HABER- Ceren AKYIL-Mehmet Rumet SOYLU
İHD Diyarbakır Şubesi'nde 2 gün boyunca sürecek olan çalıştay Türkiye’nin farklı illerinden insan hakları savunucuları ve hapishane alanında çalışan kurum temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştiriliyor. Çalıştayda, hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri, sağlık hizmetlerine erişimden iletişim kısıtlamalarına, disiplin cezalarından infaz uygulamalarına kadar birçok başlıkta ele alınacak.
CEZAEVİ GERÇEKLİĞİ
İlk oturumun basına açık olduğu çalıştayda, açılış konuşmasını yapan İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, hem Türkiye’de hem de Dünyada insan hakları ihlalleri dendiği zaman en çok üzerinde durulan yerin cezaevleri gerçekliği olduğunu hatırlatarak, İHD’nin 1986 yılında hapishane önünde kurulmuş bir dernek olduğunu ve 40 yıla yakın bir süredir cezaevlerini izlediğini ve hak ihlallerini paylaştığını ifade etti.
“AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET İDAM DEMEKTİR”
Küçükbalaban, Türkiye’de idam cezasının kaldırıldığını fakat ağırlaştırılmış müebbet cezasıyla insanların bir anda idam edilmediğini, ağır, ağır ölüme terk edildiğini dile getirerek Adalet Bakanlığı’nın 2024 yılının ilk 10 ayına 709 tutuklunun yaşamını yitirdiğine dair paylaştığı verileri hatırlattı.
SAĞLIKLARI YILLAR İÇİNDE TÜKETİLDİ
İdamın kaldırıldığını ancak, ağırlaştırılmış müebbet ile bir şekilde fiziki olarak ölmelerine yol açtığını ifade eden Küçükbalaban, “Siz insanları idam etmiyorsunuz ama yıllar içerisinde sağlığını tüketiyorsunuz. Ağırlaştırılmış hapis idam demektir. İdamı kaldıran ülkeler arasında yer aldığını söylüyoruz ama uzatılmış idamın olduğuna tanıklık etmekteyiz. Diğer yandan kurdukları idare gözlem kurulları infazlarını tamamlamalarına rağmen insanların infazını hukukta hiçbir yeri olmayan uygulamayla, ucube kararlarla infazları ertelenmekte” tepkisinde bulundu.
“DEVLET ATMASI GEREKEN ADIMLARI ATMADI”
“Umut hakkı”nın hasta tutsaklar meselesi kadar önemli olduğunu vurgulayan küçükbalaban, “Şu anda yürüyen bir süreç var ama bunun içerisinde şu ana kadar geldiğimiz noktada devletin atması gereken hiçbir adımı atmadığını gözlemliyoruz. Çağrılara rağmen bugüne kadar iktidarın ne hasta mahpuslar konusunda ne umut hakkı konusunda ne de tecridin tümüyle kalkması noktasında adım atmadığını görüyoruz. Güncele takılmadan ama güncelin imkanıyla bu konuları tekrardan gündeme getirmeye gerek duyduk” şeklinde konuştu.