DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Van’da düzenlenen Newroz kutlamasına katıldı. DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan, Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanlarımız Neslihan Şedal ve Abdullah Zeydan, TJA sözcüleri ve pek çok temsilcinin katıldığı kutlamada konuşan Hatimoğulları şunları söyledi:

“Biz sabah Ankara’dan yola çıkıp buraya gelirken bir haberle çalkalandı Türkiye. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu’nun da aralarında olduğu 100’den fazla insan şafak operasyonuyla gözaltına alındı. Van halkı, bugün İstanbul’da Ekrem İmamoğlu üzerinde yürütülen operasyonun anlamını biliyor. Van halkı onlarca kez benzerini yaşadı. Buradan bütün Türkiye halkları bilsin ki Van halkı Newroz alanından bu siyasi darbeyi kınıyor. Seçilmişleri böyle bir darbeyle gözaltına alarak yerlerine kayyım atayan zihniyeti, Van halkı hep birlikte kınıyor muyuz?

1 Ekim’den bu yana Türkiye’de barışı konuşmaya başladık. Sayın Abdullah Öcalan, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısını yaptı. Bizler de DEM Parti olarak, DBP olarak, bütün bileşenlerimizle birlikte Türkiye ve Kürdistan’ın dört bir yanında adım adım geziyoruz, halklarımızla toplantılar yapıyoruz. Barışı anlatıyoruz, Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısını anlatıyoruz. Peki, onlar ne yapıyor? Bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesine yapılan operasyonla siyasi darbe gerçekleştiriyor. Bu darbeyi kabul etmediğimizi alkışlarımızla ve zılgıtlarımızla bütün Türkiye’ye duyuralım.

Değerli Van halkı, geçen yerel seçimlerde batıdaki belediyelerde kentin bütün dinamikleriyle beraber kent uzlaşısıyla bazı arkadaşlarımız yönetimlerde yer aldı. İlk operasyon, kent uzlaşısına yapıldı. Kent uzlaşısına, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üzerinden bir operasyon gerçekleştirildi. Bizlere, "İstanbul'da yaşayan Kürt, İstanbul'un yönetimine giremez" demiş oldular. Biz bunu asla kabul etmiyoruz. İstanbul'da yaşayan Vanlı da Amedli de Mardinli de Batmanlı da Siirtli de pekala İstanbul'da ve İzmir'de belediye yönetimlerinde yer alacak. Onlara rağmen yer alacağız, bunu böyle kazısınlar akıllarına.

“ÖCALAN’IN ÇAĞRISI TÜRKİYE COĞRAFYASINDA ORTAK YAŞAMIN ÇAĞRISIDIR”

Biliyorsunuz, 27 Şubat’ta İmralı’daydık. Yapılan görüşmeden sonra Sayın Öcalan tarihi bir çağrı gerçekleştirdi. Sayın Öcalan dışarıdaki halklarımıza da bu çağrıya sahip çıkılması mesajını gönderdi. Van halkı, bu çağrıya hep beraber sahip çıkıyor muyuz? Alkış ve zılgıtlarımız, bizlere selam gönderen Sayın Öcalan için olsun. Bu çağrı Spartaküslerden, Demirci Kawalardan günümüze Kürt halkı ile Ortadoğu halklarının özgürlük ve barış çağrısıdır. Selam olsun bu çağrıyı bizlere gönderenlere! Selam olsun bu mücadelede kaybettiklerimize! Selam olsun Demirci Kawalara! Selam olsun Mazlumlara! Selam olsun Deniz Gezmişlere, Mahir Çayanlara! Bu çağrı, Kürt halkının haklarını alma çağrısıdır. Bu çağrı, farklı halklardan ve inançlardan her insanın, 72 milletten herkesin eşit yurttaşlık hakkı temelinde Türkiye coğrafyasında ortak yaşamasının çağrısıdır. Bu çağrı, işçinin ve emekçinin çağrısıdır. Bu çağrı, açlık ve yoksulluk çeken yoksul halkımızın mücadelesinin, işçinin ve emekçinin mücadelesinin büyütme çağrısıdır.

“ÖCALAN’IN ÇAĞRISI, 85 MİLYON YURTTAŞIMIZIN ÇAĞRISIDIR”

Bu çağrı, her gün katliamla karşı karşıya kalan kadınların önünü açacak çağrılardan biridir. Biz kadınlar, her gün erkek şiddetiyle katlediliyoruz. Bu çağrı bizim yaşam hakkımız içindir, kadınların özgürlük mücadelesinin önünün açılması içindir. Bu çağrı, “Jin Jiyan Azadî” şiarı içindir. Sayın Abdullah Öcalan, “Bu çağrıya kadınlar ve gençler sahip çıkmalı” dedi. Gençler, günümüz koşullarında uyuşturucu çetelerinin eline düşüyor. Buna karşı demokratik toplumu örgütlemek de başta genç yoldaşlarımızın ve biz kadınların en önemli görevi ve sorumluluğudur. Buradan özellikle genç arkadaşlarıma seslenmek istiyorum: Sevgili gençler, sizleri uyuşturucu batağına çeken o çeteci anlayışa karşı, yoksulluktan dolayı göç yolunu tutmanızı isteyen anlayışa karşı, sizi mutsuz eden anlayışa karşı Sayın Öcalan'ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına sahip çıkıyor musunuz? Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, toplumun tamamının demokratikleşmesi içindir. Bu çağrı, İstanbul Barosunun yargı sopasıyla tehdit edilmesine karşıdır. Bu çağrı, Türkiye’de özgürlüklerimize, ifade özgürlüğümüze, demokratik gösteri hakkımıza darbe vuran anlayışa karşıdır. Ezcümle, bu çağrı 85 milyon yurttaşımızın çağrısıdır aynı zamanda. 85 milyon yurttaşımızın kurtuluşunun çağrısıdır. Değerli Van halkı, Sayın Abdullah Öcalan’ın selamını ilettim size. Buradan güçlü bir alkış ve zılgıtla İmralı’ya selamlarımızı yollayalım mı?

Bu çağrı, kayyımcı anlayışa karşı demokratik toplum ve güçlü bir yerel demokrasi çağrısıdır. Değerli Van halkı, siz seçimlerde Türkiye’nin ve dünyanın göreceği en büyük başarıyı sağladınız, 14’te 14 yaptınız. Bir kez daha teşekkür ediyoruz sizlere. Ama kayyım atayarak siz değerli Van halkının iradesini gasp ettiler. Biraz önce eşbaşkanlarımız burada konuştu. Şu bilinsin ki Neslihan Başkan ve Abdullah Zeydan Başkan Van halkının onurudur, hepimizin onurudur. Seçilmişlerimizdir ve öyle olmaya devam edecekler.

Sayın Abdullah Öcalan çağrısında, aynı zamanda Türkiye’de sağlanacak bir barışın Ortadoğu’ya faydalarının üzerinde durdu. Bugün yanı başımızda, Suriye'de Alevi kardeşlerimiz katlediliyor. Suriye’de Dürziler ve Hıristiyanlar baskı altında. Suriye’de bugüne kadar özerk yönetimin başarmış olduğu, Rojava yönetiminin başarmış olduğu toplumsal sözleşmesinin altını burada bir kez daha çiziyoruz. Ve diyoruz ki Suriye'nin tek kurtuluş yolu demokratik bir cumhuriyettir. İçinde Kürt’ü olacak, Arap’ı olacak, Alevi’si olacak, Dürzi’si olacak; Hıristiyanı, Sünnisi ve Türkmen’i olacak. Ve buradan hep beraber, yine alkış ve zılgıtlarımızla, ana temamız olan "Yaşasın Halkların Kardeşliği!" şiarını bu alandan büyütelim.

“BAHANELER ARTIK HALK TARAFINDAN KABUL EDİLMİYOR; İKTİDAR VE DEVLET AKLI GÖREVİNİ YERİNE GETİRMELİDİR”

Buradan iktidara ve devlet aklına bir kez daha seslenmek istiyoruz: Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı sadece Türkiye'den değil dünyanın dört bir yanından destek almıştır. Türkiye’de muhalefetten de çok güçlü bir destek almıştır. Bu konuda devletin ve iktidarın bazı konuları bahane eden tavırları artık kitlelerce kabul edilmemektedir. Buradan bir kez daha haykırıyoruz. Devlet görevini yerine getirmelidir. İktidar gerekli adımları atmalıdır. Bizim barışa ihtiyacımız var. Biz kan dursun, silah sussun istiyoruz; onurlu bir barış istiyoruz.”

Kaynak: BÜLTEN