HABER - Güneş OCAĞA
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) İş Kadınları Meclisi ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kadın Girişimciler Kurulu, 25 Kasım Kadına Karşı Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında düzenlediği “Ekonomide kadın çalıştayı” devam ediyor.
“Türkiye’de ve bölgede kadının ekonomiye katılımında mevcut durum” başlığı altında gerçekleştirilen çalıştayın moderatörlüğünü, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Temsilcisi Aslı Çoban yaptı.
“İSTİHDAMDA ERKEKLER VE KADINLAR ARASINDA CİDDİ UÇURUMLAR VAR”
İlk olarak Muğla Üniversitesi’nden Prof. Dr. Saniye Dedeoğlu, “Türkiye’de kadın istihdamı politikaları, kadının işgücüne katılımı ve istihdamında mevcut durum” başlığıyla sunum gerçekleştirdi. Sunumunu zoom üzerinden gerçekleştiren Saniye Dedeoğlu, kadınları ekonomik hayatına katılımında Türkiye’de ciddi sorunların olduğunu söyledi.
Hem iş gücüne katılım hem de istihdam noktada erkek ve kadınlar arasında ciddi uçurumların olduğunu söyleyen Dedeoğlu, “İşsizlik oranında, kadınların oranı erkeklerin çok daha fazla üstünde kalkıyor. Kadınların iş bulma oranı, erkeklere oranla çok daha düşük. 3 kadınımız var. Bir tanesi iş gücüne katılıyor. 2 tanesi iş gücü piyasasının dışında kalıyor. Bu çalışan bir kadın ne iş yapıyor diye baktığımızda, kadınlar daha kırılgan istihdam biçimlerinde yer alıyor. Neyi kast ediyoruz? Kayıt dışı ve yarı zamanlı çalışmadan bahsediyoruz. Kadınlar erkeklerden daha fazla yer alıyor. Kırılgan istihdam oranlarının kadınlar arasında daha yaygın olduğunu gözlemlememiz mümkün. Verilerde bize bunu söylüyor” ifadelerini kullandı.
Ülke genelinde kadınların erkeklerden daha az ücret aldığına dair bulguların olduğunu sözlerine ekleyen Saniye Dedeoğlu, “Erkeklerin kazancıyla kadınların kazancı bir birinden farklı. Kadınlar erkeklerden daha az kazanıyor. İş gücü piyasasında anne olan kadınlarla, anne olmayan kadınlar arasında da bir ücret farkı var. Kadınlar anne olduktan sonra daha az ücretle çalışıyor” diyerek, çalışma hayatına giren kadınların yaşadığı sorunlardan bahsetti.
KADIN VE YOKSULLUK
Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo da, “Türkiye’de kadın yoksulluğu ve sosyal politikalar” başlığı altında konuşma gerçekleştirdi. Kadınların en ucuz “yoksul iş gücü” olarak kullanıldığını söyleyen Hacer Foggo, kadınların yaşadığı toplumsal cinsiyet ve ekonomik eşitsizliğe dikkat çekti. Türkiye’deki yoksulluğun 2018’den sonra giderek derinleştiğini ve pandemiyle birlikte açlığa dönüştüğünü söyleyen Hacer Foggo, “Yoksulluk birden bire açlığa evrildi. Pandemide, yoksulluğu en fazla yaşayanların, kadınlar olduğunu gördük. Kadınlar evde her zaman idare eden kısımda. Çocuğu, evi, eşi idare eder. Kadınlar sürekli kendinden veren tarafta. Sürekli yoksulluk, aslında nesiller olarak yoksulluğun devam etmesi anlamına geliyor. Bu yoksulluk döngüsünün içinden çıkmak çok zor” diye konuştu.
‘HERKESE SORUMLULUĞUNU HATIRLATMAK GEREKİYOR’
Ortalama 7 milyon çocuğun yoksulluk, 2 milyon çocuğun da derin yoksulluk altında yaşadığını söyleyen Hacer Foggo, “Kadın ve çocuğu bir birinden bağımsız düşünemeyiz. 10 milyon çocuk yoksulsa, 10 milyon kadında yoksuldur. Yine yapılan araştırmalarda bölgesel eşitsizlik olduğunu da gösteriyor. Kadın, çocuk hakları temelli yoksulluğa bakmadığımız zaman, böyle projeler üretmediğimiz zaman, bu yoksulluk çoğalmaya devam edecek. Çünkü bir ön yargı var. Bu devletin kendisinde de var. İzmir örneği gibi. Oturup sadece anneyi tartıştılar. Herkes kendi sorumluluğu dışında anneye, babaya söyleniyor. Bu da yoksulluğu arttırıyor. Yoksulluk meselesinde herkese sorumluluğunu hatırlatmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
EN ‘VAHŞİ’ YOKSULLUK
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Besime Şen, “Türkiye’de kentleşme politikaları ve kadının ekonomiye katılımı üzerindeki etkisi” başlıklı sunum gerçekleştirdi. Gecekondu mahallelerinde büyük bir yoksulluğun olduğunu söyleyen Besime Şen, en “vahşi” ve en “akıl almaz” yoksulluğun Amed’de olduğunu belirtti. Kadına ve yoksulluğa dair en iyi projelerin Amed’de belediyeler tarafından yapıldığını söyleyen Besime Şen, konuşmasına şöyle devam etti: “Çamaşırhane ve tandır evleri o kadar büyük bir etki yaratmış ki. Amed’in kadınlarla yaptığı işler, sosyal belediyecilikle yaptığı işlerin görünmemesinin nedeni bu tür işleri siyasetin alanı içerisinde devam ettirmek istememesi. Bunlar için bu tür projeleri yapmak için çok para gerekmiyor. Küçük dokunuşlar gerekiyor. O yoksul mahallelerdeki kadınlar o kadar güçler ki… Bu mahallelerde yaşamı kadınlar örgütlüyor. Oradaki kadınların gücü bir yönüyle de mekânsal bağlamından geliyor. Oraya apartman gerekmiyor. O kadınlar orada yaşayabildikleri için devam ediyor .”
TÜRKİYE’DE 5 MİLYON NEET GENÇ
Sabancı Vakfı’ndan Simla Yavaş da, “Türkiye’de NEET kadınlar ve istihdama katılımda karşılaştıkları zorluklar” başlığıyla sunum gerçekleştirdi. NEET kavramının eğitimde ve istihdamda olmayan gençleri tanımlamak için kullanıldığını aktaran Simla Yavaş, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin olduğu ülkelerde NEET kadın sorunları olduğunu söyleyerek, en yüksek kadın NEET oranına sahip olan ülkenin, Türkiye olduğunu söyledi. Türkiye’de 5 milyon NEET gençlerin olduğunu ve bunların 3.2 milyonunun kadınlar olduğunu sözlerine ekleyen Simla Yavaş, kadınların eğitime ulaşma durumlarıyla NEET olma durumu arasında bir bağlantı olduğunu kaydetti. Simla Yavaş sonrasında kadın istihdamını sağlama yönünde geliştirdikleri kimi proje ve çalışmalara dair aktarımlarda bulundu.
KADIN KOOPERATİFLERİ
Sonrasında Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ayşe Gönüllü Atakan, “Türkiye’de kadın kooperatifleri ve kadının ekonomik alanda güçlendirilmesinde kadın kooperatiflerinin etkisi” başlıklı sunum gerçekleştirdi. Kadınların ekonomik anlamda güçlenmesinin, kendi hayatı konusunda daha fazla söz sahibi olması ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğin daha az olmasına neden olacağını söyleyen Ayşe Gönüllü Atakan, kadınların ekonomik anlamda erkeklerle eşit olmasının önündeki engellerde ata-erkil normları gördüklerini kaydetti. Kadın kooperatiflerinin temel amacının kadın yoksulluğunu azaltmak ve istihdamı sağlamak olduğunu dile getiren Ayşe Gönüllü Atakan, kooperatiflerde ulaşılması zor kadınlara ulaşmanın ve onları örgütlemenin temel mesele olduğunu sözlerine ekleyerek, kadın kooperatiflerin faydalarını sıraladı.
KADININ EKONOMİYE KATILIMINDA YEREL DENEYİMLER
“Diyarbakır'da kadının ekonomiye katılımında yerel deneyimler” başlığıyla sunum gerçekleştiren DTSO Genel Sekreter Yardımcısı Meryem Özdemir Ok da, “Biliyoruz ki; biz kadınlar bir araya gelerek, dayanışma içinde örgütlenerek, başta kadına yönelik şiddet olmak üzere her alanda karşılaştığımız eşitsizlikler ile mücadele edebilir, birbirimize umut olabilir ve daha sürdürülebilir kazanımlar elde edebiliriz” vurgusunda bulundu. Kadının aile içinde karşılaştığı şiddet vakalarının yanında, ekonomik alanda karşılaştığı fiziksel ve psikolojik şiddet, mobbing, eşitsizlikler ve temel ekonomik haklara erişim sorunlarının da olduğuna işaret eden Meryem Özdemir Ok, “Biz kadınlar cinsiyet eksenli bir ayrımcılığa maruz kalırken aynı zamanda yoksulluk ve yoksunluğu da en derin haliyle yaşıyor ve buradan da nasibimizi alıyoruz. Girişimci, kendi hesabına çalışan, ücretli emek sunan, ev eksenli çalışan kadınların tamamı faaliyet gösterdikleri alanlarda cinsiyet temelli ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyorlar” şeklinde konuştu.
Meryem Özdemir Ok, son olarak Diyarbakır'daki istihdam oranlarına önemli aktarımlarda bulundu. Ok, Diyarbakır'da tekstil ve hazır giyim sektöründe kadın istihdam sayısının 21 bin 522 olduğunu ve toplam çalışan sayısının yüzde 63, 62'sinin kadın olduğunu açıkladı.
Sunumların ardından soru-cevap kısmına geçildi. Ardından çalıştaya öğlen arası verildi.
TARTIŞMALAR VE ÖNERİLER
Çalıştay, öğlen arasından sonra, “Kadının emeği ne kadar görünür? Kadınların emeklerinin karşılığını alabiliyorlar mı? Kadınlar hangi alanlarda işgücüne katılıyorlar? İstihdamda karşılaştıkları sorunlar nelerdir? Kadın girişimcimler ne tür zorluklarla ve kısıtlılıklarla karşılaşıyorlar? Ekonomik kuruluşlarda ne kadar varlar, karar alama süreçlerine katılabiliyorlar mı? Kadın girişimciler ekonomik alana kendi özgünlükleriyle ile katılabiliyorlar mı? Yerel politikalara kadınların katılımı ve karar alma süreçlerine etkisi ne düzeyde? Kadına yönelik ekonomik şiddetin boyutu ve yarattığı sonuçlar nelerdir? Kadının kooperatifleri kadının ekonomik alanda güçlenmesi için doğru bir model midir? Türkiye’de kentleşme politikalarının kadın yoksunluğu ve yoksulluğuna etkileri nelerdir? Kadın kurumları STK’ler ve girişimciler arasında işbirliği ve dayanışma ne düzeyde?” şeklinde kimi tartışmalarla devam edecek. Fikir alışverişinin arından kimi konularda, çözüm önerilere dair de tartışmalar yürütülecek.