HABER – Jan BELEK

Kürt meselesinin hak ve adalet ekseninde çözümü konusunda gerçekleştirilen etkinliklerin üçüncüsü olan 3. Kürt Formu sonuçlandı.

İki gün süren programda sivil toplum temsilcileri, siyasetçiler ve farklı toplumsal kesimlerden katılımcılar, Kürt meselesinin tarihsel süreci, süreç içerisinde yaşanan değişimler, İslami kesimden çeşitli grupların konuya yaklaşımlarının niteliği ve ne olması gerektiği ile güncel siyasal gelişmelerin ortaya çıkardığı imkanlar, riskler ve fırsatlar ele alındı. 

İki gün boyunca yapılan tartışmalarda Kürt meselesinin “çözülmesi”, yalnızca farklı coğrafyalarda yaşayan ve milyonlarca fertten oluşan Kürt halkının doğal haklarına kavuşması anlamına gelmeyecek, Türkiye’nin ve bölgenin demokratikleşmesi açısından da ciddi bir moment oluşturacağı ifade edildi. 

Diyarbakır Kürt Forumu3

3. Kürt Forumu’nun sonuç bildirgesinde öne çıkan öneriler şu şekilde sıralandı:

1.    Süreç, tüm toplumsal kesimlerin takip edebileceği ve dahil olabileceği bir şekilde yürütülmeli, kapalı kapılar ardında yürütülen bir pazarlık olmaktan çıkartılmalıdır. Sürecin aşamaları toplumun her kesimine anlatılmalı ve geniş bir toplumsal mutabakata dayandırılmalıdır. Sürecin toplumsallaşması için ülkenin doğusunda olduğu gibi batısında da güçlü bir farkındalık yaratılmalıdır. 

2.    Türkiye’de sivil toplumun yıllar içinde geliştirdiği deneyim ve birikim görmezden gelinmemeli, sivil toplum kuruluşlarının bağımsız ve özgür bir şekilde sürece katkı sunmaları önündeki her türlü engel kaldırılmalıdır.

3.    Bahsi geçen toplumsal katılımın sağlanabilmesi ve yaşanan sürecin toplum tarafından özgür bir şekilde tartışılması, eleştirilmesi, ve değerlendirilmesi için gerekli güvenceler temin edilmelidir. Bu süreçteki en çarpıcı fikir ve kanaat açıklamalarının dahi ilerleyen günlerde bir suç konusu olarak kabul edilmemesi için ilgili düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

4.    Yerel yönetimlere hukuk dışı müdahaleler son bulmalıdır. Kayyum uygulamaları, demokratik temsiliyet ilkesini zedelemekte, toplumda derin bir güvensizlik yaratmaktadır. Seçilmiş yöneticilere uygulanan idari yaptırımlar, hukuk çerçevesinde yeniden ele alınmalıdır. Kayyum atanan belediyeler, halk tarafından seçilmiş belediye meclislerine iade edilmelidir.

5.    Anadilde eğitim hakkının sağlanması tartışmasız bir gerekliliktir. Bu temel hak, hiçbir pazarlığın konusu yapılmadan anayasal olarak tanınmalı ve hızla hayata geçirilmelidir. Yürütülen süreç sonucunda özellikle bireysel ve/veya kolektif temel hak ve özgürlüklerle ilgili mutabık kalınan hususların yasal ve anayasal güvenceye kavuşturulması büyük önem taşımaktadır. 

6.    Silah ve şiddetin siyasetin bir aracı olmaktan çıkması hayati önemdedir. Tüm taraflar, şiddet ve çatışma yöntemlerini kesin bir şekilde geride bırakarak bölgesel barışı bozacak hamlelerden kaçınmalı ve sivil siyaset alanında ilerleme konusunda kararlı bir duruş sergilemelidir. 

7.    İslami kimliği benimseyen özgür ve bağımsız toplumsal kesimlerin bu süreçte inançlarından kaynaklanan özel bir sorumluluğu vardır. Bu kesimler mevcut sürecin toplumsallaştırılmasında ve tüm olası sorunlara rağmen istikrarla sürdürülmesinde baskı unsuru olarak inisiyatif almalı ve adil şahitlik görevini yerine getirmelidir. 

ÇAĞRI YAPILDI

Sonuç bildirgesinde bir de çağrı yapıldı. Yapılan çağrıda “Önümüzdeki uzun yılları şekillendirme imkanına sahip tarihi bir eşikteyiz. Çözüm ve barış süreci, belirsizliklerle yürütülemez; toplumsal irade yok sayılarak ilerletilemez. Kürt meselesini sonlandırmak için çatışan taraflar arasında ulaşılacak bir anlaşma gerekli olsa da yetersizdir. Toplumsal bir barış ikliminin hayata geçirilebilmesi için, kamuoyunun önünde şeffaf biçimde yürütülen ve ilgili tüm siyasi ve sivil aktörlerin özgürce katılım sağlayabileceği bir toplumsal mutabakatın tesisi gerekmektedir. Tüm şerh ve endişelerimize rağmen bu yüz yıllık sorunun onurlu bir barışla çözülmesine yönelik güncel adımları ciddiyetle karşıladığımızı belirtiyor, kalıcı ve gerçek bir barışın toplumsal katılım, temel hak ve özgürlükler ve demokrasiyle mümkün olduğunu vurguluyoruz” denildi.

Muhabir: Jan BELEK