Faruk BALIKÇI/Özel Haber
Güneydoğu Ekspres- Türkiye’de son günlerde silahlı ölüm haberleri sık sık medyaya yansıyor. Adeta her geçen gün sokak çatışmaları, mekan basmalar yaşanıyor. Gün ortasında Diyarbakır Bismil’de 9 kişinin katledilmesi ve İstanbul Esenyurt’ta bir tekel bayii basılarak iki kişinin infaz edilmesi, bireysel silahlanmanın doruk noktaya ulaştığını gözler önüne seriyor. Bu haftaki söyleşimizin konuğu Diyarbakır Barosu eski Başkanı Mehmet Emin Aktar.
En büyük sorumluluğun hükümette olduğunu vurgulayan Aktar, “Anayasada hüküm olarak koysalar, deseler ki hiçbir şekilde vücut bütünlüğüne yönelen yaralama, öldürme eylemi, cinsel saldırı bunların hiçbir şekilde affedilemeyeceği, infaz düzenlemesinin yapılamayacağını açık bir şekilde belirtilirse bazı şeyle değişebilir” diyor.
Diyarbakır Barosu eski Başkanı Mehmet Emin Aktar’a son dönemlerde giderek artış gösteren silahlı ölümleri sorduk. Sayın Aktar’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
‘TOPLUM ŞİDDETE YAKIN’
*Medyada sık sık silahlı ölüm haberleri yer alıyor. Hukukçu olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yakın zamanlarda Bismil’de toplu katliam bile yaşandı. Birçok nedeni vardır silahlı ölümlerin. Toplum belli ölçüde şiddete yakın. Öfkeli bir toplum. Öfkesini şiddete dönüştürüyor. Bunun da nedenleri gelişmiş toplumlarda haksızlıklara karşı yargı mekanizması vardır. Yargı size hakkınızı teslim eder. Biri size saldırmışsa ceza alır. Cezasını çeker de. Bunu bilirsiniz ve kendi hakkını elde etme çabasına girmezsiniz. Silaha erişim çok kolay olması da başka bir nedendir. Çünkü her yerde çok fazla silah var. Kişilerin her gün üzerini arayamazsın ama silahın ülkeye girişini, silah ticareti yapmayı önleyebilirsiniz.
‘MAFYA DİZİLERİNİN ETKİSİ ÇOK’
*Ülkeye silah girdiği için mi silahlı ölümler çoğalmaya başladı?
Sadece bu değil. Mafya dizilerinin de müthiş etkisi vardır. Yani insan yaşamına son vermeyi şaka gibi görüyorlar sanki. Böyle olduğunu bilmiyor. Tabii ki dünyada silahla cinayetler işleniyor. Cinnet geçirenler oluyor. Ama Türkiye’de sayı gittikçe fazla olmaya başladı. Ve bir yerde görünür olmaya başladı. Cinayetler artıkça kamuoyunda bunu dile getirmesi teşvik edici mi değil mi bilemiyoruz. Onu sosyolog ve psikologların araştırması gerekir. Habere konu olması tüm sosyal medyada videoların yayınlanması toplum üzerinde de etki yaratıyor. Şiddet eğilimini artırıyor mu bilemiyoruz. Mafya dizilerinin şiddeti büyük ihtimalle artırıyordur. Çünkü toplumda şiddete karşı bir eğitimde verilmiyor. Aksine dini eğitimde ‘Dayak cennetten çıkma’ diye ifade kullanılıyor. Birine şiddet uygulamayı cennette çıkan bir eylem olarak görülüyor. Bu son derecece tehlikeli aslında.
*Dayak cennetten çıkma ifadesi toplumu nasıl etkiliyor?
Dayak cennetten niye çıksın ya. Ayıp olduğunu, günah olduğunu söyleseniz, ama şiddetin iyi bir şey olduğunu verdiğinizde toplum rahatlıkla şiddete yönelebilir. Eğitim verilmemesi nedeniyle bu ülkede şiddetin yükselmesine, bu kadar silahlı öldürmenin meydana gelmesine de şaşırmamak gerekir. Umut Vakfı'nın açıklamasına göre günde ortalama 6 kişinin öldürülmesi demektir. Bu çok yüksek bir rakamdır. Bu sadece tespit edilenlerdir. Tespit edilemeyenler vardır bence. İhtimalen kayıtlara geçmeyen veriler de vardır. Eğitim sisteminde insan yaşamının kutsallığını insan bütünlüğümün dokunulmazlığı öne çıkarılırsa daha etkin olur. Ama biz bunun yerine dayak cennetten çıkma gibi ifadeleri ön plana çıkarıyoruz. Bir tokat ile bir şey olmaz iki tokat ile terbiye olur. Şiddeti bir terbiye aracı bir eğitim aracı gibi düşündüğünüz sürece ve bu toplumda yer edindiği sürece de şiddete eğilim artacaktır.
‘10 YIL YATIP NASIL OLSA ÇIKARIM DİYE DÜŞÜNÜYORLAR’
*Cezai uygulamalarla silahlı vakalar daha asgariye indirilemez mi?
Kuşkusuz indirilir. Herkes kolaylıkla silah temin edebiliyor. Öldürmeyi göze alan silahın cezasını düşünmüyor. Şiddet eğilimi toplumda yaygın. Hakkını kendi gerçekleştirme anlayışı da yaygın. Yargı mekanizması olmadığı için. TV dizilerinde ölümler ardı sıra. Filmde olsa ne yargılanıyorlar ne hapsediliyor; sanki hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam ediyor. Diyelim ki bir öldürme eylemini bir filmde bir dizide anlatırsınız. Ama onun karşılığında fiili işleyenin bir suç işlediğinde gösterip yargılamasını, ceza almasını sağlarsınız. Bunu gösterdiğinizde o film aracılığıyla topluma mesaj vermiş olursunuz. Tam aksine bu diziler toplumda hukuka aykırı davranışları daha çok yaygınlaştırıyor. Teşvik ediyor. Bir başka anlayış da af olur çıkarım diye düşünülüyor. Yargılamalarda biz buna tanık oluyoruz. Bir yakını bize infaz yasasında bir değişiklik olacak mı? diye soruyorlar. Oysa şunu net şekilde anayasada hüküm olarak koysalar deseler ki hiçbir şekilde vücut bütünlüğüne yönelen bu yaralama, öldürme eylemi cinsel saldırı olur bunların hiç bir şekilde affedilmeyeceği infaz düzenlemesinin yapılamayacağını açık bir şekilde belirtilirse bazı şeyler değişebilir. Aksi durumda insan öldürme kolaylaşıyor. 10 yıl yatacağım diye hesaplıyorlar. Hatta daha az yatacağım diye düşünüyorlar. Aksi olursa hayatının geri kalanını cezaevinde geçireceği cezanın infaz edileceğini bilirse silahlı ölümlerde düşüş yaşanır.
‘SİYASİLERE AĞIR CEZA, CİNAYETE AF’
*Öldürmeye karşı etkili önlemler alınmıyor mu?
Bir olay olduğunda siz onu önleme şansıma sahip değilsiniz. O olayı gerçekleştirildiğinde mağdurları korumak ve suç işleyenleri cezalandırmak için harekete geçersiniz. Mekanizmaları işletirsiniz. Bu işin bir tarafı. Diğer taraftan bu olaya neden olan toplumsal arka plandaki kişiyi suç işleme konusunda onu rahatlatan koşulları ortadan kaldırmak gerekir. Eğer bu eğitimden kaynaklanıyorsa eğitim müfredatını gözden geçirirsiniz. Dizilerden kaynaklanıyorsa gereğini yaparsınız. Hükümet karşıtlığı bir açıklama yapıldığında ceza veriliyor. Ama iktidara yakın TV’ler insanların öldürüldüğü diziler yayınlıyorlar. Ağır silahlarla kentin ortasında insanları öldürüyorlar elini kolunu sağlayarak gidiyorlar. Sonuçta bu dizidir demesini bekleyemezsiniz. Etkiliyor insanları. Silah çok kolay elde edilebiliyor. Bunun önüne geçmek gerekiyor. Silahın önüne geçeceksiniz ve etkili ceza uygulamasını hayata geçireceksiniz. Ama devlet bugün slogan atanı içeri atıyor. Siyaset yapanı içeride tutuyor. Ağır cezalarla tehdit ediyor. Cezaları infaz ediyor. Ama diğer taraftan insan canına kıyan tecavüz eden, silah kaçakçılığı yapanlara ise ciddi ceza indirimi ve infaz indirimine gidiyor. Bu açıdan bakıldığında çıkan sonuçta iktidarında devlet kurumlarının da sorumlu olduğunu söylemek gerekiyor. Etkili önlemler almadığı sürece ne yazık ki bu tür olaylar azalmayacak muhtemelen artacaktır.
‘ARAZİ SORUNLARINDA YARGI HIZLI KARAR VERMELİ’
*Son zamanlarda artış var mı?
Trafikte tartışma oldu silah çekip vurulan var. Çocuklarımıza sakın haksız da olsalar, haklısın deyin diye uyarıda bulunuyoruz. İnsanlar patlama noktasında. Bunun da bir sürü etkeni vardır. Öfkelenenlerin sosyo ekonomik, sosyo kültürel nedenleri de vardır. Yoksullaşma hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı insanları gerebilir. Bismil’de 9 kişinin öldüğü olayda arazi meselesi. İhtilaf ertelenmiş ve büyütülmüş ve patlama meydana gelmiş. Oysa o ihtilaf öncesinden çözülmüş olsa bu olmayacak. Devlet veya toplumun o ihtilafı öngörmesi gerekir. Yargı sorunu erken çözse veya toplum arabuluculuk çözümü üretse belki bunlar da gerçekleşmeyecekti.