Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Kadın Komisyonu, 8 Mart çalışmaları kapsamında kadın emekçilerini 7 Mart'ta greve çağırmak amacıyla farklı sektörlerde çalışan yazar, sanatçı, akademisyen ve gazetecilerin aralarında olduğu çok sayıda kadınla birlikte Taksim Tünel Meydan'da bulunan MetroHan'da basın toplantısı düzenledi.
Toplantının gerçekleştirildiği salona “Yaşamı durdurmak için kadınlar grevde” pankartı asılırken, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey 2. Başkanı Dr. Pınar Saip, oyuncu Meltem Cumbul’un yanı sıra çok sayıda kadın katıldı.
Serbest kürsü şekline yapılan toplantıda ilk söz alan Arzu Çerkezoğlu, bu yüzyılı emeğin ve kadının yüzyılı olarak inşa edeceklerini söyledi.
Emek ve kadın mücadele deneyimlerinin buluştuğu bir kavşakta yeni bir yol açacaklarını ifade eden Arzu Çerkezoğlu, “Bu nedenler bir kadın grevi çağrısı yapmaya karar verdik. Kadınlar durursa dünya durur. Kadın grevinin çok eski bir tarihi var. Bu topraklarda ilk kez 3 Ocak 1910’larda Bilecik ve Bursa’da ipek işçisi kadınlar tarafından yapılmış. 3 binin üzeri kadın çalışma saatlerini kısaltılması ve ücretlerinin artırılmasının yanı sıra bir saatlik öğlen yemeği molası için grev yapmışlardı. O günde bugüne bizler hayatı her gün yeniden üretiyoruz” şeklinde konuştu.
‘EŞİTSİZLİKLERİN ORTADAN KALDIRILMASI İÇİN GREVE ÇIKALIM’
Türkiye'de çok uzun bir süredir eşit işe eşit ücret başta olmak üzere iş hayatındaki eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik mücadele etiklerini vurgulayan Arzu Çerkezoğlu, ”Kadına yönelik şiddet ve kadına cinayetlerine karşı, İstanbul Sözleşmesi için, İLO'nun 190 sayılı sözleşmesinin onaylanmasının yanı sıra hiç görünmeyen ev emeği, bakım yükünü kadınların omzuna yıkan bu politikalardan vazgeçilmesi greve çıkalım. Sadece bu da bakım yükünü kadının üzerinden alacak kamusal-sosyal politikalar için hep birlikte greve çıkalım. Bu nedenle iş yerlerinde, evlerinde, sokaklarda ve meydanlarda bir araya gelerek, ekonomik ve toplumsal hayatta daha fazla mağdur edilmesine karşı hep birlikte duralım. 7 Mart’ta taleplerimizi alanlarda, meydanlarda buluşturalım ve hep birlikte ses yükseltelim” ifadelerini kullandı.
‘ŞİDDETSİZ VE TACİZSİZ İŞ YERLERİ İSTİYORUZ’
Ardından söz alan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden emekli öğretim üyesi Seyhan Erdoğdu, kadınların 7 Mart'ta yapacağı grevinin taleplerine ilişkin sunum yaptı.
Seyhan Erdoğdu, sunumunda taleplerini şöyle sıraladı: “Bizim üç temel talebimiz var. Birincisi eşit işe eşit ücret istiyoruz. Şiddetsiz ve tacizsiz iş yerleri istiyoruz. Üçüncü olarak da Kadın üzerinden bakım yükünü alacak kamusal, sosyal politikalar hayata geçirilsin. Eşit işe eşit ücret talebi hayata geçirilmeli her iş yerinde uygulanması için denetleme mekanizmaları oluşturulmalıdır. Cinsiyete dayalı ücret açığı sorunundan kaynaklı, toplumda kadına verilen belli roller üzerinden tanımlanan belli rollerdir. Ücret açığı denilerek tarih boyunca kadınlar erkeklerden daha az ücret almaya mecbur bırakılıyor.”
‘KADIN KARİYERİNDEN VAZGEÇMEK ZORUNDA KALIYOR’
Ardından konuşan TTB Merkez Konsey 2’nci Başkanı Dr. Pınar Saip, ”Sağlık alanın daha çok kadın çalışanların olduğu bir alan gibi duruyor. Ama aslında öyle değildir. Mesela cerrahlar arasında daha az kadın cerrah vardır, daha az kadın ürolog vardır. Daha çok sağlık alanın kadınlara göre daha zor bir alan olduğu düşüncesi toplumda yaygındır veya kadın doktor olsa bile daha çok hafif olarak görülen cildiye gibi branşlar arasında kadınların seçim yapmaya yönlendirilir. Yine idari pozisyonlarda kadın yönetici daha azdır. Kadın sağlık çalışanlarının yönetici pozisyonun gelmemesinin nedeni yine evdeki bakım yönünün kadının üzerinde olmasıdır. Çünkü evdeki iş yükü eğitimli de olsanız kadının üzerine kalıyor ve dolayısıyla kadın kariyerinden vazgeçmek zorunda kalıyor. Bende 7 Mart’ta yapılacak grevi destekliyorum ve evde ya da işte işi bıraktığımızda hayatın duracağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.
‘İSTİSMAR VE MOBBİNG BİZİ BULMAYA DEVAM EDİYOR’
Son olarak söz alan oyuncu Meltem Cumbul, Oyuncular Sendikası Başkanlığı yaptığı dönemde kadın sanatçıların, kadına yönelik ayrımcılıkla ilgili karşı karşıya kaldığı deneyimleri aktardı.
Meltem Cumbul, “Oyuncular Sendikası’da 2015 ve 2016 yıllarında olan zaman sürecinde bir akademik araştırma yapıldı. Araştırmada, kadın oyuncuların yaşadığı sorunlar dair bir akademik araştırmaydı. İşsiz kalan kadın oyuncularla yapılan mülakatlar, çocuk işçiliği, iş sağlığı, iş güvenliği, çalışma koşullarının iyileştirilmesinin yanı sıra üzerinde en fazla durulan konu etik ve istismar konusuydu. Araştırmaların sonucunda kadın kadınların, mesleki açıdan bulunduğu her ortamda sanki kolayca bulunabilinir, kolayca psikolojik baskı uygulanabilir ve tüm bunlara rağmen sessiz kalabilir tarzında bir yaklaşım geliştirdiğine dair şikayetler olduğu açığa çıktı. Mesleğe başlamadan önce okullarda kadın oyuncular olarak çok fazla ezilebiliyoruz. Yani öğretmenler tarafından da çok ezilebiliyoruz, daha sonrasında iş hayatına başladığımızda bu istismar ve mobbing bizi bulmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.