DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, TBMM Genel Kurulu’nda yeni kurulan Yeni Yol Grubu’nun ‘Suriye’deki farklı toplum kesimlerine yönelik baskı ve şiddet politikalarının araştırılması’ önerisi üzerine konuştu.

'TBMM KOMİSYONU KURULMALI'

Yeni kurulmuş olan Yeni Yol Grubu’na başarılar dileyen Çandar, Suriye’deki farklı toplum kesimlerine yönelik baskı ve şiddet politikalarının araştırılması önerisinin çok isabetli olduğunu ve Suriye’ye giderek, yerinde inceleme yapacak bir TBMM komisyonunun kurulması gerektiğini ifade etti.

'HTŞ'NİN TEK BAŞINA YÖNETECEK GÜCÜ YOK'

Suriye’nin 13 yıl süren iç savaştan bitap halde çıktığını, ekonomisinin çöktüğünü ve doğrulabilmesi için 500 milyar dolara ihtiyacı olduğunu vurgulayan Çandar, Heyet Tahrir el-Şam’ın Suriye’yi tek başına yönetecek gücü ve yeteneği olmadığını söyledi.  

ÇANDAR, FİDANI ELEŞTİRDİ

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın geçtiğimiz günlerde Suriye’nin resmi adının ‘Suriye Arap Cumhuriyeti’ olacağını duyurmasını, “Türkiye’nin Suriye’ye yönelik olarak, birleştirici ve bütünleştirici bir rol oynamayacağını ilan etmiş olmak demektir” diyerek eleştiren Çandar, “Türkiye elinde tuttuğu Suriye Milli Ordusu adlı grupları, hava ve topçu desteği sağlayarak, Suriye Demokratik Güçleri’ne, yani Kürtlere ve onların Arap müttefiklerine saldırtarak -ki yapılan o- Suriye’nin birliğine hizmet etmesi mümkün değildir” diye konuştu.

Cengiz Çandar’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

'TÜRKİYE, SURİYE'NİN ÇOK KİMLİK YAPISINI BİRLEŞTİRECEK TUTUMU ORTAYA KOYAMADI'

Türkiye, Suriye’nin ulusal birliğine hizmet edecek, Suriye’nin çok kültürlü, çok mezhepli, çok kimlikli yapısını birleştirecek ve birlik içinde tutabilecek bir tutumu, maalesef ortaya koyamamıştır. Bakın, Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ı Sünni Arap’tır. Yüzde 10’u Arap Alevi’dir. Yaklaşık olan yüzde 10’u, çoğu Türkiye ile Türkiye’deki soydaşlarıyla yakından akrabalık halinde olan Kürtler’dir. Keza yüzde 10’una yakın bir oran Hristiyan Arap ve Süryani’dir. Yüzde 6’sı Türkmen’dir. Yüzde 3’ü Dürzi’dir. Yüzde 3’ü Şii Arap’tır ve ayrıca bu ülkede Ermeni, Adige, Çerkez ve İsmaili topluluklar mevcuttur. Haritalarda açıkça bu yapı görünür. Aynı zamanda Baas Rejimi yıkılmadan önceki ülkenin askeri konumu da yine haritalarda, parçalanmış haliyle ortadadır.

Şimdi, böyle bir ülke 13 yıl süren bir iç savaştan bitap, harap durumda çıkmıştır. Ekonomisi çökmüştür ve “ayağa kalkması” demiyorum, doğrulabilmesi için yaklaşık 500 milyar dolara ihtiyacı vardır. 7 yıl boyunca bizim Hatay ili kadar bir büyüklüğü olan İdlib ilini 2017’den bu yana yönetmiş olan, Türkiye’nin koruyucu kanatları altında yönetmiş olan Heyet Tahrir el-Şam, gelip Şam’a oturmuş durumda.

'SALDIRARAK HİZMET EDEMEZSİNİZ'

Gelgelelim, Heyet Tahrir el-Şam’ın anlattığım bu Suriye’yi ne tek başına yönetebilecek gücü ne de açıkçası böyle bir yeteneği var. Suriye’nin işi çok zor. Birleşik kalması, barış içinde geleceğe doğru yol alması için başta Türkiye, uluslararası desteğe ihtiyacı var. Ama Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ağzıyla, Suriye’nin geleceğinin Suriye Arap Cumhuriyeti olacağı bildirildi. Bu, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik olarak, birleştirici ve bütünleştirici bir rol oynamayacağını ilan etmiş olmak demektir. Türkiye’nin, elinde tuttuğu Suriye Milli Ordusu adlı grupları, hava ve topçu desteği sağlayarak, Suriye Demokratik Güçleri’ne, yani Kürtlere ve onların Arap müttefiklerine saldırtarak Suriye’nin birliğine hizmet etmesi mümkün değildir. Böyle hizmet edemezsiniz Suriye’nin birliğine! Bu bakımdan Suriye’deki farklı toplum kesimlerine yönelik baskı ve şiddet politikalarının araştırılması ve Suriye’ye gidecek, yerinde inceleme yapacak bir Türkiye Büyük Millet Meclisi Komisyonu’nun kurulması önerisi çok isabetlidir."

Kaynak: HABER MERKEZİ