ÖZEL HABER - Hülya ASLAN
Diyarbakır’ın en eski çarşısı olan Çarşiya Şewiti, kuruluş tarihi tam olarak bilinmiyor. 1914 yılında geçirdiği büyük yangın ile adını Çarşiya Şewiti (yanık çarşı) olarak aldı. Çarşı, yöresel kıyafet, düğün ve kına malzemeleri, ayakkabı, mont ve el yapımı bakır ürünlerine kadar birçok ürünü içinde barındırıyor. Aynı zamanda geçmişten bugüne şehrin kültürünü de içinde taşıyan çarşı, şimdilerde ekonomik sıkıntılar ile boğuşuyor. Esnaflar, yaşadıkları sıkıntıları gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e anlattı.
“SATILAN ÜRÜNÜN YERİ DOLMUYOR”
Düğün, kına malzemeleri satan bir Çarşiya Şewiti esnafı, sattığı ürününün yerini dolduramadığını belirterek, şunları söyledi: “Sattığımız ürününün siparişini tekrardan veremiyoruz. İki kat artan ürünleri bir esnaf nasıl alacak, nasıl kazanç elde edecek ve nasıl bir gelecek kuracak? Ben bu çarşıda 22 yıllık bir esnafım. Eskiden kiralarımızda yüzde 8, yüzde 11 arası artış yaşanırdı. Fakat geçen yıl yüzde 72, bu yıl ise yüzde 100 bir artış oldu. Halk gibi biz de acı çekiyoruz, bir esnaf olarak ben nasıl ilerleyeceğim? Biz de ilerleme yok gerileme var. Fakat esnaf kapatmanın yerine yerinde saymayı tercih ediyor. Çünkü buraya uzun yıllarımızı verdik ve bir bağ kurduk. Onun için yerimizde saysak bile dükkanımızı kapatmamaya çalışıyor ve bunun için de mücadele veriyoruz.”
“UMUDUMUZU KORUYARAK BEKLİYORUZ”
Çarşı esnafı beraberinde ise bunlara yer verdi: “Geçmişte yine bir umut ve gelişme vardı, ama şimdi özellikle gençler sanki Türkiye’nin finaline gelmiş durumdalar. Bir baba olarak ben sorumlulara hakkımı helal etmiyorum. Çünkü eğer benim çocuklarımın aydınlık bir geleceği yoksa başka hiçbir şeyin anlamı yok. Suratımızdaki gülücükte sahte oldu, artık içimizden konuşmakta gelmiyor. Türkiye’nin ekonomisi batmış durumda, sadece Diyarbakır’da değil Türkiye genelinde gidişatları iyi değil. Sadece yarınlar için umut ederek bekliyoruz.”
“ESNAF OLARAK ACI ÇEKİYORUZ”
Enflasyona karşı yaşadıkları zorlukları anlatan etnik giyim ürünleri satan başka bir esnaf ise şöyle konuştu: “Çektiğimiz zorlukları tüketiciye aktaramıyoruz. Her şeyin bilincinde olan tüketici içinde bulunduğumuz durumu kabul etmiyor. Dolayısıyla acı çeken yine biz esnaflar oluyoruz, fiyat artıkça talep de düşüyor. İnsanlar boğazından kıstığı bir zamanda giyime de para harcamıyor. Eskiden görüp beğendiğimizi alıyorduk, giymesek dolaba koyuyorduk veya başkasına veriyorduk. Fakat şu an o yaşantı lüks oldu.”
Çarşı esnafı konuşmasına şöyle devam etti: “Var olmak ile olmamak arasındaki ince çizgiyi yaşıyoruz. Burada hali hazırda kepenk kapatan yok. Bu kadar sıkıntıya rağmen esnaflar kapatmıyor, çünkü başka bir yerde çıraklık yapamazlar. Dolayısıyla burada çalışan esnafların esnaflıktan başka alternatifleri yok. Şu anda esnaf olarak işletmeye sahip olan arkadaşlarımız 2,3 milyonluk yatırımla işletme sahibi olabiliyorlar. Bunun dışında ne iş yapabilir, daha yüksek sermaye isteyen işler var ama onu o yapamayacak çünkü bütçe yetmiyor. Esnafların durumu şu: ne uzayabiliyor ne kısalabiliyor. Var olmak ile olmamak arasında ince çizgiyi yaşıyoruz.”