ÖZEL HABER - Leyla DAĞ
Sülüklü Han, adını avlusunda yer alan bir kuyudan çıkarılan sülüklerden alıyor. Geçmişte bu kuyudan çıkarılan sülükler, dönemin doğal tedavi yöntemlerinden biri olarak kullanılıyordu. Kan dolaşımını düzenlediğine ve birçok hastalığa iyi geldiğine inanılan sülükler, bu tarihi hanın isminin kökenini oluşturuyor.
1683 yılında Hanilioğlu Mahmut Çelebi ve kız kardeşi Atike Hatun tarafından inşa edilen Sülüklü Han, siyah bazalt taşından yapılmış. İlk dönemlerinde üç katlı olan hanın her katında on sekiz oda bulunuyordu. Zemin katı ahır, üst katları ise dinlenme odası olarak kullanılan han, günümüzde yalnızca tek katlıdır.
ŞİFA DAĞITAN KUYU
Avlusundaki kuyu, yalnızca su değil, aynı zamanda şifa kaynağı olarak da önem taşıyordu. Kuyudan çıkarılan sülükler, tedavi amaçlı kullanılarak bölge halkı için önemli bir sağlık kaynağı olmuştur. Bu özellik, Sülüklü Han’ı yalnızca bir ticaret merkezi değil, aynı zamanda bir sağlık merkezi haline getirmiştir.
Sülüklü Han, tarih boyunca çeşitli işlevler üstlenmiştir. Türk Kurtuluş Savaşı sırasında süvari birliklerinin karargâhı olarak kullanılmış ve stratejik bir rol oynamıştır. Günümüzde ise restore edilerek kafeterya olarak hizmet vermekte ve tarihî atmosferiyle yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir.
Adını tedavi amaçlı kullanılan sülüklerden alan Sülüklü Han, Diyarbakır’ın kültürel ve tarihî mirasının en önemli simgelerinden biri olarak varlığını sürdürüyor. Ziyaretçilerine geçmişin izlerini hissettirirken, modern yaşamla bütünleşmiş bir deneyim sunuyor.