Haber- Sertaç Kayar
Diyarbakır Barosu ve Tahir Elçi Vakfı, Tahir Elçi davasında yerel mahkemece sanık polisler hakkında verilen beraat kararının İstinaf Mahkemesi’nde onanması ile ilgili ortak açıklama yaptı. Diyarbakır Barosu’nda yapılan açıklamada, ortak basın metnini Baro Başkanı Abdulkadir Güleç okudu. Güleç, 4.5 yıl süren soruşturmada ciddi bir delil toplanmadığı gibi, olay yerinde güvenlik gerekçe gösterilerek keşif yapılmadığını hatırlatarak, “Oysaki bir cinayetin aydınlatılması isteniyorsa incelenecek ilk yer olay yeridir. Olay anını gören Emniyet Müdürlüğü Foto Film Şubesinin kamera görüntüleri üzerinde yapılan 12 saniyelik kesinti bütün ısrarlı taleplere rağmen dosyaya aktarılmamış; olağan şüphelilerin yargı önüne çıkarılmaması için bütün olanaklar kullanılmıştır” dedi.
“DEVLET, CEZASIZLIKLA SONUÇLANMASI İÇİN TUTUM TAKINDI”
Dönemin Başbakanı ve Adalet Bakanı’nın faillerin kısa süre içinde bulunacağı ve cezalandırılacağı yönündeki sözlerini hatırlatan Güleç, şöyle devam etti: “Devlet klasik bir yaklaşımla, bir Kürt hukukçunun Diyarbakır Barosu Başkanı’nın siyasi suikastla katledilmesinin cezasızlıkla sonuçlanması için bir tutum takınmıştır. Dosyayı takip eden Baromuzun soruşturma komisyonunun yoğun çabaları sonucu dosyaya kazandırılan adli mimarlık raporunda faillerin kimler olduğu yönünde açıklayıcı ve tespit edici nitelikte bir sonuca varıldığı için üç polis memuru hakkında taksirle ölüme sebebiyet vermekten kamu davası açılmak zorunda kalınmıştır.”
“BÜTÜN DURUŞMALARDA TALEPLER RET EDİLDİ”
Bütün duruşmalarda Diyarbakır Barosu’nun ve diğer katılanların taleplerinin reddedildiğini kaydeden Güleç, şunları söyledi: “Mahkeme tarafından duruşmada dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesine karar verildiği halde, bir sonraki duruşma beklenmeden Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesinden, savcının mütalaasında hiçbir değişiklik olmadığı halde vazgeçilmiştir. Dinlenen diğer tanıklar tehdit altında ifade verdiklerini bildirdikleri halde, hukuken buna dair herhangi bir işlem yapılmamış; bu tanıkların olayı aydınlatan beyanları dikkate alınmamıştır. Sonuçta mahkeme yargılanan üç polis memurunun beraatına karar vermiştir.”
DOSYA ANAYASA MAHKEMESİ’NE TAŞINACAK
3 sanık polis hakkında istinaf mahkemesinin beraat kararını onadığını hatırlatan Güleç, “22 Haziran’da verilen beraat kararı üzerine, Türkiye yargı tarihinde çok görülmemiş bir şekilde, altı ay gibi bir sürede, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesi bütün katılanların istinaf taleplerini kesin olmak üzere esastan reddetmiştir. Bu kararın kesin olması nedeniyle, bundan sonraki hukuki süreci Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yoluyla Diyarbakır Barosu ve diğer katılanlar birlikte taşıyacaklardır” ifadelerini kullandı.
“KARARIN HANGİ SAİKLERLE VERİLDİĞİNİ GAYET İYİ BİLİYORUZ”
“Bizler bu kararın hangi saiklerle verildiğini gayet iyi biliyoruz” diyen Güleç, şöyle devam etti: “Devletin taraf olduğu, kamu görevlilerinin, kolluğun cinayetten yargılandığı bütün dosyalarda, devletin bir taraf olarak dosyaları muğlaklaştırarak faili meçhul bırakıp beraat kararı verdiğini biliyoruz. Tahir Elçi cinayeti, Kürt avukatlara ve insan hakları savunucularına dönük kuşkusuz ilk cinayet değildir. Yakın tarihte Kürt hukukçular ve insan hakları savunucularına dönük saldırılar Şevket Epözdemir ile başlamış, Medet Serhat, Faik Candan, Yusuf Ziya Ekinci ve Metin Can ile devam etmiştir. Ama Tahir Elçi cinayeti diğer Kürt avukatlara ve insan hakları savunucularına dönük gerçekleştirilen suikastlardan farklıdır: Tahir Elçi, kameralar önünde adeta canlı yayında iken çatışmasızlık çağrısı yaptığı sırada ve Diyarbakır Barosu Başkanıydı. Görüyoruz ki, devletin tüm organları bu davayı unutturmak için adeta el birliğiyle çaba sarf etmektedir.”
“ADALET, GECİKMEDEN TECELLİ ETMELİ”
Güleç, açıklamasında şunları kaydetti: “Yargının bu karanlık çizgiyi aşmasına artık izin vermemeliyiz. Toplumda güvensizlik, çaresizlik ve öfkelenmiş bir vicdan oluşmasına daha fazla seyirci kalınmamalıdır. Hukuk, halkın güvenini kazanmak zorundadır. Adaletin önündeki her engel kaldırılmalı, suçluların korunmasına son verilmelidir. Bu cezasızlık politikaları bir an önce terk edilmelidir. Adaletin sağlanması, yalnızca Tahir Elçi'nin katillerinin cezalandırılmasıyla değil, aynı zamanda tüm vicdanları huzura kavuşturacak, toplumsal barışı inşa edecek bir hukuk devleti anlayışının yeniden inşasıyla mümkündür. Bizler, bu cezasızlığın karşısında duruyor, Tahir Elçi'nin katillerinin bir an önce yargı önüne çıkarılmasını talep ediyoruz. Adalet, gecikmeden tecelli etmeli, suçlular bir an önce cezalandırılmalıdır. Tahir Elçi'nin mücadelesi, sadece onun değil, tüm toplumun mücadelesidir ve bu mücadele, hiçbir koşulda unutulamayacak, cezasız kalamayacaktır.”