ÖZEL HABER - Sertaç KAYAR
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 9 saat arayla yaşanan 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremin etkileri sürüyor. En büyük ve yıkıcı depremler olarak literatüre geçen bu depremler, yaklaşık 14 milyon kişinin yaşadığı başta Adıyaman, Hatay, Maraş olmak üzere Adana, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa’yı etkiledi. Resmi rakamlara göre 50 bin 783 kişinin hayatını kaybettiği bu depremlerin ardından olası yeni depremler ve alınması gereken tedbirler üzerinde yeni tartışmalar başlasa da deprem gerçeği zamanla unutulup gidiyor. Diyarbakır’da kurulan bir dernek, tam da bu amaçla kuruluşunu ilan ederek, deprem bilincini diri tutmak için çalışmalarına başladı.
AFED SÜRECİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI ACİL İHTİYAÇ
6 Şubat’ta yaşanan büyük felaketin hemen ardından depremden etkilenen illerde dayanışma ve destek mekanizmaları oluşturuldu. Diyarbakır’da da aralarında sendikalar, meslek odaları, partiler, inanç örgütleri, sivil toplum örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve gönüllülerin de olduğu Afet ve Acil Durumlar İçin Dayanışma Platformu kurularak aylarca süren çalışmalara imza attı. Acil ihtiyaçların giderilmesi için organize olan platform bileşenleri insani yardım çalışmalarına hız vererek arama kurtarma, gıda, hijyen, ilaç, giyinme gibi temel ihtiyaçların karşılanması, dayanışma ağlarının örülmesi ve uluslararası destek ve diploması çalışmaları doğrultusunda ‘Afet Kriz’ süreci yönetildi.
PLATFORM DERNEKLEŞMEYE GİTTİ
6 Şubat depreminin acil ve gerekli bir ihtiyaç olarak açığa çıkardığı bu deneyim, yeni olası doğal afetlere karşı dernekleşerek kalıcı bir çalışmaya dönüştü. Kısa adı DMS olan Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği, ilk olarak aralarında avukat, sanatçı, iletişimci, eğitimci, mimar, mühendis, sağlıkçı, iş insanı, girişimci gibi farklı meslek grupları ve çalışma alanlarından 22 kurucu üyeden oluşan hak ve dayanışma temelli bir sivil toplum örgütü olarak kuruldu. Dernek 14 Haziran 2023 tarihinde bileşenlerin de katılımıyla ilk genel kurulunu gerçekleştirdi. 2023’ün Aralık ayında yapılan ilk kongrede, eğitimci Melek Demir ile mimar Şerefhan Aydın DMS’nin ilk Eş Başkanları olarak seçildi. Diyarbakır merkezli olan DMS, Adıyaman ve Hatay’da da temsilcilik düzeyinde çalışmalarını yürütüyor.
“DEPREMDE SİVİL BİR OLUŞUM İHTİYACI ORTAYA ÇIKTI”
Güneydoğu Ekspres’e konuşan DMS Eş Başkanlarından Şerefhan Aydın, derneğin çalışma alanlarını ve olası afet süreçlerini değerlendirdi. 6 Şubat depreminde Diyarbakır’da belediyelerin kayyumla yönetildiği için sivil bir oluşuma ihtiyaç duyulduğu için Afet ve Acil Durumlar İçin Dayanışma Platformu’nun kurulduğunu kaydeden Aydın, “Bu sivil ihtiyaç, depremle birlikte örgütlenip açığa çıktı. Bu sivil ihtiyaç, Diyarbakır’da meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelmesiyle oluştu. Diyarbakır merkez olmak üzere Adıyaman, Hatay, Malatya ve Maraş’ta temel ihtiyaçların karşılanması için oluşan bu platform, afetle birlikte örgütlenip bir organizasyona dönüştü. Kısa sürede açığa çıkan bu platform, depremin vurduğu kentlerde kurum üyeleri ve gönüllüler üzerinden dayanışma için yardım toplandı. Bu yardımlar birkaç ay boyunca dağıtıldı” dedi.
“DOĞAL AFETE KARŞI KURUMSAL BİR YAPI YOK”
6 şubat depremi ile birlikte bölgede doğal afete karşı herhangi bir kurumsal yapının olmadığı gerçeğinin ortaya çıktığını ifade eden Aydın, “Bu ihtiyaç üzerine başlayan bu çalışmanın kurumsallaşması için dernekleşme sürecine gittik. Yönetim kurulumuzda mühendis, mimar sağlıkçı, eğitmen, hemşire birçok alandan arkadaşımız var. Ciddi bir emek ortaya koyuyoruz. Herkesin katkı sunmasını bekliyoruz. Kollektif bir anlayışla tüm yerel kurumların güç katmasını istiyoruz” diye konuştu.
“HAZIRLIK YAPMAMAK BASİRETSİZLİKTİR”
Doğal afetlerin çok ciddi bir risk teşkil ettiğini belirten Aydın, 6 Şubat depremine dikkat çekerek şunları söyledi: “Son depremde Diyarbakır’da belki 6 bina yıkıldı ama sonrasında binlerce ağır ve orta hasarlı binanın yıkımı gerçekleşti. On binlerce insan evsiz kaldı. Yaşanan büyük tahribatın temelinde, doğal afetlere karşı bir ön hazırlığın yetersiz olmasıdır. Bağlar’da sağlıksız bir yapılaşma olduğu gerçeği her gün gündemimizdeyken, deprem anında güncelleniyor ama sonrasında unutuluyordu. Ağırlıklı olarak yıkılan 6 bina ve ağır hasarlı binaların neredeyse yüzde 90’ı Bağlar’da yıkıldı. Böyle gerçeklik varken ve herhangi bir hazırlık yapmamak aslında bir basiretsizlik olarak tanımlayabiliriz.”
“CİDDİ BİR İHMAL VAR”
Çin ve Japonya’da yaşanan daha büyük depremlerde kayıpların daha az olduğunu hatırlatan Aydın, “Buradan anlıyoruz ki deprem için bir bütçenin aktarılıyor. Depreme yatırım, insan canının önemine bir yatırım yapılıyor ve o can korunuyor. Burada böyle bir geçeklik yok. Maalesef ciddi bir ihmal var. Mesela İstanbul gibi bir yerde büyük bir deprem bekleniyor, her gün söyleniyor ama ne yapılıyor? Orada nasıl bir tedbir alınmış? Yok, kabullenme durumu söz konusu. Biz burada çok küçük bir adım atarak dernekleşmeye gittik. Afet bilincinin güncel tutulması, afetle nasıl mücadele edileceği noktasında bilinç oluşturmak için büyük bir adımdır. Küçük bir kurum ama büyük bir adımdır” dedi.
“DEPREM BİLİNCİNİ DİRİ TUTMAK SORUMLULUKTUR”
Derneğin şuan aktif olarak çalıştığını kaydeden Aydın, şöyle devam etti: “İlk kongre itibariyle 6 Şubat depremi sonrası ağır hasarların ve tahribatların olduğu kentlerde çocuklara ve kadınlara yönelik kültürel, sosyal etkinlikler düzenledik. Eğitim konusunda kurslar verdik. Çünkü orada dershaneler, özel kurslar yoktu. Alternatif şeyler üretmek lazımdı. Elbette ki büyük ölçekte bir çalışma değildi ama 3-5 veya 50 çocuğa dokunabilmek önemlidir. Deprem üzerinden yaklaşık 2 yıllık bir süre geçti. Şuan deprem bilincini güncel tutmak gibi bir hedefimiz var. 6 Şubat deprem gerçeği çok diriydi ama bu bilinç her geçen gün unutulup gidiyor. Biz bu bilinci diri tutmak ve hazırlıklı olmak için çalışma yürütüyoruz. Tabi ki de buradaki amaç korkutma değil, deprem gerçekliğini kabul etme ve ona göre bir yaşamı örme anlayışını toplumda geliştirmemiz lazım. Deprem bilincini diri tutmak tüm kurumların sorumluluğudur. Basit bazı müdahalelerle depremlerin etkisi minimize edilebilir.”
“AFAD’IN SADECE 95 KİŞİLİK BİR ARAMA KURTARMA ÇALIŞANI VAR”
Doğal afetlerin, ‘Afet öncesi’, ‘Afet anı’ ve ‘Afet sonrası’ gibi üç dönem olarak tanımlandığını dile getiren Aydın “Biz şuana kadar afet sonrası ağırlıklı, sosyal dayanışma çerçevesinde, kültürel, sanatsal çalışmalar noktasında bir şeyler yapmaya çalıştık. Artık yeni yıl itibariyle afet farkındalığı oluşturma çalışmalarına ağırlık vereceğiz. Stratejik plan hazırlamışız. Bu planda bunların hepsini tek tek işlemişiz. Afet farkındalığı eğitimi, ilk yardım eğitimi düzenlemek, ayrıca arama kurtarma ekibi oluşturma iddiamız da var. AFAD Diyarbakır’da, sadece 90-95 kişilik bir arama kurtarma çalışanının olduğunu biliyoruz. Böylesi büyük bir kentte böylesi ciddiyetsiz bir yaklaşım aslında bu ihtiyacı da açığa çıkarmıştır. Bizim gibi ve daha farklı sivil örgütlerin oluşması gerekiyor ki o açığı kapatalım. Oluşturmayı düşündüğüm arama kurtarma ekipleri gönüllülerden oluşacak. Gönüllüler arama kurtarma eğitimini aldıktan sonra artık bir afet sırasında anında müdahale edebilecek” dedi.
“DİYARBAKIR OLASI DOĞAL AFETLERE HAZIRLIKLI DEĞİL”
Diyarbakır’ın olası bir doğal afete hazır olmadığını söyleyen Aydın, şunları söyledi: “6 Şubat sonrası bu kadar ağır hasarlı binanın yıkılması bir tedbirdir aslında. 2000 sonrası yapılan yapılarda ciddi bir kaygı taşımıyoruz. Çünkü onlar deprem yönetmeliğine göre inşa edilen yapılardır. Bu tür yapılar yüksek dereceli bir depreme dahi dayaklı yapılıyor. Ama ‘yapı iyidir, deprem olduğunda yapıya hiçbir şey olmayacak’ anlamına da gelmesin. Çünkü mühendislik ilkesinde yapıya yaklaşım açısından belirlenen yaklaşım budur. Yapının kontrollü yıkılması, yani deprem anında bina tamamen çökmesin ama hasar görmesi kaçınılmaz bir durum, fakat canı koruma yaklaşımı var mühendislikte. Yapı elbette ki hasar alacak. Ancak yapı canı öldürmeyecek, can oradan kurtulacak. Bu çerçevede baktığımızda 2005 sonrası Kayapınar, Yenişehir ve Bağlar yeni yapılaşma bölgesinde ciddi bir risk görmüyoruz. Tabi mühendislik mimarlık kontrolünden, belediye kontrolünden geçen yapılar için söylüyorum. Beki arada gözden kaçan hırsızlık yapıp yapıyı ihmal eden yapı sahipleri varsa bu da çok çok düşük bir ihtimal. Bunun dışında Diyarbakır’da çok ciddi bir kaygı yok.”
“RİSK MİNİMİZE EDİLEBİLİR”
Bağlar’ın Kaynartepe, 5 Nisan ve Yenişehir’in Şehitlik gibi mahallelerinde 1950-1960 yıllarında inşa edilen yapıların mühendislik hizmeti almadığına dikkat çeken Aydın, “Bu yapılar, mühendislik hizmeti almadığı için şiddetli bir depremde burada kaçınılmaz olarak bir tahribat beklenir. Ama bunun tedbirini de yerel yönetimler gündemine almalı. Orada yerinde dönüşümü güçlendirme, artık adını ne koyarsak koyalım gerekli müdahalelerin o alanlara yapılması gerekiyor. Bu yapılırsa Diyarbakır için risk minimize edilebilir” şeklinde konuştu.
“BELEDİYELERİN PASİF OLAN AFET BİRİMLERİ AKTİFLEŞMELİ”
6 Şubat depremi sonrası belediyelerde zorunlu olarak Afet İşleri Müdürlüğü ve Daire Başkanlıkları kurulduğunu, ancak şuan atıl durumda olduğunu kaydeden Aydın, şunları söyledi: “Bizim gibi kurumların amacı duyarlılık oluşturmaktır. AFAD ile görüşüp yaşanan eksikliği hatırlatmak ve AFAD’ın yeni bir çalışma başlatması ve ekibin sayısını arttırmasını sağlamaktır. Belediyelerin Afet İşleri Müdürlüğü ve Daire Başkanlığı şuan pasif durumda. Bizim gibi kurumların onlarla ilişki geliştirip aktif hale getirmesi gerekiyor. Elbette yerel yönetim yeni seçildi ve iddiaları var. Özelikle bu alanda ciddi bir yoğunlaşma gerçekleştireceklerini söylediler. Ama bunun bir an önce yapılmasını kendilerine ilettik ve koordineli bir biçimde bunu yapmamız gerektiğini de hatırlattık. Mesele yerel yönetimlerde afet birimlerinin güçlendirilmesi, AFAD’ın arama kurtarma ekibin güçlendirilmesi, halkta da bunların eğitimlerini verme konusunda bir çalışma olursa depremin etkisini düşürürüz.”