Özel Haber- Faruk BALIKÇI

Bu haftaki söyleşimizin konuğu Rawest Araştırmalar Direktörü Roj Girasun. Kendisiyle Cumhurbaşkanlığı, milletvekilliği seçimlerini, milliyetçi cephe, Kürtler ve Hüda-Par’ı konuştuk.

Sayın Girasun’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

*Rawest araştırma şirketi ne amaçla ne zaman kuruldu?

Rawest Araştırma Şirketi 2017 yılında kuruldu. Türkiye kamuoyunda bölgenin nasıl göründüğü, Kürt seçmenin, Kürt sosyolojisinin ne düşündüğünü daha çok veri üzerinden topluma aktarmak amacını taşıyor.

İç Anadolu’da oylar MHP ve Yeniden Refah’a gitti

*Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçim sonuçlarıyla ilgili değerlendirmeniz nedir?

Türkiye geneline baktığımızda AK Parti’nin beklenilen şekilde bir oy kaybı var. Yüzde 7 bir kayıpları var. AK Parti neredeyse kuruluş yıllarındaki yüzde 34 ile başladıkları güne döndü. En düşük aldığı dönem bu dönem. Bununla beraber AK Parti’nin kaybettiği oylar, Cumhur İttifakı’nın sağladığı ittifak kurgusuyla beraber, daha çok Cumhur İttifakı’nın yeni bileşenlerine yöneldi. Özellikle bozkır havzası dediğimiz İç Anadolu’da MHP, AK Parti’den kopan oyların birinci adresi olmuştur. İkinci adresi ise Yeniden Refah Partisi’dir. Parlamento çoğunluğunu AK Parti’nin almasının sebebi ise oyların akış yönünün Cumhur İttifakı içerisinde kalmasını sağlamasından geçmiştir.

CHP bölgede oy oranını 4-5 katına çıkardı

*13 Kürt ilinde Kılıçdaroğlu’na teveccüh gösterilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kılıçdaroğlu’na yüksek bir teveccüh ve oy verilmesini bekliyorduk. Hatta belki bir miktar daha üstünde de olabilirdi ikinci turda. 2011 yılından bu yana Kılıçdaroğlu ismine bir ilgi vardı. Kılıçdaroğlu’nun CHP içinde yaşattığı değişim, dönüşüm seçmenler tarafından takdir edildi. Ama uzun yıllar bu durum bir desteğe dönüşmedi. Hem bunda AK Parti’nin çözüm süreci yürütüyor olması etkili oldu. Hem HDP ile CHP arasındaki gerilimlerin devam ediyor olması bir etki yarattı. 2019 yerel seçimler sonrasında büyükşehirlerde CHP’li belediye başkanlarına HDP’nin kurumsal desteği, HDP dışındaki Kürt seçmenlerin de AK Parti’den rahatsızlıkları nedeniyle CHP’ye oy vermeleri ve CHP’nin Ankara, İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerde belediye başkanlıklarını kazanması bir dönüm noktası oldu. Yereldeki deneyimin genel seçimlere tahvil edilmesi bekleniyordu. Doğrusu bu ittifak kuruluşu da biraz benzer şekilde yapıldı. HDP de daha önce yerel seçimlerde CHP’li belediye başkanlarına sağladığı desteği bu ittifakın mimarı olan Kemal Kılıçdaroğlu’na doğru yönlendirdi. Ama Kılıçdaroğlu isminin bir taraftan da şöyle bir anlamı vardır. Kemal Kılıçdaroğlu, bölgede Demirtaş’ın daha önce aldığı oyların üstünde bir oy aldı. Hatta HDP’nin toplam oyunun üstünde bir oy aldı. CHP bölgede birçok ilde oylarını artırdı. Bölge genelinde oy oranını 4-5 katına çıkardığını görüyoruz.

Milliyetçilerin birlikte hareket edeceği yeni bir dönem olabilir

*Kürtler değişim için büyük bir çaba sarf etti. Ancak milliyetçi bir cephe oluştu. Kürtleri neler bekliyor?

Şunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Erdoğan Kürtlere borçlanmadığı bir seçim zaferi kazandı. Bu da Erdoğan’ı Kürt meselesi konusunda net ve pervasız adımlar atmaya daha rahat teşvik edecek. Çünkü daha fazlasıyla milliyetçilerin ittifakıyla bu seçimleri kazandı. Yeni bir Kürt açılımı yaptı. Bu Kürt açılımının öznesi Hüda-Par oldu. Hüda-Par üzerinden Kürt seçmenlerini konsolide edecek. Kurumsal Kürt partisi Hüda-Par göründü. Ama bununla beraber Kürt seçmenlerinin önemli oranda desteğinden yoksun kaldı. Ama buna rağmen seçim kazanmış Kürtlere borçlanmamış bir Erdoğan’ın Kürt meselesinin güvenlikçi ve milliyetçi politikalar konusunda adım atma konusunda daha rahat bir tavır sergileyeceğini söyleyebiliriz. Kürtleri ne bekliyor? Bu biraz çok öngörülen bir durum değildir. Son 5 yılda gördüğümüz gibi devam edecektir. Ama Erdoğan’ın Kürtlerden alabileceği daha fazla ne var. Doğrusu çok öngörülen bir durum yoktur. Kayyum uygulamaları, siyasi tutukluluğun devam etmesi, güvenlikçi ortamın devam etmesi Kürtler için zaten büyük bir tehlikeye işaret ediyor.

İyi Parti, MHP, Zafer Partisi’nin oylarına baktığımızda Türkiye genelinde yüzde 20-25 bir oy oranı var artı. AK Parti milletvekili olan Tuğrul Türkeş tarafından milliyetçilik diye bir söylem ortama atıldı. Yani milliyetçilerin birlikte hareket edebileceği belki bir zemin ve dönemden bahsediyoruz. Bu ortam tabii ki Kürt meselesinin konuşulmasını normalleştirecek zemini daha da anlamsız hale getirecektir. Kürtler bu dönemde Kürt meselesinin konuşulmasına dair bir alan açılacağı umuduyla Kılıçdaroğlu'na oy vermişlerdi. Erdoğan’ın kazanmasıyla beraber bunun tersi bir istikamette gidileceği görünen bir durum. Ama bunun başka riskler, imkanları da var.

“Milliyetçi cepheden aksi konuşma beklenmezdi”

*Balkon konuşmasında yine Demirtaş’tan bahsedildi ve idam sloganlarının atıldı ne diyorsunuz?

Bu çok şaşırtıcı değil. Kampanya boyunca Kürt meselesi karşıtlığı üzerinden kurdu. HDP’yi şeytanlaştırarak Kürt meselesinin konuşulmasını terörize etti. Bunun başarılı olduğunu gördük. Taşraya sıkışmış bir AK Parti var. Büyükşehirlerde Kılıçdaroğlu önde. Aynı zamanda milliyetçi bir dil üzerinde taşrayı konsolide etmiş bir AK Parti var. MHP ve Yeniden Refah Partisi’nin de oyunu artırdı. Bu sahayı tahkim ettiği bir seçim sonucu var önümüzde. Buna uygun bir balkon konuşması oldu. Milliyetçi cephenin oluşturduğu bir zaferden aksi konuşma beklenmezdi. Yerel seçimlere dair kampanyayı başlattı. Kampanyayı neyin üzerinden sürdüreceği de belli. Seçimler açısından Erdoğan’ın şöyle bir dezavantajı vardır. İstanbul’da CHP 2-3 puan önde görünüyordu. Büyükşehirlerde alınan oylara baktığımızda önümüzdeki yerel seçimlerde Erdoğan dezavantajlı görünüyor.

“Sürükleyici lider olmaması önemli bir kayıp”

*HDP, 2018 seçimlerine oranla düşüş yaşadı, oy düşüşüne neye bağlıyorsunuz?

HDP, Haziran 2015 seçimlerinden beri düzenli olarak oy kaybediyor. Rawest olarak yaptığımız seçim araştırmalarında ısrarla HDP’nin oy kaybettiğini söylüyorduk. Bu oy kayıpları sürükleyici liderlikten yoksun olması, Demirtaş’ın varlığının olmaması, demokratik siyaset ortamının daralması, daha güvenlikçi siyasal jargonla hareket edilmesi ve HDP üzerindeki baskılar, tutuklanmalar. Aday listesinin heyecan yaratmaması, ittifak kurgusundaki hata, Cumhurbaşkanı adayını ilk turda çıkarmaması, CHP’nin Kürtlerle barışır bir kimlik kazanması.

Bunlar önemli etkenler oldu. Uzun zamandır ısrarla söylediğimiz ama alıcısı olmayan bir durum ise HDP üzerinde baskılar arttıkça HDP büyüyen bir parti oluyor söylemi, çok sık tekrarlanan bir ezber ve defalarca yanlışlanmış bir ezberdir. Bunu daha önceki seçim sonuçlarından sonra da gördük. 7 Haziran’da Diyarbakır’da yüzde 80 alan bir HDP, 1 Kasım’da yüzde 71, 2015 seçimlerinde yüzde 67, şu anda ise yüzde 61 bandında bir HDP vardır. Yıllar içerisinde yüzde 19-20 oy kaybı vardır. Bugün Diyarbakır sokaklarına dönüp baktığımızda ciddi bir siyasal propaganda vardır. Yaklaşık 8 yıldır Erdoğan’ın Diyarbakır’ın caddelerinde fotoğrafları vardır. Bunun psikolojik etkisini küçümsememek gerekir.

“Hüda-Par sandığın değil, sokağın iki numaralı aktörüdür”

Hüda-Par’ın iktidara ortaklık edilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

AK Parti’nin Kürt açılımı Hüda-Par üzerinden yürüyor. Seçim öncesinde oy kaybını engellemek üzerine kurulu bir durumdu. Ve Hüda-Par’ın aldığı oylardan ziyade biraz da mobilizasyona yönelikti. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle beraber AK Parti diye bir parti kalmadı. Milletvekillerinin etki gücü olmadığı parlamentonun zayıfladığı, bakanların siyasetten gelmeyen isimler olması ve aynı zamanda teşkilat ve siyasetten ziyade Beştepe ve çevresinden kurulu bir siyasal dilden bahsediyoruz. Buda aslında AK Parti teşkilatını zayıflattı. Daha yerelden partilerle teşkilat gücü olan partilerle ittifak yapmak zorunda kaldı. Yeniden Refah ve Hüda-Par bu arayışın sonucudur.

Öte yandan Hüda-Par sandığın değil ama sokağın iki numaralı aktörüdür. HDP’den sonra bölgede sokağın iki numaralı aktörüdür. Hüda-Par’ın aldığı oy sayısından ziyade AK Parti için önemli bir vitrin görüntüsü de yaratabilir. Muhafazakar Kürtlerle yeni bir iletişim kurmanın yollarından biri olabilir Hüda-Par. Ve görünen o ki Kürt meselesini HDP ve PKK’den ziyade yeni bir zeminden okuyup bunu Hüda-Par üzerinden yürütmek isteyebilir. Bu da Hüda-Par’a yeni bir alan açabilir. Kürt meselesinin belki yeni konuşulacağı alanlardan birisi konuşulacak güçlü aktörlerden biri olabilir Hüda-Par.

*Milliyetçi Cephe’nin tepkisi olmaz mı?

Burada geniş çaplı bir Kürt açılımından bahsetmiyoruz. Bir arayıştan bahsediyoruz. Çözüm arayışı mı bunu bilemiyoruz. Çözüm arayışı olmayabilir. Kürt açılımı olabilir. HDP’nin alanını daraltma yeni aktörleri güçlendirme projesi de olabilir. Murad edilen şey ile ortaya çıkan şey her zaman aynı olmayabilir. Hüda-Par, Kürt meselesinin konuşulmasına meşrutiyet alanı da açabilir bunu bilemeyiz.

Kürt siyaseti Fetret Devri yaşıyor. Daha büyük yenilgilere de açık bir durum. Toparlanmaya da vesile olabilir. HDP’nin nasıl bir yol haritası çıkararak yoluna devam edeceğine bağlı. Kürt meselesini konuşacak aktörler azaldı. Milliyetçi söylemler güçlendi. Toplumda mülteci karşıtı söylem ve Kürt meselesi karşıtı dalga Türkiye siyasetinin geleceği için bize çok iyi şeyler söylemiyor. Ama umutlarda bitmez.