Fatma TEMEL/Veli BALTACI
2023-2024 yeni eğitim ve öğretim yılına dair Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER), “Anaokulundan üniversiteye kadar anadilde eğitim” talebiyle Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’nda açıklama yaparken, Eğitim-Sen Diyarbakır Şubeleri ise, Eğitim Sen 1 Nolu Şubesi’nde açıklamada bulundu.
MED-DER’İN AÇIKLAMASI
MED-DER’in açıklamasına, İnsan Hakları Derneği (İHD), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), Ekoloji Derneği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY DER), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve çok sayıda kişi katıldı.
Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu adına konuşan Abdusamed Ucaman ise “Tüm tarafları halkı desteklemeye, Kürt kültürüne ve diline önem vermeye çağırıyoruz. Halkımıza da dillerini ve kültürlerini asla unutmamalarını söylüyoruz” dedi.
DBP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Hayrettin Altun, “Yaşayan Kürt sayısı kadar Kürtçe öğretmen ataması olmalı. Kürt dili eğitim dili ve resmî dil olsun. Pazarda, okulda resmî olarak işlemediği sürece asimilasyon sürüyor. Kürt dili ‘X’ diye adlandırılmamalı. Biz Kürtler yıllardır bu zulmü kabul etmedik, bu yok saymaya karşı da mücadele etmeye devam edeceğiz” diye belirtti.
'MİLYONLARCA ÇOCUK DİLİNDEN KOPARILACAK'
MED-DER Yöneticisi Dilan Güvenç ise, “Bu eğitim döneminin başlangıcı Kürt çocukları için de geçerlidir. Türkiye Temel Kanunu'nun 42'nci maddesine göre devlet okullarında Türkçe dışında herhangi bir ana dilde eğitim yapılamaz. Bu aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin son yüz yılında olduğu gibi milyonlarca Kürt çocuğuna Türkçe eğitimin dayatılacağı ve Kürt çocuklarının bir kez daha anadillerinde eğitim hakkından mahrum bırakılacağı anlamına geliyor. Milyonlarca Kürt çocuğu ezilerek dilinden, hakikatinden, kimliğinden, kültüründen kopacak” dedi.
Güvenç, “Kürt halkının talebi ‘Kürt dili resmi dil olsun, okul öncesi dönemden üniversiteye kadar eğitim dili olsun’ talebi en meşru ve insani bir taleptir” diye belirtti.
ÇOCUKLAR ANADİLİNDE EĞİTİME BAŞLAMALI
Tüm uluslararası ve küresel anlaşma ve bildirilerde anadilde eğitim hakkının temel hak olduğuna dikkati çeken Güvenç, haklara ve ülkelerin dillere olan yaklaşımına ilişkin şu örnekleri verdi: “Bu anlaşmalar Kürt halkı için de geçerlidir. Bu konuda UNESCO (Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu) evrensel bir yönergenin altını çiziyor ve şöyle diyor; çocukların en iyi şekilde öğrenmeleri için okumaya ve yazmaya anadillerinde başlamaları gerekir. Ayrıca dilbilimciler ve eğitimciler çocukların eğitime başlama çağında birden fazla dil öğrenebileceğini söylüyor” ifadelerini kullandı.
EĞİTİM-SEN ŞUBELERİ: EĞİTİME ÇÖZÜLMEYEN SORUNLARLA BAŞLIYORUZ
Eğitim-Sen Diyarbakır Şubeleri ise yaptıkları açıklamada, 2023-2024 eğitim ve öğretim yılına çözülmeyen sorunlarla başlandığına dikkat çekti.
Eğitim Sen 2 Nolu Şube Sekreteri Songül Can Şimşek, ekonomik krizle okul masraflarında ciddi bir artış olduğunu belirtti. Şimşek,“ Son birkaç yıldır derinleşen ekonomik kriz soncunda artan fiyatlar okul masraflarını ciddi oranda arttırmış, çocuk okutan ailelerin bütçelerini derinden sarsmaya başlamıştır” dedi.
Şimşek açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları bizzat iktidar ve MEB eliyle yapılan yasal düzenlemeler ve fiili dayatmalar eşliğinde sürdürülmektedir. Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemektedir. Ülkedeki etnik, dilsel, kültürel ve inanç çeşitliliği eğitim programlarında ve ders kitaplarında neredeyse hiç yansıtılmamaktadır. Eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili Türkçe olmayan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajlarını ortadan kaldıracak adımlar yıllardır atılmamıştır.”
‘Çocukların okula devam etmesi bir ihtiyaç olarak görülmemiştir’
Şimşek, depremde eğitimdeki aksaklıklardan ve eksiklerden şöyle bahsetti:
“Deprem sürecinde okulların bir kısmı kademeli olarak açılırken, bazıları hiç açılmamış, çocukların okula devam etmesi bir ihtiyaç olarak görülmemiştir. Nakilleri yapılan çocuklar için ciddi bir psikolojik destek süreci sağlanmadığından dolayı çocuklar, okullara uyum sorunu yaşamış ve eğitim sürecine katılamamışlardır. Benzer bir durumun 2023/’24 eğitim öğretim yılı başında da yaşanmaması için gerekli önlemler alınmamıştır. Deprem bölgelerinde çocuklara sunulması gereken uzun süreli psikolojik destek konusunda yetersizlikler söz konusudur. Bir diğer boyutuyla mülteci çocukların deprem sürecini değerlendirmek önemlidir. Bu çocuklar eğitime erişim konusunda sıkıtılar yaşayan çocuklarken afet sonrası eğitim haklarındaki bu kısıtlılık giderek artmıştır. Kız çocuklarına yönelik şiddet ve istismar vakaları artmış, afet sonrası çocuk işçiliğin artması eğitime erişimi büyük ölçüde engellemiştir“
‘KIRTASİYE HARCAMASI MİKTARI EN AZ 6 KAT ARTMIŞTIR’
Kırtasiye malzemelerindeki fahiş fiyatların velileri ve öğrencileri zorladığını söyleyen Şimşek,
“Okul hazırlıklarında velilerin en önemli gider kalemini kırtasiye harcamaları oluşturmaktadır. 2021 yılında ilkokula başlayan bir öğrenci için en ucuz zincir marketlerde 233,80 TL’ye alınan kırtasiye malzemeleri, 2022’de 640,25 TL’ye alınabilirken, 2023 yılında en az 1337,85 TL’ye alınabilmektedir. Ortalama fiyatlar burada belirtilen miktarın çok çok üzerinde seyretmektedir. Sadece son üç yılda velilerin öğrenciler için yapmış olduğu kırtasiye harcaması miktarı en az 6 kat artmıştır” ifadesinde bulundu.
Anadilde eğitimin önemine de vurgu yapan Şimşek, “Anadilinde eğitim, çocukların zihinsel gelişimlerinin, öğrenme yeteneklerinin ve sağlıklı bir kimlik edinmelerinin olmazsa olmaz koşullarındandır ve pedagoji biliminin temel ilkesidir. İlköğretim çağına kadar kendi anadili ile dünyayı ve çevresini tanıyan çocuğun, herhangi bir geçiş süreci yaşamaksızın yabancısı olduğu bir dil ile eğitime başlaması, pedagojik açıdan kabul edilmez bir durumdur. Bireylerin kendi anadillerinde eğitim hakkından yoksun bırakılması, çocukluktan itibaren zihinsel gelişimi ve kimlik edinme sürecini olumsuz etkilemektedir. Köy okullarının yeniden açılması için gerekli altyapı hazırlıklarını yapması için nasıl bir planlama yapıldığı ve ne kadar kaynak ayırdığı konusunda hiçbir somut bilgiye ulaşılamamaktadır. Açılacak köy okullarında öğretmen ve yardımcı personel istihdamı konusunda kadrolu ve güvenceli istihdam politikalarının benimsenmesi önemlidir. Eğitim öğretimin düzenliliği ve sürekliliği açısından köy okulları başta olmak üzere, hiçbir eğitim kurumunda geçici ya da güvencesiz istihdamdan kesinlikle uzak durulmalıdır“ dedi.