Dışişleri Bakanlığı 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi görüşmelerinde konuşan Çandar, Türkiye’nin, geçtiğimiz yıldan bugüne Suriye Devlet Başkanı Başar Esad ile ilişkilerin yeniden başlaması girişimleri konusunda nafile çaba harcadığını ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:
“Başar Esad ile ilişkileri yeniden tesis etmek için beyhude ve nafile bir mesai harcadınız. Bunun, Suriye'deki özerk bölgeyi, onunla bir olarak yok etmek amacıyla yapıldığının herkes farkında, herkes bunu biliyor. Esad, ülkesinin büyük bölümü üzerinde kontrolünü kaybetti, İran Devrim Muhafızları ve Lübnan Hizbullahı’nın silahlı gücüyle ayakta kalabiliyor. Siz, Rusya’nın aracılığından medet umarak, Şam Yönetimi'nin kapısını çalmak için harcadığınız mesainin yarısını, Suriye topraklarının yaklaşık üçte birinde ve sınırlarımızın dibinde oluşmuş yönetimle kurmak için harcasaydınız, her bakımdan çok daha isabetli bir iş yapmış olacaktınız.”
“ORADA BİR TERÖR KORİDORU YOK”
Çandar, konuşmasına şöyle devam etti: “Suriye'de -bir klişe olarak tekrarlanıyor- bir terör koridoru yok. Orada tam 12 yıldır hüküm süren bir yönetim var ve bu yapı, Suriye'den ayrılıp bağımsız bir devlet kurmayı da hedef almıyor. Yarın öbür gün Şam Yönetimi ile uzlaşabilir. Zaten ilişkileri de var. Söz konusu bölgede yasayan yüzbinlerce insan -Kürt, Arap, Süryani, Çerkes ve Türkmen- Türkiye'nin vatandaşlarının soydaşları ve akrabalarıdır. O bölge hem beşerî ve hem de coğrafi olarak Türkiye'nin doğal uzantısı. Onları, Amerika ve İsrail'in potansiyel maşaları, o bölgeyi Amerika ve İsrail'in nüfuzu altına girecek "uydu yapı" olarak niçin görüyorsunuz? Orayı, niçin Amerika ve İsrail’in eline bırakmayı öngörüyorsunuz? Türkiye o bölgeyle yoğun ve doğal bir ilişki kurmak durumundadır, zorundadır.
“ŞARTLAR DEĞİŞEBİLİR”
Bu yıl 1 Ekim'den başlayarak, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin başını çektiği yeni girişimin harekete geçirebileceği dinamiklere ve hatta ana muhalefet partisinin yaklaşımına bakılırsa, Türkiye' deki mevcut güçler dengesi, Suriye politikasının tepeden tırnağa, 180 derece değişmesi için gayet elverişli şartları ortaya koyuyor.
“ORASI, TÜRKİYE’NİN HER YÖNDEN EN YAKIN ORTAĞI OLMAYA ADAYDIR”
Hatırlayın; şunun şurasında 20 yıl önce Irak Kürdistan Bölge Yönetimi için nasıl bir dil kullanılıyordu buralarda. Oysa bugün Türkiye’nin bütün Ortadoğu’da en sıkı ilişkileri sahip olduğu yer orası, siyasi, ekonomik ve ticari olarak, Türkiye’nin en yakın ortağı. Suriye’deki söz konusu bölge niye farklı olsun? Orası, Türkiye’nin her yönden en yakın ortağı olmaya adaydır.
Bu arada Başar Esad’ın Şam Yönetimi, PYD ve YPG’yi ‘terör örgütü’ olarak görmüyor. Hatta bazı noktalarda iş birliği bile yapıyor. Şam özerk bir bölge istemiyor, bu kesin. Ama bu aralarında bir konu, bir anlamda Suriye’nin iç meselesi. Türkiye’nin bu adı geçen tarafların her ikisiyle de ilişkisi yok. Sayın Bakan, burada hiçbir tuhaflık görmüyor musunuz?” HABER MERKEZİ