Faruk Balıkçı-Özel
Kayseri’de başlayan ve Türkiye’nin bazı illerine yayılan Suriyelilere karşı linç girişimini, Diyarbakır’daki Sivil Toplum Kuruluşları değerlendirdi. STK’lar, bazı muhalif kesimlerin buna zemin hazırladığını ifade ederek, tüm kesimleri sorumluluğa davet etti.
“CEZASIZ BIRAKIRSANIZ, DAHA FAZLASI YAŞANIR”
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, son yıllarda siyaset arenasında ve önemli mecralarda yabancı düşmanlığını körükleyen ve politik bir kazanca dönüştüren bir anlayışın geliştiğini belirterek, “Bu dil, bu tarz maalesef topluma da yansıyor. Yabancı düşmanlığını güçlendiriyor. Öne çıkarıyor. En küçük basit bir vakada bile maalesef linç kampanyalarına saldırılara dönüşüyor. Türkiye’de siyasetin yabancılara yönelik kullandığı dil üzerinde durmak gerekir. Belli siyasiler, siyaset malzemesi yaparak nefreti diri tutuyor. Devletin bunlara karşı önlem alması gerekir. Buna karşı cezasız bırakırsanız daha fazla yaşanmasına neden olursunuz. Yaşama karşı, mülkiyet hakkına karşı bir saldırı var. Adli soruşturma başlatmazsanız yaygınlaşır. Bu tür saldırıların önüne geçecek önlem ve tedbirlerin alınması gerekir. Aksi halde Türkiye açısından dış kamuoyuna yönelik sorun alanı yaratır. Yıllardır işlenen bir konu buna rağmen toplumsal kutuplaşmayı derinleştirecek dil kullanılıyor. Önüne geçilmezse yılardır körüklenen sorun alanı, daha ağır saldırılara ve toplumsal kutuplaşmayla birlikte kaosa neden olur. Bu durum riskli ve tehlikelidir. Basite alınacak bir olay değildir. Türkiye’de milyonlarca Suriyeli yaşıyor. Yetkililer tarafından önlem alınması gerekir” dedi.
“HERKESİ SORUMLULUĞA DAVET EDİYORUM”
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Burç Baysal da son yıllarda milliyetçilik akımı siyasetinin prim yaptığına dikkat çekerek, şu değerlendirmeyi yaptı: “Sığınmacılar keyfe keder gelmedi. Uzun zamandır metropol kentlerde Ortadoğu’dan gelen sığınmacılara karşı bazı siyasi muhalifler ve bazı kesimler tetikleyici, insan haklarına aykırı bir zemin hazırladı. Bu kabul edilemez. Bu insanlar kendi özgür iradeleriyle gelmediler. Çok uzun yıllardır Türkiyeli birçok insanın Avrupa’ya gidip yaşamlarını sürdürmeleri unutulmamalı. Linç kampanyası asla kabul edilemez. Diline, dinine bakılmadan yaşamını sürdürmesi de iktidarın tavrına bağlıdır. İktidar linçe karşı tutumunu göstermesi gerekir. İnsanlığa karşı herkesin sorumluluğu olduğunu hatırlatmak gerekir. Gaziantep, Şanlıurfa, Mersin’de organize sanayide binlerce Suriyeli çalışıyor. Yaşam için mücadele veriliyor. Saygı duymak gerekir. Herkesi sorumluluğa davet ediyorum. Yaşam ve yaşama hakkına müdahale olduğunu düşünüyorum. Başka yönlere çevrilecek yönleri var. İşte Suriye’de buna cevap oluştu. Sen burada linç edersen oradan kendi yurttaşınla ilgili karşılık görme ihtimali var.”
“IRKÇILIĞA ZEMİN HAZIRLANDI”
GÜNSİAD Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu da yaşanılanları ırkçılık olarak nitelendirerek, “Lanetlenecek ve kınanacak bir durumdur. Faşizan bir duygudur. En kolay kaşınacak milliyetçilik duygusudur. Taciz bahane edilerek provoke etmek çok zor değildir. Buna zemin hazırlayan gelişmeler de vardı. Bazı siyasi sorumluluk sahibi insanların ve grupların Suriyelilere karşı aşağılayıcı tahrik edici açıklamaları böylesi bir olaya giden yola zemin hazırladı. Linç girişimlerini olabilecek daha büyük tehlikelerin işareti olarak da görmek lazım. Böylesi hassas konularda omuzlarında siyasi sorumlulukları olan herkesin diline, üslubuna çok dikkat etmesi gerekir. Ben bu yaşanan olayları şiddetle kınıyorum. Irkçılık, eşittir faşizmdir. Toplumun her kesiminin karşı durması gereken bir ideoloji olarak görüyorum” diye konuştu.
“KABUL EDİLEMEZ BİR TABLO”
Linç girişimini ve gelişmeleri tehlikeli gören İHD Başkanı Ercan Yılmaz, geçmişteki 6-7 Eylül olaylarını hatırlattı. Yılmaz, şunları söyledi:
“Sığınmacı evrensel hukukla korunması gerekirken, organize bir şekilde saldırıya maruz kaldılar. Karşı çıkılmaması için ‘Tecavüz’ gerekçe gösterildi. Durum gerçekten böyle olsa bile farklı kentlere sıçraması kabul edilemez. Organize ırkçı söylemlerle sığınmacılara yönelik saldırı tasvip edilemez. Tüm siyasi partilerin devlet erkanlarının diline dikkat etmesi gerekir. Saldırıları meşrulaştıracak üsluptan uzak durulmalı. Seçim dönemlerinde milliyetçi partiler seçim propagandasını sığınmacıların ülkelerine geri göndermek üzerine siyaset yürütüldü. İşsizliğin sebebi, adli vakaların artışı olarak gösterildiler. Bunlar hukuki, somut destekleyici belge olmadan geliştirildi.”