Diyarbakır'ın tarihinde ekmek nedeniyle çıkan ve 2 kişinin öldüğü kavganın yanı sıra kıtlık nedeniyle de 10 binden fazla insan yaşamını yitirdi.

Savaşlar, üretimin yetersizliği, yiyecek taleplerinin karşılanmaması, stokculuğun artması insanların yiyecek bulmaması gibi ciddi sorunların yaşandığı 1880 yılında Diyarbakır protesto ve kalkışmalara sahne oldu.

İnsanların yiyecek ekmek bulamaması ve açlıktan öldüğü dönemlerdi. Kent vahim bir tabloyla karşı karşıyaydı. 

Yaşanan  olayın vahameti Diyarbakır Protestan Ermeni Cemaati ruhani önderi Boyacıyan tartafından o tarihlerde İstanbul'a gönderdiğ mektupta yer alıyor. Mektupta halkın kıtlık yüzünden perişan olduğu, ekmeğin normal fiyatının 10 katından fazlaya satıldığı, dilencilerin arttığı belirtiliyor. Açlıktan 10 binden fazla kişinin öldüğüne yer veriliyor.

Diyarbakır'da Kıtlık Zamanı2

Osmanlı-Rus Savaşının yaşandığı 1877-78 yıllarından sonra kıtlık, açlık ve yoksuklluğun arttığı, bunun nedeninin de insan gücünün tamamının savaşlarda kullanılmasından kaynaklandığı ifade ediliyor.

ARTAN FİYAT VE STOKCULUK İSYAN ETTİRDİ

Yeterince tahıl gelmesine rağmen ekmek kıtlığının başlaması halkta tepkilere yol açmaya başladı. Ekmeğin normal fiyatının 10 katından fazlata satıldığı bu dönemde yaşanan tepkiler İdare Meclisi'ni harekete geçirdi. Ancak, sorunun çözümüne yönelik hiç bir sonuç alınamadı.

VALİDEN İSYANCILARA: ''ÇAPULCULAR''

Yapılan tüm girişimlere rağmen stokculuğun önlenememesi ve kıtlığın devam etmesi halkı isyan ettirdi. 

Halkın isyanına karşılık Diyarbakır Valisi İzzet Paşa 14 Haziran 1880 tarihinde hazırladığı raporda, ''Bu isyan, 100-150 sebükmağz (ahmak, çapulcu) tarafından gerçekleştirildiği'' ifadelerine yer veriyor.

Diyarbakır'da Kıtlık Zamanı3

LİNÇ GİRŞİMİ

İsyan eden halkın asıl hedefi, İdare Meclisi üyesi Katolik Ermeni Oseb Kazazyan'dı. Ekmeğin ucuza satılması için güvence veren ve birçok tahıl tüccarı ile sözleşme yapan namı diğer Oseb efendi, ilk posta tahılın tükenmesiyle, yaptığı sözleşmeleri değiştirmişti.

İdare Meclisi'ne dilekçe yazarak ekmeğin temin satış işinin fırıncılara bırakılmasını talebinin de kabul görmemesi üzeerine sorunlar giderek daha da derinleşti. Bunun üzerine tellal aracılığıyla Cami Kebir çevresinde toplanan bir grup protesto eylemine girişti.

Bu arada, kendisini şikayet edenlerden şikayetçi olmak için gittiği Adliye Müfettişliği'nden çıkan Oseb efendi, çoğu Hıristiyan olan protestocular tarafından önü kesilerek, 'şehirdeki sefaletin baş müsebbibi' olmakla suçlandı. 

Protestocularla alay etmesi sonucu taşlanmaya başlanan Oseb efendi, linç edilmekten son anda kurtarıldı.

İsyanın gelişmesiyle çıkan olaylarda 2 kişi ölmüş çok sayıda kişi de yaralanmış. 

Olay sonrası İdare Meclisi, 'stokçuluk ve vurgunculuk' ile suçlananların şehri hemen terk etmeleri yönünde karar alınmış ve halkın valiye yaptığı baskı sonucunda Meclis'in kalıcı olmayan üyelerinin de görevlerine son veriliyor.

Kaynak: Toplumsal Tarih Dergisi