ÖZEL HABER - Sertaç KAYAR
Diyarbakır’ın Lice İlçesi’nin yaklaşık 25 km. kuzeyinde bulunan Abalı (Korxa) Köyü sınırları içinde bulunan Bırkleyn Mağaraları, antik dünyada "dünyanın bittiği yer" gözüyle bakılan, efsanelerde ve kutsal kitaplarda "ölümsüzlük suyunun aktığı yer" olarak biliniyor. Dicle Nehri’ni oluşturan iki koldan biri bu mağaralardan çıkıyor. Birbirine paralel olarak uzanan kayalığın içerisinde üç mağara bulunuyor.
5 ÇİVİ YAZITLI KİTABE
Bunlardan güneydeki kayalığın altında ve içerisinden akan Birkleyn Suyu’nun bulunduğu mağaraya Asur Kralı I. Tiglatpileser (M.Ö. 1114-1076) ve III. Salmanassar (M.Ö. 859-828)’a ait 3 kabartma ve 5 çivi yazıtlı kitabe vardır. Çayın hemen üstündeki kanyonda yer alan ve tarihi neolitik çağlara dayanan mağaralar ile ilgili pek fazla bilgi yok. Araştırmalardan elde edilen ilk bilgiler, 1862 yılında C. Lehmann-Haupt ve W. Bleck’in 1898-99 yıllarında yaptığı ziyarete dayandırılıyor.
GEÇ NEOLİTİK ÇAĞ’DAN İTİBAREN KULLANILMIŞ
2004 yılında ise Münih Üniversitesi’nden Dr. Andreas Schachner başkanlığındaki bir ekip tarafından ziyaret edilen mağaraların ikisinde Asur dönemi rölyef ve yazıtlarının belgelenmesi çalışmaları yapılmış ve çevredeki tüm arkeolojik kalıntılar incelenmiş. Dr. Schachner tarafından yapılan yüzey araştırmasında mağaraların Geç Neolitik Çağ’dan itibaren kullanıldığı anlaşılmış.
Kanyonun üzerindeki ilk mağaranın girişinde Asur Krallarına ait kabartmalar ve yazıtlar göze çarpıyor. Dr. Schachner, tarafından çözümlemesi yapılan yazıtlardan I. Tiglatplesar’a ait olanın MÖ. 1114-1076, III. Salmansar’a ait olan yazıtların MÖ. 858-824 yıllarına ait olduğunu belirtmiş.
ASURKRALOI III. SALMANASSAR’IN MESAJI
Dr. Schachner’in yaptığı çalışmalarda yazıtların birinde Asur Kralı III. Salmanassar şöyle diyor: “Benim krallığımı seven, benim adımı yücelten büyük tanrılar Asur, Bêl, Sîn, Samas, Adad, Istar. Salmãnu-asarêd (III. Salmanassar), dört cihanın kralı, Asur`un Kralı, Asur-nãsir-apli`nin (II. Asurasirpal) oğlu, Asur`un Kralı, Tukultî-Ninurta`nın (II.) oğlu, Asur´un Kralı Nairi Ülkesi (Van Gölü) denizinden güneşin battığı büyük (denize) (Akdeniz) hâkim fatihi. HattiÜlkesi`ni tümüyle fethettim. Enzu geçidine girdim. Suhmu, Daiãnu (ve) Urartu Ülkeleri`ni tümüyle fethettim. GilzanuÜlkesi`ne geçtim. Gilzanulular’ın vergilerini kabul ettim. Üç kez NairiÜlkesi`ne gittim. Adımı Dicle´nin kaynağına yazdım.”
KEHF SURESİ VE ZÜLKARNEYN EFSANESİ
Bırkleyn, tarihi ve doğası ile efsanelere konu olmuş ve kutsal kitaplarda da adı geçer. Halk arasında anlatılan, ancak tarihi hiçbir belgeye dayanmayan efsaneye göre; Pers ülkesini işgale giden ve M.Ö. 356-323 yılları arasında yaşamış olan ünlü Makedonyalı komutan Büyük İskender, 15 bin kişilik ordusu ile bir süre burada konaklamış. Halk arasında aynı şekilde Kur'an'da Kehf suresinde anlatılan Zülkarneyn'in yaşamının bir dönemini burada geçirdiği anlatılır.
Bunun için yöre halkı bu efsaneyi anlatırken İskender-i Zülkarneyn diye bahseder. Halk arasında İskender ile Zülkarneyn'in aynı kişi olduğuna inanılır. Efsaneye göre İskender-i Zülkarneyn antik çağda Bırkleyn mağaralarına gelmiş ve Çeper kalesinde kalmıştır. Çeper kalesi kalıntıları halen bölgede mevcut. Bizanslı yazar Procopius'un M.S. 507-555 yazdıklarından, söz konusu kalenin adının İllyrisos olduğu ve büyük ihtimalle Justinianus döneminde M.S. 527-565 kurulduğu anlaşılıyor.
ÖLÜMSÜZLÜK SUYUNUN AKTIĞI VE DÜNYANIN BİTTİĞİ YER
Bırkleyn’in suyu "ölümsüzlük suyu" olarak da nitelendiriliyor. İskender-i Zülkarneyn bir sefere giderken, başının iki tarafında boynuz gibi iki ur çıkmış ve çok acı vermeye başlamış. İskender'e bir gün rüyasında, Bırkleyn mağaralarındaki suda yıkanırsa boynuzlarının kaybolacağı söylenmiş. İskender-i Zülkarneyn hemen yolunu değiştirerek, buraya gelmiş. Bırkleyn mağaralarının suyundan içip başını da bu suyla yıkayınca boynuzlarından biri hemen yok olmuş. Diğeri ise kısa bir süre içinde iyileşmiş. Bu su, yerin altında doğal bir tünelden geçtikten sonra yeniden yeryüzüne çıkar.
Suyun önce yerin altından aktığı ve doğal bir tünelden sonra yeryüzüne çıktığı yere Bırklyen ya da Dicle Tüneli ismi verilmiş. Antik Çağlarda, bu suyun kaybolduğu yerin altına indiği yer “dünyanın bittiği yer olarak” tanımlanmış. Pilinius bu geçidi ‘ölülerin yer altı dünyasına geçtiği yer’ olarak tanımlamış.