Güneş OCAĞA/ÖZEL HABER
Güneydoğu Ekspres- İşçilerin, günlük çalışma süresinin 8 saate düşürülmesi için verdiği mücadeleden doğan 1 Mayıs, bir asırdan fazladır dünyanın dört bir yanında emek ve işçi bayramı olarak kutlanıyor. Türkiye’de bu yılki 1 Mayıs’ın önemi ise, 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Seçimleri arifesinde kutlanması olacak.
İşçi ve emekçilerin durumunu Gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e değerlendiren Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Bölge Temsilcisi Hasan Hayri Eroğlu, işçilerin hem 1 Mayıs’a hem de seçimlere ciddi bir geçim sıkıntısı altında gittiğini söyledi.
İlk yıllarda AK Parti’nin toplumda umut oluşturduğunu, 2010 yılından sonra da karşıtına benzediğini söyleyen Eroğlu, “Bilindiği gibi, son yıllarda ülkemizde ciddi bir ekonomik sıkıntı yaşanıyor. Tabi AK Parti’nin uzun bir iktidar ömrü var. İlk yıllarında vaatler verdi ve toplumun farklı kesimlerini bir araya getirdi. Bu da sorunların çözümü noktasında herkes de bir umut oluşturdu. Fakat şu an geçmişi aratan durumları yaşıyoruz maalesef. Özellikle 2010 yılından sonra demokratik haklar noktasında sıkıntılar yaşanmaya başlandı. Geldiğimiz süreçte hukuk işletilmiyor, adalet sağlanamıyor. Gelir dağılımında uçurumlar var. Mevcut iktidar kendi karşıtına benzeşti diyebiliriz” dedi.
“EMEKÇİNİN TAHAMMÜLÜ KALMADI”
İşçilerin hak gaspına uğradığını dile getiren Eroğlu, şöyle devam etti: “Hak dağılımındaki adaletsizlik ve sesini duyurmaya çalıştığı için yaşadığı baskı durumu işçiyi nefessiz bıraktı. Emekçilerin artık tahammülü kalmadı. Üreten işçi sınıfı gelirdeki hakkını almalı. O yüzden işçi sınıfı olarak şuna inanıyoruz, üreten biziz, yönetimde de söz sahibi olmalıyız diyoruz. İşçi sınıfının taleplerini görmezden gelen, sadece sermaye kesimin büyümesini sağlayan ve palazlanmasına yol açan bir ekonomik politika uygulanıyor. Ve bu durum pandemi ile deprem sürecinden sonra daha da ağırlaştı. İşçinin sofrasından ekmeği biraz daha azaldı.
Seçim arifesinde 1 Mayıs kutlanacak. Türkiye’nin her yerinde işçiler taleplerini gür bir sesle tekrar dile getirecek. Ve 14 Mayıs’ta sandığa oy kullanmak için gidecek olan işçi, hakkını vermeyene oy vermeyecek.
Hem işçinin haklarının verilmesi hem de toplumdaki sıkıntıların giderilmesi için demokratik parlementer sisteme geçilmesi lazım. Belki işçi sınıfı için kesin bir çözüm olmayacak, ama en azından gelir dağılımında biraz daha adalet sağlanmış olacak.”
1 MAYIS MÜCADELE VE ANMA GÜNÜ
Eroğlu, 1 Mayıs’ın önemine de şöyle vurgu yaptı:
“Bir Mayıs dünyanın her yerinde kutlanıyor ve tarihsel geçmişi olan bir gün. Türkiye’de de işçi sınıfının haklarını meydanlarda dile getirdiği, mücadelesini büyüttüğü, dayanışmayı ve birliğini daha çok sağladığı bir gündür 1 Mayıs. Ayrıca 45 yıl önce Taksim Meydanı'nda 100 bin civarında işçi ve emekçinin uğradığı silahlı, bombalı saldırıda 42 kişi hayatını kaybetmişti, bugün aynı zamanda onları anma günüdür de. Tabi işçilerin hem 1 Mayıs’larda hem rutin olarak verdiği mücadele maalesef ki dünyadaki neoliberal politikalardan dolayı karşılığını alamıyor. Ve gittikçe işçiler ekonomik haklarında daha çok geriye gidiyor. Avrupa ve gelişmiş ülkelerde işçiler ekonomik kazanımlar elde etti. Ama Türkiye gibi gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde bunu söyleyemeyiz. Örneğin, Türkiye’de asgari ücret ortalama bir ücret haline geldi. Ülkemizde vatandaşların yüzde 50’si asgari ücret ve altında çalışıyor. Bu durum Almanya’da yüzde 3’te kalıyor.”
“TEMMUZ’DA ARA ZAM BEKLİYORUZ”
İşçilerin Temmuz’da bir ara zam beklentisi içerisinde olduğunu da kaydeden Eroğlu, “Elbette ki bir ara zam istiyoruz. Bütün çalışan kesimde bu beklenti var. Bizim DİSKAR olarak önerimiz, bu hızla büyüyen enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında yılda 4 defa asgari ücrete zam yapılması. Böyle bir düzenlemeyle belki kayıplar bile giderilemez. Çünkü daha zam yapılmadan yükselen enflasyondan kaynaklı para işçinin cebine girmeden eriyor. Geleceğe dair bir öngörümüz olmadığı için Temmuz’da yapılması düşünülen zam için bile belli bir rakam öneremiyoruz. İktidarın seçim beyannamesindeki vaadinde bile bu durumu görebilirsiniz. Bir önceki seçim vaadinde 25 bin dolar milli gelir vaat ediyordu, bu seçimdeki beyannamesinde ise 16 bin dolar vaat ediyor. Onun seçim beyannamesi de fakirleşti, yoksullaştı” diye konuştu.
DEPREMDEN SONRA 569 BİN KİŞİ İŞSİZ KALDI
Eroğlu, “Pandemi ve deprem istihdam üzerinde yıkıcı bir etki sağladı. DİSKAR’ın araştırmalarına göre, son bir yılda 947 bin kişi işsiz sayısı arttı. Depremden sonra ise 569 bin kişi işsiz kaldı. Bu durum tabi ki de Diyarbakır’a da yansıdı. Diyarbakır’a dair tam olarak şuan elimizde bir veri yok. TÜİK’in verilerine göre ise, 3 milyon 514 kişi işsiz. Geniş tanımlı işsiz sayısı ise 10 milyon kişi. Çalışanların maaşından işsizlik dönemi için yüzde birlik bir kesinti yapılıyor. Kişi işsiz kaldığında işsizlik maaşından yararlansın diye. Bir yıllık destektir bu. Fakat bu paralar alakası olmayan yerlerde kullanılıyor. Yine TÜİK’in verilerine göre, 445 bin kişi işsizlik fonundan yararlanıyor. Bu ne demek, 3 milyon kişi işsizlik maaşı alamıyor” dedi.
1 MAYIS KUTLAMASINA DAVET
Eroğlu, son olarak şunları söyledi: “İş verenin daha çok işçinin emeğinin karşılığını vermesi gerekiyor. İşçiye ne kadar iyi bir maaş verirse ondan da o kadar iyi bir verim alır. Şirketler sadece kar hırsını gütmemeli, toplumun refahını düşünmeli. İktidar da çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almalı. Vergi dilimleri düşürülmeli. Çok ağır bir vergi var çalışanların üzerinde. Vergi dilimleri yüzde 15’ten başlıyor, yüzde 45’lere kadar çıkıyor. İşçi ve emekçilere dönük bütün bu haksızlığa karşı herkesi 1 Mayıs Pazartesi günü saat 12.00'da Dağkapı Meydanı’nda kutlanacak olan mitinge davet ediyoruz.”