HABER-Güneş OCAĞA

Diyarbakır'da Doğu ve Güneydoğu Anadolu İş İnsanları Federasyonu (DOGÜNSİFED), Organize Sanayi Bölgesi ve Ekonomi Gazetesi işbirliği ile "Ekonomi Buluşmaları" kapsamında, “Enflasyonist ortamda işletmeleri bekleyen riskler ve fırsatlar” konulu bir zirve düzenlendi.

Zirvede, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş başkanları Serra Bucak ve Doğan Hatun, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, DTSO Meclis Başkanı Nevin İl, Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Mustafa Fidan, Diyarbakır Ticaret Borsası Başkanı Engin Yeşil, DOGÜNSİFED Başkanı Devrim Türk, Ekonomi Gazetesi yazarları, Diyarbakır iş insanları ve çok sayıda davetli katıldı.

DEVRİM TÜRK: YOKSUL DAHA FAZLA FAKİRLEŞTİ

Zirvede ilk olarak konuşan DOGÜNSİFED Başkanı Devrim Türk, gelir dağılımında eşitsizliğin, sosyal adalet ve toplumsal barışın önündeki en büyük engel olduğunu belirterek, "Enflasyonun da etkisi ile Türkiye’de yoksul daha fazla fakirleşirken, zengin servetini daha da artırdı. İsviçre Credit suisse ve UBS tarafından yayınlanan verilere göre Türkiye’de en zengin yüzde birlik kesim ülkedeki servetin yüzde 40’ını alıyor" dedi.

Türkiye’nin en önemli sorunlarından birinin bölgeler arası gelişmişlik farkından kaynaklı ekonomik ve refah dağılımında yaşanan adaletsizlik olduğunu ifade eden Türk, şunları söyledi: "TÜİK verilerine göre 2022 yılında İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli ve Bursa’nın GSYH aldığı pay yüzde 53,9 yani bu beş kent Türkiye’deki ekonomik faaliyetlerin yarıdan fazlasını oluşturmuş. Geriye kalan 76 il yüzde 46.1 de kalmış. Diyarbakır ve Urfa’dan oluşan TRC2 bölgesi en düşük gelire sahip ikinci bölge. Son sırada yine bölgemizde yer alan Van, Muş, Hakkâri ve Bitlis'tir."

MUSTAFA FİDAN: SANAYİYE DESTEK VEREN BANKALAR YOK

Ardından konuşan OSB Başkanı Mustafa Fidan ise, "Finansal ve ekonomik durgunluk, borç ve enflasyon krizi gibi sebeplerle baş gösterir ve bunun sonucunda işsizlik, yoksulluk, ekonomik durgunluk ve toplumsal huzursuzluk yer alır. Bu denli kötü bir senaryoda Türkiye’nin dört bir yanında üretim yapan fabrikaların iş gücü zayıflar, üretimde yavaşlama ve gerileme görülür, istihdamı olumsuz etkiler ve istihdam edilen işçilere yansır. Üretime yansıdığı zaman ise ithalat-ihracatta gerileme olur. Ülkeye giren dövizde azalma görülür. Bu huzursuzlukların önüne geçmek için beklediğimiz ve alınması gereken önlemleri dile getirmek isterim. Önceliğimiz üretim, istihdam, ihracat bunun için uğraşacağız bunun için çalışacağız" dedi.

Sanayiye destek veren bankaların bulunmadığından yakınan Fidan, "Tarım , hayvancılık, gıda gibi diğer sektörlere destek veren, gerek devlet destekli gerek özel bankalar bulunurken sadece sanayi ve üretim için destek veren banka bulunmamaktadır. Bunun için gerekli adımları hep birlikte atacağımıza inanıyorum" diye konuştu.

MEHMET KAYA: SESİMİZİ DUYAN YOK!

Dalgalarla mücadele ettiklerini belirten DTSO Başkanı Mehmet Kaya da şunları söyledi:

"Bugün bir denizde sandalla gidiyoruz. Bir anda deniz dalgalanıyor ve bizim elimizde olan bir şey değil. Ve biz o sandalı limana çekemiyoruz. Başka bir deniz bulma şansımız da yok. Yapacağımız tek şey, o sandalla o dalgalara karşı mücadele etmek. Enflasyonist ortam tam da bu. Bir şeyleri yanlış yaptığımız ortada. Yerellerin bu işi iyi yapabileceğine yönelik bir inanç bir türlü bu ülkede oluşmuyor. Yanlışlarda ısrar etmeye devam ediyoruz. Bazen Bankalar Birliği ve TÜİK tarafından bazı rakamlar açıklanıyor. Burada finanse erişimde sıkıntılarımız var, yatırımla ilgili yereli güçlendirecek tesis sistemleri getirilmiyor, onlarla yol alınmalı diye bağırıyoruz ama sesimizi duyan yok. Finanse erişim diyoruz, diyorlar kardeşim bölgeye verdiğimiz kredi oranı var. Oranlara bakıyoruz Diyarbakır'da bazı sanayiciler var biz mi görmüyoruz. Mecburen üstelerine de gidemiyoruz. Bazen de Yine teşvik kredilere verilmiş ama kimlere verilmiş bilmiyoruz. Kentle ilgili neden yatırımlara verilmiyor. Geçenlerde Büyükşehir Belediye eş başkanları bir açıklama yaptılar. Kayyumlar kamu bankasından 2 milyar kredi kullanmışlar. kayyum belediyesine verdiğiniz bu krediyi bu kentin sanayicisine, esnafına bir faydası yok. Ve ben belediyelerin bu tür finansal kredilere girmesini de doğru bulmuyorum. Hele bu bankanın önceliği sanayiciye vermesi gerekirken, götürüp belediyeler vermesi yanlıştır."

Adsız Tasarım 2024 05 28T170959.788

SERRA BUCAK: TOPLUMU DAR ALANDAN ÇIKARMALIYIZ

Son olarak konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Serra Küçük Bucak ise şunları söyledi:

"Belediyelerin yerel yönetiminden sorumlu oldukları kentle ekonomik olarak bütünleşmesi ve bu alanda faaliyet göstermesi hem kanunun bize açtığı bir alandır, hem de demokratik yerel yönetimler anlayışımızla bağdaşır. Göreve gelirken, belediyeciliği salt altyapı, yol, park bahçeler olarak gören, oraya sıkıştırmaya çalışan zihniyete karşıyız dedik. Bugün de bunu iddia ediyor, politikalarımızı bu çerçevede belirliyoruz. Diyarbakır'da sanayisiyle, teknolojisiyle, küçük ve orta ölçekli üreticiyle kendi kendine yeten bir kent haline gelmesi için yerel ekonomiyi güçlendirecek çalışmalarımıza başladık.

Diyarbakırlılar kendi kentini yönetme iradesi 8 yıl boyunca aynı zihniyetçe tanınmadı. Belediye kapısını halka duvar eden, kendilerini ise makam odalarına kapatan bir anlayış 8yıldır bu kentin yönetimindeydi. Üstelik, bu koltukları işgal  edenler halkın istihdam ve üretim kaynaklarını peşkeş çekmekten hiç de geri durmadılar. Bütün bu tablonun içerisinde hem merkezden hem yerelden kıskaca alınan Diyarbakır halkı, bölge halkı seçeneksiz bırakıldı; küçük ve orta ölçekli üretici desteklenmedi ve sonucunda istihdam oranı bölgenin en düşük seviyelerine geriledi. Kentimiz, bölgemizin birçok kentiyle birlikte, üretimden, sanayiden, kendi kendine yeterlilikten alabildiğine uzaklaştırıldı. Toplum bunun sonucunda derin ve yaygın bir yoksullukla baş başa bırakıldı.

Merkezi politikaların bunun esas sorumlusu olduğunu biliyoruz. Ancak bizlerin ve sizlerin de sorumluluklarımız mühim ve ağır. En önce bu politikaların bilincinde olmamız gerekir. Aldığımız en ufak bir kararın toplumun büyük bir kısmını oluşturan, emekçileri, işsizleri, kadınları ve gençleri etkilediğini bilincinde olduğunu bilmek durumundayız. Ekonomideki üretim, dağıtım ve bölüşüm örgütlenmesinin adaletli yapıya kavuşması için bizler yerlerden ördüğümüz politikalarla toplumun içinde sıkıştırıldığı bu dar alandan çıkarılmakla yükümlüyüz."

Muhabir: GÜNEŞ OCAĞA