Güneş Ocağa – Fatma Temel - Özel Haber
Araştırmacı Reha Ruhavioğlu gerçekleşen yerel seçimlerin sonuçlarını Gazetemiz Güneydoğu Ekspres'e değerlendirdi.
Seçim tablosuna değinen Reha Ruhavioğlu, "Bu fotoğraf gecikmiş bir 14 Mayıs fotoğrafıdır. Bu sonucu 2023 seçimlerinde bekliyorduk ve gecikti. Aynı zamanda bu erken bir 2028 fotoğrafıdır. Biliyorsunuz AK Parti 2023’te son düzlükte zor kazandı. Ve AK Partili seçmen bir kez daha Erdoğan’a devleti yönetsin dedi, öyle bir hassasiyetle oy verdi. Görünen o ki o Erdoğan’a son defa oy veren seçmen görevini tamamladı. Erdoğan o seçmeni sandığa tekrar götüremedi. Sandığa gitmeyen 5 milyona yakın AK Partili seçmen var. Daha doğrusu 5 milyona yakın oy kaybetti. AK Partililerin bir kısmı başka partilere gitti, bir kısmı da sandığa gitmedi" dedi.
“DEM PARTİ’NİN İŞİNE YARADI”
"AK Parti bu seçimlere farklı bir anlam yüklemedi sadece yerel seçim gibi girdi" diyen Ruhavioğlu, şunları söyledi: "Fakat muhalefet bir genel seçim havasıyla girdi. Çünkü CHP kongreden yeni çıktı ve bu ekip başarılı olmalıydı. İstanbul kaybedilmiş olsaydı Ekrem İmamoğlu’nun 2028’e giden ideası ortadan kalkacaktı. AK Parti, Yeniden Refah Partisi’yle anlaşmak için çok zorlamadı. HÜDA PAR’la ittifak yapmadı. Kimseyle illa bizi destekleyin anlaşmasına girmedi. İstanbul’daki rahatlığını şuna bağlıyorum, muhalefetin dağınıklığına güvendi. Genel seçimden çıkmışız. DEM Parti diyor ki 'biz özümüze döneceğiz. İYİ Parti diyor ki 'kendi başımıza siyaset yapacağız.' Erdoğan ise şöyle diyordu, ‘DEM’in İstanbul’da 8 puanı var, DEM’e gidecek. İYİ Parti’nin 8 puanı var İYİ Parti’ye gidecek. İmamoğlu’nun kaldı 30 puanı, dolayısıyla bizim de cepte bir 40 puanımız var. Biz bu seçimi rahat alacağız. İktidar seçimlere yerel seçim gibi girdi ama sonuçlar bir genel seçim sonucu gibi oldu. Her yerde kaybetti. Kürt illerinde şunu görüyoruz, DEM Parti oylarını korumuş. Çok anlamlı bir düşüş ve yükseliş yok. AK Parti’nin oyu yarıya kadar düşmüş ama bu oy DEM’e de gitmedi. Seçmen belli ki sandıktan uzaklaşıyor. AK Parti’nin oyları Yeniden Refah Partisi'ne gitti diyebiliriz. DEM Parti, bugünkü sonuçlara göre 75-77 civarı belediye kazanmış. 10 belediye artmış. Bu belediyenin birkaçını Yeniden Refah, AK Parti ve HÜDA Par’da ayrı girerek kazanmış. Hilvan’da, Viranşehir’de Çınar’da Yeniden Refah ve HÜDA Par’ın seçime girmesi DEM Parti’nin işine gelmiş."
YENİDEN REFAH PARTİSİ’NİN BAŞARISI
Seçimden beklenenin üstünde sürpriz oy alan Yeniden Refah Partisi’ni de değerlendiren Ruhavioğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün oyu yüzde altı civarında. Genel seçimdeki oyunun iki katı oy almış. Ve Urfa ve Yozgat gibi şehirleri aldı. Bu önemli bir fenomen. AK Parti açısından bir gordion düğümüne benziyor. AK Part’yi çok terletecek bir süreç var. Yeniden Refah’ın bir ‘helal sertifikası’ var. Erdoğan’a muhalefetle başlamadılar, AK Parti’ye muhalefetle başladılar. Seçmen diyor ki 'Reis iyi ama AK Parti kötü'. Yeniden Refah’ta diyor ki, parti kötü o zaman bizim partimize gelin. AK Parti ve herkes Yeniden Refah’ın İstanbul’da AK Parti’yi destekleyeceğini düşündü. Yeniden Refah anlaşmadı. Büyük şeyler istedi. AK Parti’nin anlaşmaması da başta söylediğim şey, AK Parti yerel seçim havasında girdi seçime. Ama İstanbul’da bunu beklemiyorlardı. Alel acele Yeniden Refah’ı itibarsızlaştırmaya çalıştılar ama olmadı. Yeniden Refah AK Parti’nin güçlü aday göstermediği her yerde güçlü adaylar gösterdi. Eski AK Partili belediye başkanlarını koydu. Gördüğüm kadarıyla DEVA ve Gelecek Partisi hikâyesi bitmiş görünüyor. Yeniden Refah gibi daha muhafazakâr bir alternatif olarak görülüyor. Ama diğer taraftan Türkiye toplumu Erdoğan’a bu senin son dönemin mesajı verdi. 2028 yılında Erdoğan ısrar etmemeli."
“ADIYAMAN BİR DERS VERDİ”
Ruhavioğlu, "Adıyaman’da CHP genel seçimde 18 puan almış, ama bu seçimlerde yüzde 50 ile belediyeyi alıyor. Bir önceki yerel seçimlerde belediyeyi de AK Parti yüzde 55 ile almıştı. Depremle ilgili verdikleri sözleri tutmadınız, konutları Menzillilere verdiniz. Bunlar hepsi etkili oldu. Diğer taraftan CHP’nin Adıyaman adayı sesi çıkan biri. O ses CHP etrafında toplandı. Bir de İmamoğlu’nun Adıyaman’la ilgilenmesi vardı. Adıyaman bir ders verdi. Erdoğan 'bu benim son dönemim derse' ve endişesinden sonra CHP'nin alacağı fikriyatı içerisine girerse CHP ile ortakları, bu Türkiye'nin hayrına olur. Yenilginin hırsıyla saldırırsa her şey daha kötüye döner. Dün yaptığı açıklamaya bakacak olursak olumsuz senaryolar gerçekleşecek gibi" diye konuştu.
“HER ÜÇ SEÇMENDEN BİRİ İLGİSİZDİ”
"Seçimden önce yaptığımız ankete göre, her üç seçmenden biri seçime ilgisizdi" diyen Ruhavioğlu, şunları kaydetti: "Bu ilgisiz seçmen ise AK Parti seçmeni olduğu görülüyor. Son hafta Erdoğan’ının İmamoğlu’na karşı olan tavrı hem de Leyla Zana’nın seçim çalışmalarına katılması faktörü, DEM seçmenini sandığa yöneltmiş. AK Parti seçmeninde ilgi artmamış. AK Parti seçmeninde adaylar değil Erdoğan belirleyici olmuş. Adıyaman’ın, Diyarbakır’ın, Mardin’in, Malatya’nın AK Parti adaylarına bakıyorum iyi adaylar. Erdoğan’ın karşıtlığı belirleyici olmuş. Başka türlü açıklanamaz. Seçim muhalefetle AK Parti arasında değil muhalefetle Erdoğan arasında geçmiş. Erdoğan’a uzak olan seçmen Erdoğan’ı cezalandırmak istemiş ve bunu başardı.
DEM Parti’nin İstanbul ve Türkiye’nin batısında başarısız olduğunu söyleyemeyiz. DEM Parti 'aday çıkaralım ki CHP bizim üzerimizde krimanilize olmasın. Ama CHP karşıtı bir propaganda yapmayalım ki seçmenlerimiz oy versin' durumu olmuş. Kent Uzlaşısı diye bir şey yaptılar. Esenyurt’ta anlaştılar. CHP ile bir anlaşma var ve bazı yerlerin kazanılmasının önü açılmış.
Ama gördüğüm kadarıyla İstanbul ve batıdaki Kürt seçmen DEM’in beklediğinden daha stratejik davranmış. Bölgede o kadar oy taşınmasına rağmen kendi belediyelerini büyük ölçüde korudular. Bazı kentler oy taşınmasına rağmen belediyelerin AK Parti’de olmasına rağmen DEM kazandı. Kürt gitmiş bu oyunu bozmuş. Kendi kentlerini almış. Türkiye’de Kürt kimliği güçlü ve giderek güçlenen bir kimlik. Seçmen şunu demiş benim partim DEM Parti ama İstanbul’da Ekrem İmamoğlu kazanmalı gibi. Epey stratejik davranılmış.
Dolayısıyla Kürtler güçlü ama aynı zamanda Türkiyeli bir Kürtlük var. DEM bölgedeki ve batıdaki Kürtlerle ayrı bir siyaset yürütmek zorunda kalacak. Birisi gayet bölgesel Kürt çıkarını gözetirken ama diğeri Kürt çıkarını gözetirken aynı zamanda Türkiye’nin genel gidişatıyla ilgili bir süreç izliyor.”