Haber- Faruk Balıkçı
Arşivlerin sadece bir ülkenin değil, aynı zamanda toplumların ortak hafızası olduğunu belirten Serhat Eren, “Bu kapılar kapatılmamalı, hakikatleri gizlenmemeli. Geçmişi öğrenmek, bugünü anlamak ve geleceği inşa edebilmek açısından geçmişin karanlıkta kalan yanlarının aydınlatılması, o karanlık anlara ışık tutulması gerekiyor. ABD, Almanya İngiltere Yirmi Beş Yıl, Fransa Elli Yıl sonra arşivlerini kendi halklarıyla, uluslararası kamuoyuyla paylaşmışlardır. Almanya İkinci Dünya Savaşı'ndan çıkmış, arşivlerini açmış, geçmişiyle yüzleşmiş, toplumsal barışını tesis etmiş ve geleceğini kurabilmiştir. Türkiye'de durum ne? Yüz yıldır bu arşivleri açmaktan imtina ediyoruz, çekiniyoruz. Kürt sorunuyla ilgili yaşanan olaylar, bu olaylara ilişkin belgeleri açıklamaktan imtina ediyoruz, kaçınıyoruz” dedi.
ÇAĞRIDA BULUNDU
Osmanlı'dan bugüne dek Şeyh Sait'ten Dersim katliamına, 80 darbesine, 90'lı yılların zulmüne, bombalanan Roboski'ye kadar Kürtlerin yaşamış olduğu bu travmaların toplumsal hafızasında ve devletin kayıtlarında derin izler bıraktığını ifade eden Eren, şöyle konuştu:
“Derin izler bırakmasına rağmen niye bu arşivleri açmıyoruz, niye bu olaylara ilişkin belgeleri saklıyoruz, açmıyoruz, çekiniyoruz? 22 Temmuz 1922’de Mustafa Kemal Meclis Başkanıyken yapmış olduğu konuşmada ne diyor, biliyor musunuz? Kürtlerin yaşadığı bölgelerde yerel yönetimlerin derhâl kurulması gerektiğini söylüyor ve bunu da halkların kendi kaderini tayin hakkı kapsamında yapmak gerektiğini söylüyor. Aradan yüz yıl geçmiş, bırakın yerel yönetimleri konuşmayı, tartışmayı; Kürtler eşitlik, demokrasi, adalet istiyor diye bugün cezalandırılıyor.
1925 yılında Dahiliye Vekili Cemil Uybadın'ın hazırladığı raporda, "Kürdistan umumi valilik ve sömürge usulüyle idare edilmelidir." diyor ve aynı raporda Hakkâri'nin özel yönetim biçiminin biçimiyle yönetilmesi gerektiğini söylüyor. Şark Islahat Planı'yla Kürtlerin Türkleştirilmesine karar verilir, hedeflenir. Kürtçe yasaklanır, Kürtçe yer isimleri değiştirilir, aradan yüz yıl geçmiş, hâlen Meclis kayıtlarında "bilinmeyen bir dil," hâlen Kürt'ün şarkısı, türküsü yasak, hâlen Kürtçe eğitim veren kurumlar yasak. Aradan yüzyıl geçmiş, hâlen devletin çözüme dair bir Kürt politikası yok, hâlen siyasi partilerin bir politikası yok, askere devredilmiş ve içinden çıkılmaz hâle gelmiştir. O nedenle diyoruz ki: Gelin, bu arşivleri açalım. Ya, nerede yanlış yaptık, hangi yöntemleri kullandık, hangi yöntemler sonuç aldı, hangi yöntemlerle sonuç alamadık, neyi başardık, neyi başaramadık? Açalım bu arşivleri buradan ders çıkaralım. Ders çıkaralım ki demokratik, eşit ve adil bir gelecek kuralım. Bir çağrıda bulunmak istiyorum, Şeyh Sait ve arkadaşları, Seyit Rıza ve arkadaşları ve Saidi Kürdi'nin mezar yerlerini açıklamakla başlayalım. Bir başlangıç yapalım, açalım arşivleri, yüzleşelim; korkmayalım, tarihimizle yüzleşelim.”