ÖZEL HABER/Güneş OCAĞA
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Genel Sekreter Yardımcısı Meryem Özdemir Ok, gazetemize yaptığı açıklamada, DTSO'ya kayıtlı toplam 436 karma kooperatifin bulunduğunu ve bunlardan 59’unun kadınların ortaklık yaptığı kooperatifler olduğunu ifade etti. Ok, karma kooperatiflerin yüzde 13,5’inin kadınlar tarafından yönetilen ortaklıklardan oluştuğunu da söyledi.
KENTTE 28 KADIN KOOPERATİFİ VAR
Kadın kooperatifleri ile ilgili de bilgiler veren Ok, kadınların kurduğu kooperatif sayısının 28 olduğunu ve bu kooperatiflerin genellikle gıda üretimi, yeme içme hizmetleri ve el sanatları gibi geleneksel ev içi sorumlulukların devamı niteliğindeki alanlarda faaliyet gösterdiğini belirtti.
KADINLARIN EKONOMİYE KATILIMINDA ÖNEMLİ BİR MODEL
Kadın kooperatiflerinin, kadınların ekonomiye katılımını artırmak için son yıllarda bir model olarak desteklendiğini belirten Ok, “Kadın kooperatifleri modeli Türkiye’ye özgü olup, geniş bir kesimin üzerinde uzlaştığı bir yaklaşımdır. Türkiye’de kadınların ekonomiye katılımı ve ekonomik alandaki eşitsizliklerle ilgili ciddi sorunlar mevcuttur. Kadın kooperatifi modeli, kadınların ev içi sorumluluklarını yerine getirerek, bilgi ve becerilerine uygun alanlarda esnek zamanlı çalışarak gelir elde edebilecekleri bir çözüm sunmaktadır. Ancak kadın kooperatiflerinde kadınlar düzenli bir gelire ulaşabiliyorlar mı, sosyal güvenceye sahipler mi ve kadın kooperatifleri farklı üretim ve hizmet alanlarında geliştirilebilir mi? Örneğin, tüketici kooperatifleri, bakım kooperatifleri, sosyal kooperatifler gibi farklı alanlarda da bu model uygulanabilir mi? Bunlar önemli tartışma konularıdır. Ancak Türkiye’de kadın kooperatiflerinin desteklenmeye devam edeceği ve daha fazla ilgi göreceği söylenebilir. 2025 yılı, Birleşmiş Milletler tarafından Uluslararası Kooperatif Yılı olarak ilan edilmiştir ve bu dönemde Türkiye’de kadın kooperatiflerinin, kamusal destekler ve yerel kurumların katkılarıyla daha fazla öne çıkması beklenmektedir" diye konuştu.
“BÖLGEDE KADIN KOOPERATİF ÖRGÜTLERİ GÜÇLÜ DEĞİL”
Bölgede kooperatif örgütlenmelerinin güçlü olmadığını ifade eden Ok, "Kadın kooperatiflerine, genellikle bakım yükümlülüğünden kurtulmuş kadınlar katılım sağlıyor ve bu katılım, çoğunlukla düşük ve düzensiz gelirlere yol açıyor. Bu kooperatifler, sahip oldukları geleneksel bilgileri kullanarak gıda üretimi, tarımsal üretim ve el sanatları üretimi gibi alanlarda yoğunlaşıyorlar. Ancak ürettikleri ürünleri pazara sunma konusunda ciddi zorluklarla karşılaşıyorlar.
Kamusal alandaki tartışmalar ve destek vaatlerine rağmen, kadın kooperatiflerinin yeterli desteğe ulaşmadığını söylemek mümkün. Temel giderler, özellikle kira ve idari giderler, kooperatifler için büyük bir yük oluşturuyor. Bu yapılar, genellikle kurumsal desteğe bağımlı hale geliyor ve bu da onların sürdürülebilir olmalarını engelliyor. Kentteki 28 kooperatiften yalnızca yarısı şu an aktif durumda. Ayrıca, karma kooperatiflerdeki kadın ortakların büyük bir kısmı sadece kağıt üzerinde ortak olarak yer alıyor" diye kaydetti.
KADINLAR ARASINDAKİ DAYANIŞMA ÖNEMLİ
Kadın kooperatifleri ve kadın üreticiler arasında bir dayanışma ağı kurulmasının önemine dikkat çeken Ok, şöyle devam etti:
“Kadınlar genellikle mikro ve küçük işletmelerde yer alıyor. Kadınlar arasında oluşturulacak bir dayanışma ağı ile üretim, pazarlama ve satış süreçlerini kurumlara bağımlı olmadan geliştirmek gerekiyor. Ayrıca, kadın kooperatiflerinin faaliyet alanlarının çeşitlenmesi, farklı deneyim ve uzmanlıklara sahip kadınların, özellikle genç kadınların kooperatifler aracılığıyla bir araya gelmesi de büyük önem taşıyor.
Eğitim, bilişim, bakım, satış, pazarlama ve sosyal kooperatiflerin geliştirilmesi mümkün. Kamusal desteklerde ise kadın kooperatiflerinin daha düşük ödemelerle kamusal alanları kullanabilmeleri, vergilerin kaldırılması, genel kurul ödemelerinden muaf tutulmaları, bürokratik işlemlerin kolaylaştırılması ve yerel kurumların satın alımlarında kadın kooperatiflerine öncelik verilmesi en çok öne çıkan talepler arasında yer alıyor. Son olarak, kadın kooperatiflerine yönelik desteklerin erişilebilir, bürokrasiden arındırılmış ve ihtiyaçlara göre esnek olması oldukça önemli.”