İstanbul'da 13 yıl önce katledilen Münevver Karabulut'un katili Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu'nun, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak oğlunun mezarının açılması ve DNA eşleştirmesi yapılması için talepte bulunduğu ortaya çıktı.
Münevver Karabulut, 2019 yılında 17 yaşındayken vahşice katledilmiş ve katili Cem Garipoğlu olay sonrası 197 günün ardından kendi isteğiyle teslim oldu ancak cezasını çektiği cezaevinde 10 Ekim 2014'te intihar etmişti.
Karabulut cinayetinde baba Süreyya Karabulut, cezaevinde 9 yıl önce intihar eden kızının katili Cem Garipoğlu'nun mezarının açılmasını istemiş ancak yargıdan bu talebe ret cevabı gelmişti. Önce Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı ardından Sulh Ceza Hakimliği, ardından ise Adalet Bakanlığı'na yapılan kanun yararına bozma başvuruları reddedilmişti.
Bu kararlarla birlikte, yaklaşık 10 yıldır Garipoğlu'nun cezaevinde intihar etmeyip yurt dışına firar ettiğine ilişkin şüphelere son verecek olan 'Feth-i kabir' işlemi gerçekleşmedi.
Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu'nun, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak oğlunun mezarının açılması (Feth-i Kabir) ve DNA eşleştirmesi yapılması için dilekçe vererek talepte bulunduğu ortaya çıktı.
Dilekçede, Mehmet Nida Garipoğlu'nun oğlunun işlediği cinayetin üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen, dönem dönem aralıklı fakat süreklilik arz eder şekilde konunun gündeme getirildiğine dikkat çekti.
Konuyla ilgili halen magazin programcıları dahi özel konukların davet edilip, konuya ilişkin programlar yapıldığını söylenen dilekçede, "Toplumun belirli bir kesiminde karşılık bulması ve günümüz tabiriyle 'tık' alması sebebiyle olaya ilişkin geçmişte yaşananlar, sosyal medya ortamlarında komplo teorisi niteliğinde asparagas haberler aracılığıyla çarpıtılarak yayılmakta ve bu komplo teorileri bir noktadan sonra şehir efsanesi haline gelerek toplumun geniş bir kesiminde karşılık bulmakta ve bu yalanlara itibar edilmekte, sonuç olarak müvekkilin oğlunun ölmediğine, cezaevinden kaçırıldığına toplum inandırılmaktadır" denildi.
"Cezaevinden kaçmasının çok fazla olduğunu ifade etsek de..."
Dilekçede, ailenin, kişisel verileri koruma kanunu hükümleri kapsamında silinmeleri girişiminde bulunabildikleri, ne de sosyal medyadan kendilerine edilen hakaret ve tehditlere karşı herhangi bir hukuki girişimde bulunamadığı aktarıldı. Münevver Karabulut'un babasının yapmış olduğu mezar açılsın talebinin reddedilmesi üzerine ailenin toplum nezdinde linçe uğradığı dile getirilen dilekçede, "Geçmişte yapılan otopsi raporu ile de sabit olan, fakat toplumun belirli bir kesiminde karşılık bulan ve tüm bu tarafları töhmet altında bırakan, ilgili kuruluşlara, (Savcılık, Adli Teşkilat, Cezaevi Yönetimi ve Adli Tıp Kurumu) olan güveni zedeleyen gerçek dışı iddianın araştırılması için, oğlunun mezarının açılmasına muvafakat (razı olmak) ve hatta talep edecektir. Böylece gerçeğin bir kez daha ortaya çıkarılmasını isteyecek kadar elem ve ızdırap duymuştur" ifadeleri yer aldı.
Dilekçede, söz konusu iddianın gerçek ise ortada bir suç olacağı ve suçun işlendiği yerin de Silivri Cezaevi olması dolayısıyla söz konusu 'Feth-i Kabir' kararı alınması ve DNA eşleştirmesi yapılarak gerçeğin ortaya çıkarılması talep edildi.
Münevver Karabulut'un ailesinin avukatı Rezan Epözdemir ise Garipoğlu aikesinin başvurusu ile ilgili, "Toplumun önemli bir kesimi, Cem Garipoğlu'nun intihar etmeyip cezaevinden kaçırıldığını ifade ediyor. Biz bu kadar fazla infaz süresinin olduğu bir süreçte bir tutuklu veya hükümlünün cezaevinden kaçmasının çok zor olduğunu ifade etsek de, Cem Garipoğlunun kaçıldığına dair toplumun her kesiminde yaygın bir kanaat var. Kamu vicdanı son derece rahatsız. Bu kapsamda biz Silivri Cumhuriyet Başsavcılığından ortaya çıkan delillerle CMK m. 172/2 ve 87/4 uyarınca fethi kabir suretiyle mezarın açılmasını talep ettik. Cem Garipoğlu'nun babası da 06.10.2023 tarihinde dosyaya dilekçe vererek mezarın açılmasını istiyor. Artık Başsavcılğın bir an önce kafalardaki soru işaretlerini gidermesi ve feth-i kabirin yapılmasına karar verilmesi gerekir." dedi.