Diyarbakır'ın tarihi, MÖ 3. binlere kadar uzanmaktadır ve birçok medeniyetin egemenliğine tanıklık etmiştir. Hurri, Asur, Med, Pers, Roma, Bizans, Sasani, Abbasi, Selçuklu, ve Osmanlı gibi birçok önemli imparatorluğun hüküm sürdüğü bu topraklar, kültürel bir mozaiğin doğmasına olanak sağlamıştır.

Diyarbakır, Anadolu'nun en eski yerleşim bölgelerinden biridir. Yontma Taş ve Mezolitik devirlere uzanan köklü tarihi, arkeolojik bulgularla belgelenmiştir. Hassuni ve Hilar mağaralarında keşfedilen kalıntılar, bu döneme ışık tutmaktadır. Ayrıca, Çayönü Tepesi'nde bulunan dünyanın en eski köyü, bölgenin yerleşik yaşama geçişine dair önemli bir kanıttır.

Diyarbakır’ın Etnik Yapısı Ve Tarihi4

Eğil-Silvan yakınlarındaki Hassuni Mağaraları ile Dicle Nehri ve kolları üzerinde, Ergani yakınlarındaki Hilar Mağaralarında bu çağdan kalma kalıntılar gün yüzüne çıkarılmıştır. Şehrin 65 kilometre kuzeybatısındaki Ergani ilçesi yakınlarında yer alan Çayönü Tepesi kazılarında ise, dünyanın en eski köyü bulunmuştur. Çayönü yerleşkesindeki insanlar, zamanla göçebelikten yerleşik köy yaşama, avcılık ve toplayıcılıktan besin üretimine geçmiştir.

Büyük Dikran tarafından kurulan Silvan şehrinin, Ermenistan Krallığı'nın MÖ 70 yılında başkenti Tigranakert olduğu savunulursa da, bu bilgi spekülatif bir niteliktedir.

Diyarbakır’ın Etnik Yapısı Ve Tarihi5

Şehrin kent merkezinde, MÖ 3000 civarında Hitit ve Hurri-Mittani egemenliği yaşanmıştır. MÖ 1260'a kadar süren bu egemenlikten sonra, sırasıyla Asurlular, Aramiler, Urartular, İskitler, Medler, Ahamenişler (Persler), Büyük İskender komutasındaki Makedonyalılar, Selevkoslar, Partlar, Ermeniler, Roma İmparatorluğu, Sasani İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu ve İslam'ın doğuşundan sonra da Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Büveyhiler, Mervaniler, Selçuklular, İnaloğulları, Artuklular, Eyyûbîler, Moğollar, Akkoyunlular, Safevîler ve Osmanlılar şehre egemen olmuşlardır.

Asurlular döneminde şehir, bölge valilik merkezi olmuştur. Milattan sonra 1. ve 2. asırlarda şehir ve bölgesi için Romalılar ve Partlar arasında savaşlar yapılmıştır. Romalıların hakimiyetine geçen şehir, Romalıların yıkılması ile Bizans İmparatorluğu yönetimine geçmiştir. 

Halife Ömer döneminde İslam ordusu, Diyarbakır'ı ve çevresini fethetmiş ve Halid bin Velid, Diyarbakır'a giren ilk Müslüman kumandan olmuştur. Diyarbakır, böylece bir eyalet olarak İslam Devleti'ne bağlandı. 869-899 yılları arasında Diyarbakır ve çevresinde kısa süreliğine Şeyhiler Hanedanı hüküm sürmüştür, fakat Abbasi halifesi Mutazıd bu hakimiyete son vermiştir. 
Daha sonraki yıllarda Hamdânîler ve Büveyhile şehre hâkim oldularsa da, 990 yılında bölgeye hâkim olan Kürt aşireti Mervânîler, 1085 yılına kadar saltanatlarını sürdürmüşlerdir.

Selçuklu hükümdarı Alparslan, Malazgirt Meydan Muharebesi'nden (1071) bir sene önce Diyarbakır’a geldi. Mervânîler, yapılan bu savaşta Selçuklu ordusuna asker desteğinde bulundu ve daha sonra Büyük Selçuklu Devleti'ne tabi oldu. I. Melikşah'ın 1092'deki ölümünden sonra da, Diyarbakır'daki egemenlik Suriye Selçukluları'na geçti.

1095’te Türk emirlerinden olan Sadr Bey'in, Amid valisi iken ölümü sonrasında kardeşi İnal şehre yönetici olmuş, İnal'ın kendi adıyla 1098 yılında İnaloğulları Beyliği'ni kurmasıyla bu beyliğin yönetiminde kalmıştır. 1142 yılından sonra da vezir Nisanoğlu Müeyyedüddin ve ardılları, yarı bağımsız olarak Âmid şehrini yönettiler.

Diyarbakır’ın Etnik Yapısı Ve Tarihi3

Eyyûbîlere tabi olan Artuklu Beyliği'nin Hasankeyf Artuklu hükümdarı Nureddin Muhammed'in talebi üzerine Âmid şehri, Selahaddin Eyyubi komutasındaki Eyyûbî ve Artuklu kuvvetlerince 1183 yılında ele geçirildi. 

Selahaddin Eyyubi, şehri Nureddin Muhammed'e bırakmış ve böylece şehir, Hasankeyf Artuklularının başkenti olmuştur. 1232 yılına kadar Hasankeyf Artuklularının hakimiyetinde kalan yerleşim, bu tarihte Eyyûbîler Devleti tarafından ele geçirildi. 1241 yılında Anadolu Selçuklu Devleti'nin eline geçen şehir, 1257-1259 yılları arasında Eyyûbîlerin Meyyâfârikin (Bugün Silvan) kolunun denetimine girdi. 

1259’da İlhanlı Moğolları tarafından alınan şehir, kendilerine tabi olan Anadolu Selçuklularına geri verildi. Şehir, 1302 yılında İlhanlı hükümdarı tarafından bu kez Mardin Artuklularına bırakıldı. Diyarbakır, 1394 yılına kadar Artuklu hakimiyetinde kaldı.

Timur tarafından alınan ve yağmalanan yerleşim, 1404 yılında Timur tarafından Akkoyunlular Devleti'ne bırakıldı. Akkoyunluların kurulması ile birlikte şehir, bir süre bu devlete başkentlik yaptı. Şehir, 1508'de Şii Müslüman Safeviler tarafından ele geçirildi.

1508-1515 yılları arasında Dulkadiroğulları, Memlûkler ve Safevîler devletleri arasında bu bölge için mücadeleler devam etti. Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim, Diyarbakır Kuşatması ile 10 Eylül 1515'te Bıyıklı Mehmed Paşa kumandasında kenti Osmanlı egemenliğine kattı.


Diyarbakır, Osmanlılar döneminde önemli eyaletlerden birinin merkezi olmuş, doğuya sefer yapan orduların hareket üssü ve kışlağı görevini görmüştür. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, özellikle I. Dünya Savaşı'nın yakın zamanlarında hastalık, yangın ve sefalet yüzünden büyük sıkıntı çeken Diyarbakır, özellikle Cumhuriyet devrinde büyük ve önemli imar, sosyal, kültürel ve ekonomik hareketler yaşamıştır. 1950'lerden sonra şehir yeniden kurulmuş; yollar, hastaneler, okullar ve modern yapılarla gün geçtikçe büyümüş ve gelişmiştir. 

Yeni şehir kara, hava ve demir yollarıyla Türkiye'nin dört bir yanına bağlanmış önemli merkezlerden biri haline gelmiştir.


BUGÜNÜN DİYARBAKIR'I

1980'li yıllarda şehirde bulunan Diyarbakır cezaevi dönemin askeri hükümetinin en büyük sembollerinden biridir.

Diyarbakır, 2 Eylül 1993'te çıkarılan 504 sayılı kanun hükmünde kararname ile büyükşehir unvanı kazandı. 2004 yılında çıkarılan 5216 sayılı kanun ile büyükşehir belediyesinin sınırları, valilik binası merkez kabul edilerek yarıçapı 20 kilometre olan dairenin sınırlarına genişletildi. 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı kanun ile 2014 Türkiye yerel seçimlerinin ardından büyükşehir belediyesinin sınırları il mülki sınırları oldu.
Bugün Diyarbakır, tarih boyunca biriktirdiği kültürel mirasıyla modern bir şehir olmanın yanı sıra, bölgenin ekonomik ve kültürel merkezlerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir. Tarihi surları, kaleleri, camileri ve medreseleriyle Diyarbakır, hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çeken bir destinasyondur. Ayrıca, zengin mutfağı ve coğrafi güzellikleriyle de dikkat çeker. Diyarbakır, geçmişiyle değerlerini gelecek nesillere taşıyan bir şehir olmaya devam etmektedir.

Kaynak: WİKİPEDİA