Dicle Nehri yatağında iş makinalarının kum çıkartma çalışması ve Hevsel Bahçeleri’nin moloz yığınına dönüşmesinin UNESCO listesinden çıkmasına neden olabileceğine dikkat çeken Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kılıç, onlarca yılda o kıyı şeridinin oluştuğunu söyledi.
SORUMLULUK ÇAĞRISI
Buranın korunması için herkese büyük görev düştüğünü ifade eden Kılıç, "Valilik, Belediyelere ve bizlere büyük görev düşüyor. İki kişinin menfaatinden dolayı bize emanet edilen Hevsel bahçelerini ve Dicle Nehri’ne sahip çıkmamız ve korumamız lazım. Dicle ve Hevsel, bu kentin vitrini. Koruyamazsak biyoçeşitlilik yok olur. Burada örnek olursak çevredeki diğer illere de örnek oluruz. Kesinlikle tedbirler sıkılaştırılmalı. Hevsel alanı korunmalıdır” dedi.
KAÇAK YAPILAŞMAYA DİKKAT
UNESCO listesine giren Hevsel Bahçeleri ve On Gözlü Köprü etrafındaki kaçak yapılaşmanın da bölgeyi işgal altına aldığına dikkat çeken Kılıç, “Nehir kıyısı her geçen gün işgal ediliyor ancak kurumlar bunu izliyor. Tarihi On Gözlü Köprü’yü geçtikten sonra kaçak kafeler yapılıyor. Ancak hiçbir kurum bunlara müdahale etmiyor. Bazı kafelerde kullanılan taşların üzerinde eski Sur evlerinin boyaları mevcut” diye konuştu.