Gazete Duvar'dan Vecdi Erbay'a konuşan Zana, “Uzunca bir süredir Leyla Zana'nın siyasetle ilgili bir demecine rastlamadık. Siyasi bir ortamda da göremedik. Bu süre içinde önemli gelişmeler oldu, seçimler yapıldı. Sanırım benim gibi birçok kişi bu süre içinde Leyla Zana’nın neler yaptığını merak ediyordur. Leyla Zana neden susmayı tercih etti?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Öncelikle karşılaşmamızdan memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum. Her ne kadar birçok gazeteciden yıllardır röportaj teklifi gelse de nereden başlamam gerektiğini ve neler söylemem gerektiğini şimdi, şu an siz karşımdayken düşünmeye başlıyorum. 2015 yılında siyasal bir deprem yaşadık. Özellikle hendekler sürecinde gerçekten siyasal muhataplığın durduğu noktaya vardık. O süreçte kitle ile yüz yüze geldiğimizde verecek hiçbir cevabımızın olmadığını da gördüm. Susmamın nedenlerinden biri budur. Halklarımıza ve Kürt halkına karşı mahcubiyetten dolayı sustum. Yüzlerce insanın hayatını kaybettiği bir süreç yaşandı. Bir genç arkadaşımız bana, ‘bizim sokak hırsızlarımız bile bu hendeklerde öldürüldü’ demişti. Hepsi genç çocuklardı. Binlerce insan evinden, yurdundan, toprağından oldu. Bu insanlar nereye göç etmek zorunda kaldı? Beslenebiliyorlar mıydı? Barınabiliyorlar mıydı? Kimse bunlarla ilgileniyor muydu? Güç getiremedik, elimden bir şey gelmedi ve bu beni kahrediyordu.
Toplum bir cevap bekliyor ve sen cevap olamıyorsun. Bu durum benim yedi yıllık bir yas süreci yaşamama neden oldu. Çok derinden yaralandım. Hayat seçimlerden ibaret değil. Sadece seçimler döneminde kitle siyasetçinin aklına geliyorsa bu sorunludur. Sonuçta toplum sana bir sorumluluk yüklemiş ve onun sorunlarıyla ilgilenmek durumundasın. Duyarlı olmak durumundasın. Ona sahip çıkmak durumundasın. Sahip çıkamadık. Sahip çıkamadığımız için de kendi iç dünyamda bir siyasal deprem yaşadım diyebilirim. Halen Sur’u görmüş değilim. Gidip göremiyorum. Kendimi hazır hissetmiyorum.”
ÇÖZÜM SÜRECİ
"2013'teki barış süreci aslında biraz sizin talep ettiğiniz şekilde ilerledi. Çünkü bir akil insanlar heyeti kurdular. Türkiye'nin her tarafına gittiler, görüştüler. Kandil'le, siyasi partililerle, cezaevleriyle, diasporayla her tarafla görüşmeler yapıldı. Şimdi hep sorulan soruya geldik. Süreç neden bozuldu?" şeklindeki soruya ise Zana, şu yanıtı verdi:
"Bu sorunu Öcalan'sız ve Erdoğan’sız çözmek isteyenler, bu işi kendi aramızda çözeriz diyenler oldu. Dünya kadar risk göğüsleyeceksiniz ve kimileri sizleri bu işin dışında bırakarak yol almak isteyecekler. Kabul eder miydiniz? Zor. Bu kadar net. Bunu ilk defa duyuyorsunuz değil mi?
Bunu bazılarının yüzüne vurduğum için bu rahatlıkla söylüyorum. Kişilerin adını vermeyeceğim. AKP'nin içindekiler bana dediler ki, 'Biliyor musunuz sizinkiler Öcalan’ı dışlamak için bu süreci bozdular.' Ben de döndüm dedim ki, 'Ben başka bir şey daha biliyorum. Siz de Erdoğan'sız bu işi götürmek istediğiniz için süreç bozuldu.' Tek bir cevap alamadım. Karşımdaki sustu."
“ÇÖZÜM SÜRECİ HALA SÜRÜYOR”
Zana, 7 Haziran 2015'te düzenlenen seçimlerde iktidar partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki çoğunluğu kaybettiğini hatırlatarak 'çözüm sürecinin' halen sürdüğünü kaydetti:
"İddia ediyorum ki, tekrar seçime gitmeyi engelleyecek bir formül yaratılabilseydi, Türkiye'deki vicdanlı, duyarlı kamuoyu, demokratik güçler, Kürtlerin bir kısmı ve Erdoğan, güvenlikçi zihniyete karşı durabilselerdi süreç farklı gelişebilirdi. Sürecin bozulmasında Milli Güvenlik Kurulu kararlarının mutlaka etkisi olmuştur ama sadece MGK kararlarıyla bozulduğu tek başına yanıt olamaz. Bu sorunu çözebilmek için iktidar gücü önemliydi. O zaman da söylemiştim; 'İkinci bir seçime (1 Kasım 2015) gidersek korkarım ki 90’ları arar hale geliriz.' O dönem dirsek teması kurulmaya çalışıldı ve Erdoğan’la görüşüldü. Ama artık çok geçti."