ÖZEL HABER - Mehmet Rumet SOYLU / Veli BALTACİ
Kağıdın icadından önce yazının işlendiği deri, zaman içinde giyim ve süs eşyası olarak da kullanılmaya başlandı. Son yıllarda, deri üzerine işlemeler yapılarak ürünler elde etmek neredeyse sanatsal bir çalışma haline geldi.
1980 yılında dedesi ile başlayan deri macerasını sürdüren Ömer Faruk Balık, “Dedemden babama büyük titizlikle gelen ama klasik ürünler üzerinde devam eden çalışmalar benimle birlikte biraz daha farklılıkla karşılaştı” diyerek, deri ile olan macerasını anlattı.
AİLE MİRASINI GELECEĞE TAŞIYOR
Aileden gelen mirası en iyi derecede koruyup insanların beğenisine sunmanın kendilerine mutluluk verdiğini anlatan Balık, “Sadece çanta ve ceket ile sınırlı kalıyoruz. Çeşitliliğimizi arttırarak hedefimize emin adımlarla yürüyoruz. Mirasımıza sahip çıkmak önemli, ama onun dışında deri ve deriye el emeği bir şeyler işlemek de hoşuma gidiyor. İlk zamanlar çok klasik, çanta, ceket ve cüzdan gibi ürünler üzerine çalışmalar yapıldı. 3. Kuşak olarak ben, el emeği göz nuru çalışmalarla deriye şekiller veriyor” dedi.
DERİYE EL EMEĞİ GÖZ NURU DOKUNUŞLAR
Derinin sıcaklığı nedeniyle kış aylarında kısmen satışlarda yoğunluk olduğunu ifade eden Balık, şöyle devam etti: “Derinin üzerine işlemeler yaparak değişik bir tarz oluşturmaya çalışıyorum. Daha çok sanatsal çalışmalar yapıyorum. Mesela ebru sanatını deriye aktararak çalışmalar yapıyorum. Deriye dövme ile değişik figürler katıyorum. Müşterilerimizin istediği figürler de olabiliyor.
Bazen de müşterilerimiz, kendileri çizmiş oldukları bir figürü isteyebiliyorlar. Diyarbakırlılar ve bölge insanı deriyi seviyor. Ama bugüne kadar klasik bir deri kullanım anlayışı vardı. Deriyi seven insanlarımız kullanacakları ürünlere bir albeni eklemeyi de istiyor. Bu da kendini farklı figür ve çalışmalar olarak gösteriyor. 30 farklı deri ve 30 farklı renkteki ipten yararlanarak istenilen şekil ve figürü ürüne yerleştirebiliyorum.”
EĞİTİM ALMADIM, AMA EĞİTİM VERİYORUM
Diyarbakır ve bölgede deri işi ile uğraşanların sayısının oldukça az olduğunu söyleyen Balık, şöyle konuştu:
“Halk eğitimi merkezinde el işi konularında zaman zaman eğitim veriliyor ama yeterli değil. Ben bu konuda hiçbir eğitim almadım, iyi çıraklık yapıp ve yeniliklere açık kapı bırakarak kendimi geliştirdim.
Bu işin eğitimini almak isteyen arkadaşlara hafta sonları 1- 2 kişiye eğitim veriyorum. Böylece bu mesleğin gelecek kuşaklara taşınmasına katkı sunmaya çalışıyorum.”