ÖZEL HABER - Sertaç KAYAR
Diyarbakır’da, Dicle Nehri kenarında bulunan ve herkesin dikkatini çeken harabe yapının kullanım amacı ve tarihi şaşırttı. Çoğu kişinin buğday deposu ve ahır olarak bildiği harabe yapının, 1924 yılında at yarışları için yapılan “Aygır Deposu” olduğu öğrenildi. Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla yapılan 32 atlık Aygır Deposu, bakımsızlıktan dökülüyor. Müdahale edilmezse, bir dönem adından söz ettiren at yarışları için yapılan bu yapı tamamen yok olacak.
AYGIR DEPOSU’NUN TARİHİ
At yarışlarıyla ünlü Diyarbakır’da yarışlar, Kurtuluş Savaşı yıllarında kesintiye uğradı. Yarışlar, 1924’ten sonra tekrar devam etti. Atatürk, 1924 yılında Dicle Nehri kenarında bin dönümlük bir arazi aldırarak 32 atlık aygır deposu yaptırdı. Deponun yapımı 1928’de biterek faaliyete geçti. Aygır deposu halen Dicle Üniversitesi kampüsünde atıl vaziyette duruyor.
“TARİHİNE VE KÜLTÜRÜNE UYGUN DEĞERLENDİRİLMELİ”
Gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e konuşan Veteriner Hekim Dr. Zeki Kanay, söz konusu tarihi yapının atıl durumda olduğunu ve ahır olarak kullanıldığını söyledi. “Dikkat çekmek istediğim durum Diyarbakır tarihine önem verilmiyor mu acaba?” diye soran Kanay, şöyle devam etti: “Neden bu el emeği, göz nuru yapılan bu tarihi bina böyle atıl durumda, harabe halde duruyor? Bu binanın bu şekilde olması kabul edilebilir değil.
Bu kadar kültürel ve tarihsel geçmişi olan at kültürünü yaşatmamız, en azından sembolik de olsa da bu binanın restore edilerek kente kazandırılması gerekiyor. Yetkililerin, kurumların bu yapıyı ayağa kaldırmaları ve tarihine, kültürüne uygun değerlendirmeleri çağrısı yapıyorum.”
DİYARBAKIR’DA AT YARIŞLARI VE ATLARIN TARİHİ
Diyarbakır kültüründe at spor ve yarışlarının özel bir konuma sahip olduğunu söyleyen Kanay, kentteki at yarışlarının tarihine dikkat çekti. Kanay, “M.Ö. 3 binde Kuzey Mezopotamya’ya yerleşen Huriler tarafından atlar Kuzey Mezopotamya’ya getirilmiştir. Medya ülkesinde Nisyan Platosu’ndan adını alan Nisyan atları bugünkü çok sayıda at ırkının kökeni oradan gelir. Geçmiş tarihlerde Medlerin Nisyan atları savaş konusunda çok geniş çaplı kayıtları vardır.
Yunan coğrafyacı Strabon (M.Ö. 63) kralların kullandığı güçlü Nisyan atlarından bahseder. O dönemde bu Med atlarının emsali yoktu. Uzak yakın halklarda nam salmıştı. Heredot (M.Ö. 484-425) en güçlü ve büyük atları olarak bahseder. Asurlular, Medlerden at ele geçirmek için sürekli akınlar düzenliyordu. Mısırlılar ile Mittaniler ve Kassitler arasında at ticareti yapılıyordu. Büyük İskender Pers bölgesini işgal ederken binlerce Nisyan atını ele geçirdi” dedi.
“KÜRT ATLARI BU NİSYAN ATLARINDAN GELİYOR”
Bu antik at ırkının soyunun zamanla tükendiğini ifade eden Kanay, “Şimdiki diğer atların kanlarının ondan geldiği belirtiliyor. Günümüzde Suriye’de, İran’da ve Irak’ta, Türkiye’de yaşayan Kürt atları bu Nisyan atlarından geliyor” dedi.
“YARIŞLAR, 1973 YILINA KADAR KOŞUYOLU’NDA YAPILIYORDU”
Diyarbakır’da 1973 yılına kadar at yarışlarının şimdiki Bağlar’da bulunan Koşuyolu Parkı’nda yapıldığını kaydeden Kanay, şöyle devam etti: “1976 yılından itibaren de merkez Sur İlçesine bağlı Karabaş Köyü’nde bölgeye hitap eden yarışlar 2006 yılına kadar aralıklarla devam etmiştir. Şanlıurfa, Elazığ, Kars, Ağrı, Muş, Hakkari illerinden gelen atlarla yılda 3-4 ay süren yarışlar yapılmıştır.
3-4 etap koşulan her yarışa 7-8 at katılmıştır (Haftada bir gün). Valilik, Tarım İl Müdürlüğü, Muhtarlık ve Veteriner Hekim Odası adına ödüllü yarışlar yapılıyordu. 2008 yılında Çınar İlçesi’nde Hipodrom yapılmasıyla yarışlar burada yapılmaya başlandı. Diyarbakır’da yarış atı yetiştiricileri Türkiye genelinde yarış atlarıyla yarışlara katılmışlardır.”