ÖZLE HABER - Leyla DAĞ
Diyarbakır’ın simgesi haline gelen bu kara taşların kökeni, efsanelerden bilimsel gerçeklere uzanan bir yolculukta gizlidir. Bir zamanlar Karacadağ’da korkunç bir ejderha yaşadığına inanılırdı. Bu ejderha, ağzından alevler saçarak çevresindeki her şeyi yakıp kül edermiş. İnsanlar, bu dehşet verici yaratığın elinden kurtulmak için Tanrı'ya dua eder dururlarmış. Rivayete göre, duaları kabul olan halkın imdadına gökten inen bir cin yetişmiş. Cin, ejderhayı boynundaki zincirle yakalayıp gökyüzüne çekmiş ve böylece Karacadağ halkı bu korkudan kurtulmuş.
Ancak efsane, burada bitmiyor. Söylenene göre, Karacadağ’daki siyah taşlar, ejderhanın ağzından çıkan alevlerin yaktığı taşlardan oluşmuş. Günümüzde bile Karacadağ çevresinde zaman zaman duyulan garip seslerin, ejderhanın homurtuları ve gökyüzüne çekilen zincirlerin şakırtıları olduğu anlatılır.
Efsaneler elbette büyüleyici, ama Karacadağ'ın siyah taşlarının bilimsel bir açıklaması da var. Bölgeye rengini veren bu taşlar, Karacadağ volkanından yayılan bazalt akıntılarının bir sonucudur. Yaklaşık 11 milyon yıl önce aktif olan Karacadağ Volkanı, lav akıntılarıyla bu kara taşları oluşturmuştur. Günümüzde “bazalt” olarak adlandırılan bu taşlar, Diyarbakır’ın mimari dokusunun temelini oluşturur. Siyah taşlarla yapılan surlar, evler ve diğer yapılar, şehrin tarihine görkemli bir dokunuş katar.
TARİH VE EFSANELERİN ŞEHRİ DİYARBAKIR
Diyarbakır, binlerce yıllık tarihi boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehir olarak onlarca efsaneye sahne olmuştur. Karacadağ’ın ejderha efsanesi de bu büyüleyici hikâyelerden sadece biridir. Efsaneler, halkın hayal gücünü yansıtırken, bölgenin kültürel zenginliklerine de ışık tutar.
EFSANE VE GERÇEK ARASINDAKİ BAĞ
Karacadağ’ın kara taşları, hem efsanelerle hem de bilimle şekillenmiştir. Halk arasında nesilden nesile aktarılan ejderha hikâyesi, bazalt taşlarının bilimsel oluşum süreciyle bir araya gelerek Diyarbakır’ın büyüleyici kimliğini oluşturur. Bu efsane, yalnızca geçmişe dair bir masal değil, aynı zamanda halkın hayal gücünün ve doğal güzelliklerin birleşimini gözler önüne seren bir kültürel mirastır.
Diyarbakır’ın taşları ve efsaneleri, bu kadim kentin hikayesini her dönemde canlı tutmaya devam ediyor.
