ÖZEL HABER - Güneş OCAĞA
Gazetemiz Güneydoğu Ekspres'e özel demeç veren Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Daire Başkanı Evin Dinar, son yıllarda Diyarbakır'da yaşanan yağışsızlık ve kuraklık gibi krizlerin, bölgedeki iklim değişikliğinin etkilerini derinleştirdiğini belirtti. Dinar, kuraklığın yalnızca meteorolojik bir sorun değil, aynı zamanda doğanın dengesini bozan aşırı tüketim, betonlaşma ve ekosistem tahribatının bir sonucu olduğunu vurguladı.
Dinar, kuraklığın, Diyarbakır gibi verimli topraklara sahip bir şehirde tarımı olumsuz etkilediğini, su kaynaklarındaki düşüşlerin tarımsal sulama ve içme suyu temininde ciddi zorluklar yarattığını ifade etti. Dinar, ayrıca, sulak alanların ve ormanların yok olmasının, bölgedeki biyolojik çeşitliliği de tehdit ettiğini söyledi.
KURAKLIĞIN ANA SEBEPLERİ NELERDİR?
İklim değişikliği ve kuraklığın ana sebeplerine vurgu yapan Dinar, konuşmasını söyle sürdürdü:
"Diyarbakır’da son yıllarda yaşanan yağışsızlık, iklim değişikliğinin bölgemiz üzerindeki etkilerini derinleştirirken, kuraklık gibi krizler, insanlık olarak doğayla kurduğumuz ilişkiyle ne denli bağlantılı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Kuraklık, sadece meteorolojik bir problem değil; aynı zamanda doğanın dengesiyle oynayan aşırı tüketimin, betonlaşmanın, ormanların yok edilmesinin ve ekosistem tahribatının doğrudan bir sonucudur. Sulak alanların ve ormanların yok edilmesi, yalnızca ekosistem dengesini bozmakla kalmıyor; aynı zamanda yağış rejimlerini de olumsuz etkileyerek kuraklığı şiddetlendiren bir faktör hâline geliyor. Doğayı yalnızca bir kaynak olarak gören anlayış, tüketim odaklı alışkanlıkları teşvik etmekte ve bu durum, iklim değişikliği ve kuraklık gibi sorunları derinleştirmektedir."
SU KRİZİ RİSKİ ARTTI
Su kriziyle karşılaşma riskinin arttığına dikkat çeken Dinar, şöyle devam etti: "Kuraklığın Diyarbakır’da gözlemlenen etkileri, doğrudan ve dolaylı sonuçlar doğurarak yaşamın her alanına sirayet etmektedir. İklim değişikliğinin bu etkileri hızlandırdığı ve yaygınlaştırdığı açıkça görülmektedir. Diyarbakır gibi verimli topraklara sahip bir şehirde, tarımın kuraklıktan en çok etkilenen alan olması kaçınılmazdır. Yağışların azalması ve yeraltı su seviyelerinin düşmesi, tarımsal verimliliği azaltmakta, çiftçilerin maliyetlerini artırabilmektedir. Bu durum yalnızca ekonomik bir kayıp değil, aynı zamanda gıda güvenliğini tehdit eden ciddi bir sorundur. Dicle Nehri gibi su kaynaklarının debilerindeki düşüş, hem içme suyu temini hem de tarımsal sulama için ciddi zorluklar yaratabilmektedir. Suyun kontrolsüz kullanımı ve yenilenememesi, ciddi bir su kriziyle karşılaşma riskini artırabilmektedir."
DİYARBAKIR'DAKİ BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK DE TEHDİT ALTINDA
Kuraklığın Diyarbakır'ın zengin biyolojik çeşitliliği için de büyük bir tehdit oluşturduğuna da işaret eden Dinar, "Kuraklık, sadece insanlar için değil, Diyarbakır’ın zengin biyolojik çeşitliliği için de büyük bir tehdittir. Su kaynaklarının azalmasıyla sulak alanlar kururken, burada yaşayan hayvan ve bitki türleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. İklim değişikliği, bu süreçleri hızlandırarak ekosistem üzerindeki tahribatı artırmaktadır. Ayrıca, kent merkezinde yeşil alanların yetersizliği ve artan betonlaşma, kentsel ısı adası etkisini güçlendirmekte; bu da kent merkezlerinde sıcaklıkların daha çok yükselmesine, özellikle yaz aylarında halk sağlığının olumsuz etkilenmesine neden olabilmektedir" diye kaydetti.
BELEDİYENİN TEMEL STRATEJİSİ ORMANLAŞMA VE YEŞİL ALANIN ARTIRILMASI
Ormanlaşma ve yeşil alanların artırılması kuraklıkla mücadelede belediyenin en temel stratejisi olduğunu vurgulayan Dinar, "Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık dairesi olarak, kuraklıkla mücadelede ormanlaştırma ve yeşil alanların artırılmasını temel stratejilerimizden biri olarak görüyoruz. Ormanlaştırma, hem iklim değişikliği etkilerinin azaltılmasına katkı sağlamakta hem de yerel ekosistemi koruyarak su tutma kapasitesini artırmaktadır. Yerel bitki türlerini kullanarak bölgeye uyumlu yeşil alanlar oluşturmayı, kentsel ısı adası etkisini azaltmayı ve doğal yaşam alanlarını desteklemeyi hedefliyoruz" diye belirtti.
SECAP EN ÖNEMLİ YOL HARİTASI
SECAP'nin en önemli yol haritalarının olduğunu dile getiren Dinar, şunları söyledi:
"Kuraklık ve iklim değişikliğiyle mücadele için hazırlamakta olduğumuz Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı (SECAP), bu alandaki en önemli yol haritamızdır. Bu plan, enerji tüketiminin azaltılmasından su yönetimine, yeşil altyapı projelerinden karbon salınımının düşürülmesine kadar geniş bir yelpazede önlemleri içermektedir. Bu kapsamda, ormanlaştırma çalışmalarımızı kentsel alanlara da yayarak Diyarbakır’ı iklim dirençli bir kent hâline getirmeyi planlıyoruz. Bununla birlikte, iklim değişikliğinin etkilerini azaltma sürecinde eğitim ve farkındalık projeleri geliştirmek de önceliklerimiz arasındadır. Bu doğrultuda, Agroekoloji İklim Okulu çalışmasını hayata geçirmeyi planlıyoruz. Kendi enerjisini üreten sistemler ve yağmur suyu toplama yöntemleriyle çocuklara doğayla uyumlu kullanımlar tanıtılırken, iklim değişikliğinin etkilerine karşı nasıl dirençli olunabileceğini ve doğa ile uyumlu bir yaşamın gerekliliklerini deneyimlemelerini hedefliyoruz.
KURAKLIK VE İKLİM SORUNUNA KARŞI TOPLUM DESTEĞİ
Kuraklık ve iklim gibi sorunlara karşı toplumun desteğinin önemine dikkat çeken Dinar, "Kuraklık ve iklim değişikliği gibi küresel sorunlara karşı alınacak önlemler, ancak yerel düzeyde toplumun desteğiyle etkili olabilir. İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Daire Başkanlığı olarak, toplumun her kesimini bu sürecin bir parçası olmaya çağırıyoruz. Su tasarrufu, enerji verimliliği ve tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirerek atık miktarını azaltma ve atıkları kaynağında ayrıştırma gibi konularda farkındalık oluşturarak hep birlikte doğaya zarar vermeyen yaşam pratiklerini geliştirebiliriz. Doğayı yalnızca bir kaynak olarak görmek yerine, onun bir parçası olduğumuzu hatırlayarak hareket etmeli ve sorumluluk almalıyız" dedi.