Diyarbakır, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, zengin tarih ve kültürel mirasıyla öne çıkan bir şehirdir. Şehrin tarihi dokusu, binlerce yıl öncesine dayanıyor. Özellikle Diyarbakır Surları ve tarihi evleriyle tanınan şehir, binlerce yıllık geçmişiyle pek çok medeniyetin izlerini barındırır. Bu izler, şehrin mimari yapısında derin bir şekilde hissedilir ve genellikle Mezopotamya ve Orta Doğu'nun tarihi mimari tarzlarına benzerlik gösterir.
DİYARBAKIR MİMARİSİ
Diyarbakır Mimarisi, kendisine has özellikler taşır. Ana malzemesi volkanik lav olan Bazalt taşı ile inşa edilmiş tüm yapılar, ilkim şartlarına göre oluşturulmuştur. Dört mevsimin yaşandığı şehirde sokaklar (Küçeler) dar, avlular (hewşler) oldukça geniş, dikdörtgen yapı alanının genelde dört yanı yapı eklentilerine sahiptir. Oldukça geniş tutulan avlu ortasında kuyuya yakın havuza sahip, helalar sokağa açılan kapının yanı başında yer alır. Avluda muhakkak gül, dut ağacı eksik olmaz, evin ihtiyacını karşılayacak toprak alanda değişik sebzelerin ekimi sağlanır.
Bazalttan yapılan havuzlarda taşların yüzeye yakın olan kısmı güzel taş işlemeciliğine sahiptir. Genelde havuzun ortasında yer alan işlemeli ve yazın suyla soğutulacak meyvelerin bırakıldığı, karpuzun eksik edilmediği alana eşlik eden, bardaklık tabir ettiğimiz iki ayrı işlemeli eklenti de söz konusudur.
Yapının inşasında erkek bazalt taşı vardır. Sert, işlenmesi zor, ocaktan çıkarıldıktan sonra zamanla sert hal alan erkek bazalt taş, dış yüzeylerde kullanılır. Avlunun geneli, delikli dişi bazalt ile döşenir. Bu delikli bazalt taş, gözenekli olduğu için yazın mevcut sıcağı sulandığında düşürür, kış mevsiminde çetin geçen aylarda kaymayı önler. Siyaha yakın, gri bazalt taşının yeknesanlığını, monotonluğunu kırmak için derzler, şehre mahsus kılhs ile şekillendirilir. Yapının avluya bakan yüzünde hayat ağacı motifi eksik olmaz, değişik figürlerle beyaz işlemeler, göze rahatlık, ruha ferahlık verir. Yapı içinde odalarda da bu işlem kullanılır. Nadiren beyaz malta-kireç taşı kimi ailelere mahsus yer alır. Yapıların taştan inşa şeklinde kemerler-sütunlar, bu işlemeden nasiplenir.
TARİHİ MİMARİDE MEZOPOTAMYA VE ORTA DOĞU İZLERİ
Diyarbakır'ın en dikkat çeken yapıları arasında, 5.5 kilometre uzunluğundaki tarihi surlar yer alır. Bu surlar, bir zamanlar şehri koruyan ve şehrin tarihi dokusunu belirleyen önemli bir yapıdır. Ayrıca, surların içinde yer alan tarihi evler, geleneksel Ortadoğu mimarisinin güzel örneklerini sunar. Taş ve kerpiç malzemelerin kullanıldığı bu evler, genellikle avlulu ve yüksek duvarlıdır.
Diyarbakır'ın mimari yapısında görülen benzerlikler arasında, Mezopotamya'nın antik şehirlerindeki yapılarla ortak özellikler bulunur. Özellikle Mezopotamya'nın tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapması, Diyarbakır'ın mimarisinde farklı dönemlerden kalma izlerin görülmesine olanak sağlar.
Diyarbakır'ın sokaklarında dolaşırken, Mezopotamya'nın antik şehirlerinden esintiler hissedilir. Asur, Pers, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi medeniyetlerin etkileri, şehrin mimarisinde belirgin şekilde hissedilir.
Ancak, Diyarbakır'ın mimari yapısını sadece bir ülkeyle sınırlamak doğru olmaz. Şehrin mimarisi genellikle Mezopotamya ve Orta Doğu'nun genel mimari tarzlarına daha yakındır. Bu, şehrin zengin tarihini ve kültürel mirasını yansıtan bir özelliktir. Dolayısıyla, Diyarbakır'ın mimari yapısı, belirli bir ülkeyle özdeşleştirilebilecek kadar spesifik değil, ancak genel olarak Orta Doğu'nun tarihi mimari tarzlarına benzerlik gösterir. Bu nedenle, Diyarbakır'ın mimari yapısı, benzersiz ve çeşitli bir harmanı temsil eder.