biliyoruz ki, Türkiye'nin kaynakları savaşa aktarılıyor. Bu kaynak Türkiye halklarına aktarılmıyor. Türkiye’nin kaynakları işçiye, emekçiye, esnafa, kadına ve bu ülkede üretim yapanlara aktarılmıyor. Bu ülkenin kaynakları savaşa aktarılıyor. Savaş konseptiyle birlikte rant sağlanıyor ve bunlarla birlikte de AKP, kendisini ayakta tutmaya çalışıyor. Bu ülkede yaşayan halklar, bu ülkenin insanları, kadınları, farklı inançları, farklı kimlikleri bu ülkenin kaynaklarını savaşa aktarılmasını istemiyor. Çünkü savaş ölüm demek, gözyaşı demek, kan demek, acı demek. Bunun getirisi elbette yoksul halkımızı daha çok vuruyor. HDP olarak Türkiye'nin huzuru için, Türkiye’nin geleceği için Türkiye’nin yarınları için savaşa karşı olduğumuzu bir kez daha bu alandan, bu meydandan bu ülkeyi yönetenlere söylemek istiyoruz.”

'KÜRTLERE DÜŞMANLIĞI ESAS ALDILAR'

28 Şubat 2015 tarihinde Dolmabahçe Sarayı'nda kurulan masanın devrilmesi ile barış sürecinin heba edildiğini kaydeden Buldan şunları söyledi: “Barış sürecini bitirenler, Kürtlere düşmanlığı esas aldılar. Oysa Kürtlerle barış, uzlaşı, diyalog mümkündü. Üç yıllık süre içerisinde bu ülkede kan akmadı, gözyaşı dökülmedi, canlar toprağın altına girmedi, anneler ağlamadı. Bu ülkede huzur vardı. Bu ülkede istikrar vardı, refah vardı. Fakat ne oldu? O masa devrildikten sonra Kürtlerle düşmanlık yolu seçildikten sonra bir kez daha Kürtlerin bütün kazanımlarına ve bütün haklarına el konuldu. Milletvekillerimiz 4 Kasım darbesiyle cezaevine gönderildi. Halkın iradesiyle seçilen belediye eş başkanları görevinden alındı, yerlerine kayyımlar atandı. Onlar da cezaevlerine gönderildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde fezlekelerle birlikte dokunulmazlıklar kaldırıldı ve milletvekilliği düşürüldü. İşte bunun en son örneği Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel arkadaşımızın vekilliğinin düşürülmesiydi. Oysa bilsinler ki Semra Güzel, kadınların da Amed halkının da Kürtlerin de hala milletvekilidir. Milletvekili olmaya da devam edecektir.”

'BOYUN EĞMEYECEĞİZ'

İktidarın baskı için tercih ettiği yollardan birinin de tecrit olduğunu ifade eden Buldan, sözlerine şöyle devam etti:

“Evet İmralı Cezaevi’nde Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit, yaklaşık iki yıldır derinleştirilmiş ve mutlak bir tecrit haline gelmiştir. Bu tecridin gayri meşru olduğunun, Sayın Öcalan’ın avukatlarıyla ve ailesiyle görüştürülmemesinin hiçbir yasal tarafı yoktu. Yapılan bu hukuksuzluk hiçbir yasa hükmünde geçerliliği olan bir şey değildir. Tamamen keyfi olarak, AKP’nin keyfine bağlı olarak uygulanan ve tecridi İmralı’dan başlayıp Türkiye’nin her yerine yaymak isteyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. HDP olarak, bir an önce bu ülkedeki yasaların anayasanın, hukukun, adaletin, işletilmesini ve tecride bir an önce son verilmesini ifade ediyoruz. Tecritin son bulması için de mitinglerimizi ve etkinliklerimizi yapmaya devam edeceğiz. İşte dün DBP’ye bir operasyon yapıldı. Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, şu an gözaltında.

'BAYINDIR'A YAPILAN SALDIRI BÜTÜN KÜRTLERE YAPILMIŞTIR'

Keskin Bayındır'a yapılan bu saldırı, aslında bütün Kürtlere yapılan bir saldırıdır. HDP’nin bileşenlerine, HDP’nin yanında olanlara, HDP’nin çeperinde olanlara, HDP’ye selam verenlere görün verenlere elini tutanlara yapılan bir saldırıdır. Ama şunu ifade etmek isterim ki artık ne yaparsanız yapın, HDP gümbür gümbür geliyor. Kürt halkının da birlik ve beraberliğinin özellikle bu dönem açısından çok elzem olduğunu, ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Biz birlik ve beraberliğimizi koruyacağız. Biz mücadelemizi büyüteceğiz, direnişi büyüteceğiz ve bu saldırılar karşısında pes etmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz, biat etmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz”

 (HABER MERKEZİ)

Editör: TE Bilişim