ÖZEL HABER - Fatma TEMEL
Dijitalleşme ve internet teknolojilerindeki hızlı ilerlemeler, kumarın dijital ortama taşınmasına ve sanal kumar bağımlılığının çağdaş toplumlarda önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmesine neden oldu. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Amerikan Psikiyatri Birliği, kumar bağımlılığını beynin ödül mekanizmasını etkileyen davranışsal bağımlılıklar kategorisinde değerlendirilen bir bozukluk olarak tanımlıyor. Kumar bağımlılığıyla ilgili gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e açıklamalarda bulunan Psikolojik, Danışmanlık ve Rehberlik Derneği Diyarbakır Başkanı Hayriye Müjde Erçetin ve Sosyolog Şeyhmus Sefer, kumar bağımlılığının sebeplerini, sonuçlarını ve çözüm yollarını değerlendirerek, önemli uyarılarda bulundu.
KUMAR PLATFORMLARI BAĞIMLILIĞI ARTIRIYOR
Kumar bağımlılığının kompleks bir sorun olduğunu vurgulayan Erçetin, “Öncelikle, kumar bağımlılığı beyin kimyasını etkileyerek kişiyi sürekli oynamaya teşvik eder. Bunun yanı sıra depresyon, anksiyete gibi zihinsel sağlık sorunları da bireyleri kumara itebiliyor. Çevresel faktörler de çok etkilidir. Özellikle çevrimiçi kumar platformlarının erişilebilirliği bu bağımlılığı artırıyor. Ayrıca, dürtü kontrol bozukluğu gibi kişilik özellikleri ve sosyal çevrenin etkisi de büyük bir rol oynuyor” dedi.
AİLEDE VE SOSYAL HAYATTA DERİN YARALAR BIRAKIYOR
Erçetin, kumar bağımlılığının sadece bireyi değil, aileyi ve sosyal çevreyi de derinden etkilediğini belirterek, şöyle devam etti: “Maddi açıdan bakıldığında, kumar bağımlılığı bireyi büyük borçların altına sokarak aileyi mali bir yıkıma sürüklüyor. Bunun yanında, ilişkilerde güvenin zedelenmesi, gizlilik ve yalanlar aile içi çatışmalara yol açıyor. Çocuklar da bu durumdan çok etkileniyor. Duygusal ihmale uğrayabiliyor ve güvensiz bir ortamda büyüyorlar. Ayrıca, bağımlı bireylerin sosyal izolasyona girmesi, yalnızca kendilerini değil ailelerini de toplumdan koparıyor.”
TEDAVİ MÜMKÜN, ANCAK PROFESYONEL DESTEK ŞART
Kumar bağımlılığıyla mücadelede etkili tedavi yöntemlerinin bulunduğunu ifade eden Erçetin, şöyle konuştu:
“Terapi, motivasyonel görüşme ve destek grupları kumar bağımlılığı tedavisinde oldukça etkili yöntemlerdir. Ağır vakalarda yatılı tedavi programları, bireyin tetikleyicilerden uzaklaşarak iyileşmesine yardımcı oluyor. Ayrıca, altta yatan depresyon veya anksiyete gibi sorunlar varsa, ilaç tedavisi de gerekebilir. Ancak, en önemlisi bireyin bu sorunun farkına vararak profesyonel destek almasıdır. Kumara ayıracağınız zaman ve para için net sınırlar koyun. Kayıplarınızı telafi etmeye çalışarak daha fazla oynama hatasına düşmeyin. Sağlıklı hobiler ve sosyal aktivitelerle ilgilenin. Kumar oynama alışkanlıklarınızı dürüstçe değerlendirin ve destek sistemleri oluşturun. Gençleri kumarın riskleri hakkında bilinçlendirmek çok önemlidir. Bağımlılıkla tek başına savaşmak zordur. Aile desteği, uzman yardımı ve toplumsal farkındalık sayesinde kumar bağımlılığının üstesinden gelebiliriz” dedi.
KUMAR OYNAMA YAŞI ERGENLİĞE KADAR DÜŞTÜ
Sosyolog Şeyhmus Sefer de, kumar bağımlılığının sadece bireyleri değil, aileleri ve toplumları da olumsuz etkilediğini söyledi. Sefer, “Yapılan araştırmalara göre, dünyada yetişkinlerde yaşam boyu problemli kumar oynama oranı %1.71, ancak bu oran ülkeden ülkeye büyük değişiklik göstermiyor” dedi. Sefer, ekonomik sıkıntılar ve teknolojinin etkisiyle kumar oynama yaşının ergenlik dönemine kadar düştüğünü vurguladı.
“KUMARIN KOLAY ERİŞİLEBİLİR OLMASI RİSKLERİ BARINDIRYOR”
Kültürel farkların da kumar bağımlılığını artırdığını belirten Sefer, özellikle kumarın kolay erişilebilir olmasının riskleri büyüttüğünü ifade etti. Kumar bağımlılığının ailede şiddet, ekonomik çöküş ve psikolojik sorunlara yol açabileceğini belirten Sefer, tedavi sürecinin zorluğuna dikkat çekti.
“Kumarla mücadelede birey, aile ve toplum olarak adım atmalıyız” diyen Sefer, psikolojik destek ve sosyal çevre düzenlemelerinin bu sorunun çözülmesinde kritik rol oynadığını belirtti.