ÖZEL HABER - Sertaç KAYAR
Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’nde bulunan Malabadi Köprüsü 877 yıldır tarihe meydan okuyor. 1147 yılında Timurtaş bin İlgazi Bin Artuk tarafından Batman Çayı üzerine yapılan Malabadi Köprüsü, devasa boyutlarıyla dikkat çekiyor. Türkiye ve yakın doğuda taş köprüler içerisinde kemeri en geniş olan Malabadi’de, kemerin her iki yanında, iç tarafta kervan ve yolcular tarafından, özellikle kışın zorlu günlerinde barınak olarak kullanılan iki oda bulunuyor.
Malabadi Köprüsü ne zaman yapıldı?
Malabadi, Artuklu Beyliği döneminde, Timurtaş Bin-i İlgazi tarafından 1147 yılında yapıldığı biliniyor. Yedi metre eninde ve 150 metre uzunluğunda olan köprünün yüksekliği, su seviyesinden kilit taşına değin 19 metredir. Renkli taşlarla inşa edilmiş ve onarımlarla günümüze kadar ulaşmış. Adını Mervaniler’in kurucusu olan Bad’dan alan köprü, Kürtçede Bad’ın evi, mülkü anlamına geliyor.
Malabadi’nin mimarisi
7 metre eninde ve 150 metre uzunluğunda olan köprü, renkli taşlarla inşa edilmiş. Onarımlarla günümüze kadar ulaşan Malabadi. 40.86 metre açıklığındaki sivri ana kemeri ile dünyanın günümüze ulaşan en büyük kemer açıklığına sahip taş kemer köprülerden biridir. Köprünün üzerinde bulunan insan, güneş ve aslan figürlü kabartmaları ve bünyesinde bulunan barınağı, helası ile özgün ve az sayıdaki köprü örneklerindendir.
Evliya Çelebi: Ayasofya’nın kubbesi köprünün altına rahatlıkla girer
Malabadi Köprüsü, gezginleri ve tarihçileri de kendine hayran bırakmış. Evliya Çelebi köprüyü şu şekilde tanıtıyor: “Doğrusu, üstad mühendis var kuvvetini sarfederek bu köprüde öyle sanatlar göstermiştir ki, bu işçiliği geçmiş mimarlardan hiç birisi göstermemiştir. Ayasofya’nın kubbesi köprünün altına rahatlıkla girer.”
Ünlü Arkeolog Albert Gabriel: Böyle bir köprü yok
1940 yılında Diyarbakır’a gelen ünlü sanat tarihçisi, mimar, arkeolog, ressam ve gezgin Albert Gabriel de köprü için şöyle diyor: ““Modern statik hesabının olmadığı devirde bu açıklıkta o zaman için böyle bir eser hayranlık ve takdiri muciptir. Ayasofya’nın kubbesi köprünün altına rahatlıkla girer. Balkanlarda, Türkiye’de, Orta Doğu’da bu açıklıkta, bu yaşta köprü yoktur.”
Malabadi’nin hikayesi
Köprü ile ilgili çeşitli hikayeler de vardır. Bunlardan biri de şöyle: Bad adında bir adam vardır ve nehrin karşı tarafında hayatını süren bir genç kıza aşık olur. Aradan nehir geçtiği için de ona ulaşamaz. Arada geçebilmeleri için bir köprü olmadığından birbirleri ile uzaktan uzağa seslenerek konuşurlar. Bu aşka daha fazla dayanamayan kız Bad’a ulaşmak için yüzmeye ve nehri geçmeye karar verir. Ancak suyun akıntısına kaybolan genç ve güzel kadın gözden kaybolur. Kimsenin bu acıyı çekmemesini isteyen Bad, Silvan beyi olan Meya Farqin’in yanına gider ve buraya bir köprü yapmasını istediğini söyler. Durumu kabul eden Silvan beyi, adamlarına emir verir. Köprüyü yarıya kadar tamamlayan çalışanları, yapının kemer açıklığının çok büyük olduğunu fark ederler. Bunun üzerine bey, Bad’ı yanına çağırır ve köprünün kalan kısmını kendisinin tamamlayıp tamamlamayacağını sorar.
Bad ise bu soru üzerine bir şart koşar. Eğer köprüyü tamamlarsa beyin sağ elini keseceğini söyler. Bey de tamamlayamama durumunda aynı şeyin Bad için yapacağını dile getirir. Durumu kabul eden Bad ne yapar ne eder ve köprüyü tamamlar. Sonra da Silvan Beyi’nin sağ elini keser. Eser tamamlanınca Kürtçe ev anlamına gelen “mal” ve Bad’in ismi birleşir ve köprü Malabadi olarak anılmaya başlar. Bir rivayete göre köprünün orta kısmında bulunan kesik el figürünün de bu iddiayı kaybeden beyin eli olduğu söylenir.
Malabadi Köprüsü’ne nerede
İlçe merkezine 23,2 km uzaklıkta olan ve Silvan ilçe sınırları içerisinde yer alan köprü, Silvan'dan rahatlıkla ulaşım imkânı bulunuyor. Diyarbakır Tarihi Eserler Envanteri'ne kayıtlı olan Malabadi,1989 yılında Silvan Belediyesi tarafından restore edildi. Malabadi Köprüsü Silvan Belediyesi'nin logosunu oluşturan ana unsurdur.