Güneş OCAĞA/ÖZEL HABER

Diyarbakır Mardin Kapı’da yol ortasında kalan Sultan Suç'a Türbesi, şehrin tarihi ve estetik miraslarından bir yapı. Sultan Suç’a Türbesi, 1208-1209 yıllarında Artukoğulları döneminde Melikşah’ın torunu Sultan Suç’a için inşa edildiği rivayet ediliyor.

EKSPRES’E ÖNEMLİ BİLGİLER VERDİ

Sultan Suç’a Türbesi’nin neden yol ortasında kaldığına dair gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e bilgi veren Diyanet-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ömer Evsen, “1950 yıllarında türbenin Hz. Ömer Camisi’nin bahçesinin içerisinde olduğu düşünülüyor. Fakat caminin içinde yol çalışması yapıldıktan sonra türbe yol ortasında kalıyor. Diyarbakır Mardin Kapı’nın bulunduğu dört yolun ortasında kalan türbe şehrin tarihi ve estetik miraslarındandır” dedi.

ÜÇ DİN İÇİN DE ÇOK ÖNEMLİ BİR KENTTİR DİYARBAKIR

Diyarbakır inançlar anlamında çok önemli bir yere sahip olduğuna dikkat çeken Evsen, “Diyarbakır 9 peygamber, 541 sahabesiyle birlikte bölgede Mekke ve Medine’den sonra gelen bir şehirdir. Kudüs’ten sonra da dünyada en fazla peygamberlerin mezar yeri olduğu bir şehir olarak bilinir. Diyarbakır aslında tüm dinler ve inançlar için de ön planda. Her inancın kendisini temsil edebildiği bir yapı havuzunun içinde olan bir şehirdir. Bu nedenle Diyarbakır’ın hem İslamiyet, hem Hristiyanlık ve hem de Yahudiler için ciddi bir öneme sahip. Yani Diyarbakır’da ayağınızı nereye basarsanız basın muhakkak bir sahabe ya da peygamberin ayak izine basabiliyorsunuz” dedi.

DİYARBAKIR 9 PEYGAMBER, 541 SAHABENİN ŞEHRİ

Diyarbakır’a 9 peygamberin makamının mevcut olduğunu belirten Evsen, şöyle devam etti: “Hz. Yunus’tan tutun da Hz. Zülküf ve İlyas peygamberlere kadar 9 peygamberin mezarı Diyarbakır’da. Peygamberlerin kentte yaşadığı ve kaldığı yerler biliyor. Diyarbakır 634 yılında fetih edildi. Fetih edildikten sonra bu 541 sahabe Diyarbakır’da kalmış. Diyarbakır’a Müslümanlığın anlatılması ve Müslüman olabilmesi için ciddi çabalar sarf edilmiş. Ve bir daha kendi toprakları olan Mekke ve Medine’ye dönmemişler. Buralarda vefat etmişler. Bu nedenle Diyarbakır aslında peygamber ve sahabe torunu olan bir şehir. Yani onların aileleri devamıyla gelen kutsal bir şehir olarak kabul görülüyor.”  

DİYARBAKIR ÜÇ KONSTANTİNİYYE ŞEHRİNDEN BİRİ

Hiçbir dinde Diyarbakır’ın kötülenmediğini vurgulayan Evsen, “Hiçbir dinde Diyarbakır kötülenen bir yer olarak görülmüyor. Hz. Muhammed ve Hz. Yunus’un da Diyarbakır için duası var. Diyarbakır aynı üç Konstantiniyye şehrinden biri. Bu nedenle de bir kültür şehri. Peygamber ve sahabe şehrinin yanı sıra bir kültür şehri olarak da görülüyor. Hatta Evliya Çelebi şöyle bir şey söylüyor, ‘her kim ki Diyarbakır’ın Ulu Cami’nde iki rekat namaz kılarsa oranın ruhaniyetinden ötürü o namazın kendisinden kabul olduğunu anlar’. Son yıllara kadar Diyarbakır’ın bu önemi ön plana çıkmamış. Ama bizler onun bu önemini öne çıkarmak için çabalamamız lazım. Ayrıca Suriçi 82 tescilli ibadethane ve taş yapısından ötürü de bir açık hava kültür sanat bölgesi. Bu bizim için çok önemli. Bu nedenle Diyarbakır’ın her sokağı, her taşı özenle korunmalı ve geleceğe taşınmalı” önemine dikkat çekti.

Muhabir: Güneş OCAĞA