Diyarbakır

Diyarbakır'ın ilk müzik kayıtları bulundu

122 yıl öncesine ait olan Diyarbakır müziğinin ilk kaydına, araştırmacı ve arşiv derlemeci Zeyneb Yaş ulaştı. “Diyarbakırlı Ali”nin “Diyarbekira Şewitî” adlı eseri Almanya’da muhafaza altında.

Abone Ol

ÖZEL HABER - Güneş OCAĞA

Mezopotamya müzikleriyle ilgili 20 yıldan fazladır araştırmalar yapan ve çıkardığı iki ciltlik “Şakarên Muzîka Kurdî” kitapları önemli eserleri kendisinde barındıran çalışmanın sahibi olan kültür araştırmacısı ve arşiv derlemeci Zeyneb Yaş, Kürt müziğinin 122 yıl önce yapılmış bilinen ilk kayıtlarına ulaştı.

KÜRT MÜZİĞİNİN TARİHİ AÇISINDAN ÖNEMLİ BELGELER

Kürt müzik tarihi açısından da önemli olan bu kayıtlar ve belgelere ulaşan Yaş, gazetemiz Güneydoğu Ekspres'e konuştu. Müzik araştırmalarıyla ilgili olarak çalışmalarını sürekli olarak devam ettirdiğini vurgulayan Yaş, "Kürt müziğinin ilk kayıtlarının Gaziantep'te yapıldığına dair hep bir söylenti vardı. 1900'lerin başında antropolog Felix Von Luschan tarafından Kürt müziğini kayıt altına aldığına dair aldığım duyumları araştırdım, bu kayıtların Almanya’nın Berlin kentindeki bir arşivde olduğuna dair bilgiye ulaştım, ancak bu kayıtların kimlerde olduğunu bilmiyordum.

Mobility Programına başvuru yaptığım zaman kültürel ağ geliştirme çalışması çerçevesinde, belki bu kayıtlara ulaşabilirim diye Berlin Fonogram Arşivi sorumlularına antropolog Marlene Schäfers ve etnomuzikolog Martine Greve sayesinde ulaştım. Yaptığım araştırmalar sonrasında arşivde bazı kayıtların olduğunu tespit ettim. Ancak oraya gittikten sonra yaptığımız görüşme ile bölüm sorumlusu Albert Weidman’nın dostane karşılamasıyla bu kayıtlara ulaşma şansım oldu. Bu kayıtlar, dünya müzik arşivlerinin toplandığı özel bir bölmede, özel bir koruma altında olan kayıtlar" dedi.

KÜRTÇE ESERLER BERLİN FONORAM ARŞİVİNDE YER ALIYOR

Yaş, şöyle devam etti: "1894 yılından itibaren Gaziantep'in İslahiye İlçesi'nin Zincirli kazı çalışmaları alanında çalışan bilim insanı ve arkeolog Felix Von Luschan'ın bölgede yaşayan Kürt, Türkmen, Arap, Çingene gibi halklarından yapmış olduğu ses kayıtları dönemin ilk teknolojik kayıt cihazı olan balmumu silindirleri üzerine kayıt etmiş.

Bu kayıtlar saha araştırmasından sonra 1920’lerde Felix Von Luschan tarafından Berlin Arşivine aktarılmış. Kürt müziğine ait olan bu kayıtlar ilk kez 1999 yılında silindir kayıttan dijital kayıta aktarılmış. Tüm bilgiler arşivin tüm müzik kayıtlarıyla birlikte, kataloglanarak sesiyle birlikte bir kitapta yayınlanmış."

KAYITLARA İLK ULAŞTIĞI O ANDAKİ DUYGULARI

Yaş, bu kayıtlara ulaştığı o ilk andaki duygularını da şöyle paylaştı: 
"Oranın sorumlusu Albert Weidman idi. Biz konuştukça o katalogları çıkarmaya başladı. 24 yıldır direktörlüğünü yaptığı arşivin anahtarını beline bağladığı kocaman bir bağ ile taşıyordu. Kendilerine hediye olarak götürdüğüm Şakarên Muzîka Kurdî kitabımın içerini görünce, önce benim için hazırlamış olduğu dosyalardaki kayıtları gösterdi, daha sonra da depo alanına yönelerek bir dünya kutunun yer aldığı arşivin içinden beraber kayıtları heyecanla aramaya başladık. İnanılmaz bir andı o an.

Bir anda 122 yıl önce yapılmış Kürt müziğinin ilk kaydının elimde olduğuna inanamadım. Bir taraftan mutluluktan ne diyeceğimi bilmezken, bir taraftan da sevinçten ağladım. Gerçekten çok etkileyiciydi. Hem bu kayıtların bu kadar iyi şartlarda korunmuş olmasına bir müzeci olarak sevindim, hem de halkıma ait bir kayıta 122 yıl sonra ulaşmışmış olmanın mutluluğunu ve hüznünü yaşadım."

DİYARBAKIRLI ALİ, NAZLI HANIM VE YUSUF BEY

Bu kayıtlarda yer alan eserleri seslendiren, Diyarbakırlı Ali, Nazlı Hanım ve Yusuf Beyi'n eserlerinin dengbêj klamları olduğunu dile getiren Zeynep Yaş, "Bugün söylenen dengbêjlik formunun aynı tarzında tüm söylenilen eserler ve ‘Xelîlo Lawo/Xelîlê Xazî, DîyarbekiraŞewitî, Lo Lawo’ gibi klamlar halen aynı form ve şekliyle söylenmektedir.

Hikaye, destan, efsane, olay ve olguları, aşk, sevgi, hüznü kendi özgün klam formuyla yoğurup binlerce yıldır günümüze sözlü aktarımla taşıyan dengbêjlik geleneği, Kürt müziğinin altyapısını oluşturduğu gibi, Mezopotamya’da yaşayan tüm halkların ve kültürlerin de çok katmanlı kültürel, sanatsal, tarihsel ve toplumsal yaşanmışlıkların yazılı olmayan geçmişini de harmanlayıp bu klamlar yoluyla günümüze aktarım dili" olduğunu belirtti.