16. yüzyılda inşa edilen ve kaynaklara göre eski adı Hamam-ı Kebir (Büyük Hamam) olan hamam, vilayet salnamesindeki kayıtlarda "Deve/Deva Hamamı" olarak yer almaktadır. Evliya Çelebi, 1655 yılındaki kenti ziyaretinde bu hamamdan bahsetmiştir. 1815 yılında kente gelen Buckingham ise bu tarihte en büyük ve ferah hamamın Deva Hamamı olduğunu belirtmiştir.
YAPI MALZEMESİ BAZALT VE MOLOZ TAŞI
Dikdörtgen planlı olan Deva Hamamı'nın yapı malzemesi bazalt ve moloz taştır. 500 metrekare alana sahiptir ve iki girişi vardır. Sekiz köşeli bir kubbesi mevcuttur ve kubbeye geçişler tromplarla sağlanmıştır. Soğukluk yan yana iki kubbe ve yarım kubbeyle örtülmüştür.
Pişirilmiş ve öğütülmüş toprak katılarak oluşturulan Horasan harcı diğer yapı malzemelerine göre oldukça dayanıklı... Hidrolik özelliklerinden dolayı, Bizans, Roma Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde sarnıç, su kuyusu, su kemerleri ve hamam yapılarında kullanılmış.
RİVAYETE GÖRE İSİMLERİ
Şifa kaynağı olması nedeniyle “Deva” ismini alan hamam, eski bir öyküye göre, kervandan kaybolan bir devenin birkaç gün arandıktan sonra burada bulunması nedeniyle halk arasında Deve hamamı olarak da biliniyor. Sekizgen kasnak üzerine oturtulan Deva Hamamı, sekiz köşeli kubbeye sahip. Kubbeye geçişler tromplarla sağlanmış.
Soğukluk ise yan yana iki kubbe ve yarım kubbeyle örtülmüş. 500 metrekare genişlikte olan hamam Diyarbakır’ın en büyük hamamı olarak geçmektedir. Şuan harabeye dönen tarihi hamamın turizme kazandırılması için gerekli başvurular yapılsa da dönüş sağlanmamaktadır.