Güneş OCAĞA-ÖZEL HABER

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve 9 bin yıldan fazla ömrü olan Diyarbakır Surları, yapıldığı tarihten bu yana birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Surlarla ilgili en dikkat çeken özellik ise kutsal kitaplarda anlatılan Hz. Yunus'un kısasıdır.

Ninova şehrine peygamber olarak gönderilen Yunus Peygamber’in Diyarbakır'da 7 yıl kaldığına inanılıyor. Ünlü gezgin Evliya Çelebi’ye göre Hz. Yunus, Diyarbakır halkının iman etmesi üzerine, “İliniz bayındır, halkınız devamlı sevinçli ve neşeli, bütün çoluk çocuğunuz uzun ömürlü, soylu ve doğru yolda olsun” diye dua etmiştir.

DR. ARAFAT YAZ, ÖNEMLİ BİLGİLER VERDİ

Surların kalkan balığı şeklindeki yapısı ve Hz. Yunus'un bir balığın karnında kaldığı hikayesinden yola çıkılarak Diyarbakır Surları ve Fiskaya Şelalesi’nin altındaki mağaranın Dicle Nehri ile beraber Hz. Yunus'un bir balık tarafından yutulduğu hikayesini tasvir ettiği ifade ediliyor. Bu konuya ilişkin gazetemiz Güneydoğu Ekspres'e konuşan Dicle Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Arafat Yaz, Hz. Yunus’un balık tarafından yutulması hikâyesinin Diyarbakır Surları ile resmedildiğini söyledi.

Hz. Yunus'un Kıssası, Diyarbakır Surları Ile Canlandırılmış 3

GÖBEKLİTEPE GİBİ BİRÇOK YER TERK EDİLDİ, DİYARBAKIR KALESİ VE ŞEHRİ TERK EDİLMEDİ

Diyarbakır Kalesi ve şehrinin daimi bir yaşam yeri olduğuna dikkat çeken Yaz, "Diyarbakır’da ilk yerleşim yeri Amida Höyük ve onu çevreleyen surlardır. Zamanla büyüyen ve nüfusu çoğalan şehrin surları da genişlemiştir. Kalesiyle Diyarbakır şehri kesintisiz bir şekilde insanları barındırmıştır. Göbeklitepe ve benzeri yerler terk edildiği için oralarda günümüzde 10-12 bin yıl önceki fotoğrafı görebiliyoruz. Fakat Diyarbakır şehri ve surları binlerce yıllık süreçte yıkılmış ve aynı malzeme ile yeniden inşa edilmiştir. Bu nedenle günümüzde en eski halini görmek mümkün değildir. Göbeklitepe ve Körtik Tepe gibi yerler ile Diyarbakır arasındaki bu farkı bilmemiz lazım" dedi.

DİYARBAKIR EN ESKİ YERLEŞİM YERLERİNDEN BİRİDİR

Diyarbakır'ın en kadim yerleşimlerden biri olduğuna işaret eden Yaz, şunları söyledi:

"Başlangıcından itibaren insanların buraya yerleştiğini düşünebiliriz. Peki neye dayanarak bunu söylüyoruz? Şehrin konumu ve suyun varlığından başlayalım. Kentin her tarafında çeşmelerin olması ve şehrin Dicle Nehri'ne nazır olması, tarihçi ve arkeologların ortaya koydukları tarihlendirmenin çok öncesinde Diyarbakır’ın var olduğunu göstermektedir. Bu bakış açısı bizi insanlığın yayıldığı ilk dönemlere götürürken, somut olarak da Amida Höyük ile devam etmemiz gerekmektedir. Amida Höyük, şehrin ilk yerleşim yeridir. Nüfusun artmasıyla birlikte şehrin surlarının da genişletilmesi zaruri olmuştur. Amid’e birçok devlet hakim olmuş ve her medeniyet şehrin dokusu ve kalenin şekline müdahale etmiştir. Bugün surlar üzerinde birçok medeniyetin izlerini görebiliyoruz. Bu da en fazla Mervânî kitabesi taşıyan surların birçok medeniyetin ürünü olduğunu göstermektedir."

“TAM BİR BENZERLİK VAR”

Diyarbakır şehrinin görüntüsünün Hz. Yunus'un hikayesini tasvir ettiğine dair bilgi veren Yaz, "Surların oluşturduğu kalkan balığı görüntüsü, Hz. Yunus’un Fiskaya Mağarası hikayesi ve Dicle Nehri’nin bir araya gelmesiyle bu resim tamamlanmaktadır” dedi.

Hz. Yunus'un Kıssası, Diyarbakır Surları Ile Canlandırılmış 2

Yaz, şöyle devam etti: "Hz. Yunus’un kaldığı Fiskaya Şelalesi’nin altındaki mağara, Dicle Nehri ile kalkan balığının kafası arasında, balığın ağız-burun kısmına denk gelmektedir. Yüz yıl önceki çekilmiş fotoğraflar ve günümüzdeki haline baktığımız zaman tam olarak bir balık görüyoruz. Neredeyse yüzde yüze varan bir benzerlik var. Balığın kafası iç kale, balığın gözü Amida Höyük'e denk geliyor. Balığın ağzı, burnu, solungaçları, kuyruğu, kuyruk sokumu, karnı, sırtı gibi detaylar kusursuz bir şekilde tam da olması gereken yerde görünüyor. Böylesine şaşırtıcı bir benzerliğe baktığımızda acaba bunu birisi bilerek mi yaptı yoksa tesadüfen mi bu şekil ortaya çıktı diye merak ediliyor. Fakat kalenin tarihine bakıldığında bu şeklin uzun bir süreçte, farklı dönemlerde ve farklı devletler tarafından kısım kısım yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu da kalenin bu şeklinin tesadüfen ortaya çıktığını göstermektedir. Şayet kale bir mimar tarafından planlı olarak balık şeklinde yapılsaydı anlamlı olurdu. Ancak kalenin binlerce yıllık bir süreçte, farklı devletler tarafından ve farkında olunmadan neredeyse kusursuz bir şekilde balık şekline dönüşmesi anlamlı olmanın ötesinde insanı hayrete düşürmektedir. Daha da ilginç olanı ise Hz. Yunus’un kaldığı mağaranın bu balığın ağız ve burun kısmına denk gelmesi, balığın etrafına dolanan Dicle Nehri’nin balığın suda olduğu izlenimini uyandırması, balık-su-Hz. Yunus’un kaldığı mağara bir arada düşünüldüğünde kutsal kitaplardaki Hz. Yunus’un balık tarafından yutulduğu hikayenin canlanması, resmedilmesidir. Hz. Yunus’un balık tarafından yutulma hadisesi Diyarbakır’ın toprağına tesadüfen nakşedilmiş görünmektedir."

Muhabir: Güneş Ocağa