Rehber TV canlı yayına katılan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Son günlerde bazı siyasilerin Kürt meselesi ve yeni çözüm süreci açıklamalarına dair değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, “Bundan takriben 10-12 sene önce hararetli bir şekilde çözüm süreci denilen bir süreç yürüyordu. Sonra bir müddet geçti üzerinden süreç akamete uğradı. 2015'te tamamen süreç bitti ve 2015'ten sonra ‘sorunu çözeceğiz’ diyen hükümet ya da devlet yetkilileri bu sefer ‘böyle bir sorun yoktur’ demeye başladılar. Biz o gün de ‘Bir sorun var ve bunun mutlaka çözülmesi lazım.’ demiştik. Biz sorundan ziyade buna mesele demeyi tercih ettik. Gelinen aşamada da pek çok siyasi benzer şekilde buna Kürt sorunu demekten ziyade Kürt meselesi demeye başladı. Evet, çözülmesi gereken bazı sorunlarımız var. Bu mesele, yüz yılı aşkın bir süredir önümüzde duran bir meseledir. Biz bu meseleyi hukuku olmadığı için tahakkuk edemeyen bir kardeşlik meselesi olarak gördük. Bugünlerde de yine kardeşlikten, cephenin güçlendirilmesinden bahsediliyor. Evet, şunu unutmamak gerekir ki bin yıldır bu topraklarda kardeşçe beraber yaşayan bu insanları, kardeş kılan şey ya da aradaki kardeşlik bağı inanç temelindedir.” dedi.
“BİZİ KARDEŞ KILAN İSLAM'DIR VE MUTLAKA EĞER BU İŞ ÇÖZÜLECEKSE İSLAM'IN ÖNGÖRDÜĞÜ ŞEKİLDE, YİNE ONUN ADALETİYLE ÇÖZÜLEBİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”
“Bizleri kardeş kılan Allah'tır.” ifadeleriyle sözlerine devam eden Yapıcıoğlu, Kürt meselesinin İslam’ın oluşturduğu inanç kardeşliği temelinde çözülebileceğini belirterek şunları kaydetti:
“Peki, bu kardeşlik tahakkuk edebildi mi ya da daha doğrusu bu kardeşliğin gereği yerine getirildi mi? Hayır, bu kardeşliği bozan bazı olaylar oldu. Tanzimat Fermanı’ndan sonra başvurulan bazı uygulamalar, ortaya konan bazı siyasetler bu kardeşliği adım adım bozdu. Cumhuriyetin ilk yıllarında da 1920'li yıllardan sonra, 1925 sonra özellikle Cumhuriyet kurulduktan sonra Cumhuriyet kurulurken asli kurucu bir halk olarak bu Cumhuriyetin, yeni rejimin içerisinde Kürtler de vardı. Fakat sonra inkar edildiler. Varlıkları inkâr edildi, dilleri inkâr edildi, bazı katliamlar gerçekleşti, tenkil ve tehcir politikaları uygulandı, dil yasakları geldi. Bütün bunlar bu kardeşlik sürecini bozdu, aradaki kardeşlik hukukunu bozdu ve o gün bugündür bu mesele o kardeşlik hukukunun yeniden tesis edilmesini bekliyor.
Bugün 1920'ler, 30'lar ya da 40’lardaki gibi değil ama meselenin bitmiş olduğunu, tamamen çözülmüş olduğunu, hiçbir sorunun kalmadığını, kardeşlik hukukuna aykırı uygulamaların olmadığını söylemek de mümkün değil. Evet, kardeşiz. Bizi kardeş kılan İslam'dır ve mutlaka eğer bu iş çözülecekse İslam'ın öngördüğü şekilde, İslam'ın oluşturduğu inanç kardeşliği temelinde ve yine onun adaletiyle çözülebileceğini düşünüyoruz. Diyoruz ki adalet temelinde bu sorun çözülebilir.”
“ALLAH-U TEÂLÂ’NIN VERMİŞ OLDUĞU HAKLAR NEYSE ONLARIN ÇERÇEVESİNDE BU MESELEYİ ÇÖZELİM”
Allah-u Teâlâ’nın vermiş olduğu haklar çerçevesinde meseleyi çözme önerisinde bulunan Yapıcıoğlu, “Evet, biz kardeşiz ama kardeşliğin hukukunu tesis edelim. Bugüne kadar kardeşliğin edebiyatı çok yapıldı. Özellikle de sıkışık dönemlerde, bazı dönüm noktalarında ya da zor zamanlarda kardeş olduğumuzu hatırlıyoruz ama kardeş olduğumuzun hatırlanması da belki ciddi bir adım attırmıyor. Diyoruz ki gelin bu işin hukukunu tesis edelim. Kardeş olduğumuzu hatırlayalım ve bizleri kardeş kılan Allah'tan korkalım. Allah-u Teâlâ’nın vermiş olduğu haklar neyse onların çerçevesinde bu meseleyi çözelim. Allah Resulü aleyhissalatu vesselam efendimizin buyurduğu gibi kendi nefsimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi kardeşimize de yapmayalım ya da kendi nefsimize istediğimiz bir şeyi mü’min kardeşimize de isteyelim. Bunu yaparsak, bunu başarabilirsek meseleyi çözeriz.” dedi.
“HÜDA PAR OLARAK BU MESELENİN ÇÖZÜMÜ ADINA ÜZERİMİZE DÜŞEN HER ŞEYİ YAPACAĞIZ”
Yapıcıoğlu bu meselenin çözümüne dair HÜDA PAR olarak ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduklarını vurgulayarak “HÜDA PAR olarak bu meselenin çözümü adına üzerimize düşen her şeyi yapacağız. Ne yapılması gerekiyorsa eksiksiz yapacağız. Bunun siyaseten ne getirip ne götürdüğüne bakmayız. Sonuç itibariyle bu meselenin çözümü isteniyorsa bir irade gerekir. Bir de samimiyet gerekir. Biz o iradeyi ve samimiyeti görürsek elimizden gelen bütün katkıyı sunarız Allah'ın izniyle.” dedi.