Yıl 2015.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor isminden Amedspor’a geçişin hemen sonrası.
Futbola olan merakımdan takımdaki bir çok ismi yakinen tanıyorum.
İyi çocuklar, kaliteli futbolcular.
Başarılı olacaklarından eminim.
Öyle ki dönemin kulüp başkanı, değerli dostum İhsan Avcı’dan randevu alıp, kulübün yolunu tutuyorum.
Başkanla görüşme sonrası takımı sırtlayan üç cengaver karşımda…
Abdullah Çetin, Yusuf Yağmur ve Şehmus Özer.
Bu adamların Galatasaray, Bursa, Başakşehir, Fenerbahçe gibi takımlara kök söktüreceklerden bihaber, bu yetenekleri dosya konusu yapıyorum.
O dönem tribünlerde maç oynanırken henüz 50-100 kişi ya var ya yok.
Sonra o cevherler ortaya çıktı, bugün milyonların sevgisini kazanan bir Amedspor’a dönüştü.
Takımın pik yaptığı süreçte elim bir trafik kazasında büyük kaptan Şehmus’u kaybettik.
Anısı önünde saygıyla eğilirken, tarih hatırlarttı.
2016’nın Aralık ayının bugünlerinde aramızdan ayrılmıştı.
36 yaşında hayata veda eden Şehmus, Erganispor’da başladığı 19 yıllık profesyonel futbol yaşamında Malatyaspor, Karşıyaka, Altay, Mersin İdman Yurdu ve Akhisar Belediyespor formalarını da terletti.
Geride 7 şampiyonluk ve 167 gol bıraktı.
4 kez gol kralı oldu.
Türkiye’de 100 gol barajını aşan golcüler arasına girerek, 167 gole imza attı.
Futbol kariyerine Süper Lig, TFF 1. Lig, 2. Lig ve 3. Lig’i sığdırdı.
4 ligde 12 takımda oynayıp 507 resmi maça çıkarak birçok futbolcuya nasip olmayan bir istikrar elde etti.
Bir röportajında “Maradona hayranlığı bana futbolu sevdirdi” diyordu Şehmus.
O yeşil sahalarda memleketinin gururu oldu.
Yetmedi, kardeşleri Sadettin, Cihan, Zülküf, Nezir ve Oktay onun izinden gitti.
Vefatından sonra oğlu Çetin de…
Şehmus Özer daha önce verdiği bir röportajda kardeşi Zülküf ile yaşadığı ilginç bir anıyı şöyle paylaşmıştı:
“Biz şampiyonluk, Adanaspor ise ilk 6 için mücadele ediyordu. Daha maçın başlarında kaleci Tolga’yı geçerken düşürüldüm ve penaltı kazandık. Kaleci Tolga kırmızı görence, oyuna yedek kaleci olan kardeşim Zülküf girdi. Takımın penaltıcısı benim. Normal şartlarda benim kullanmam gerekiyordu. Birimiz sevinecek, birimiz ise üzülecektik. Kardeşime gol atarsam hocaları ve taraftarlar ‘Bak, topa atlamadı, ağabeyine bıraktı’ diyeceklerdi. Atamazsam bu kez ‘Kardeşine gol atmadı’ diyeceklerdi. Çok zor bir duyguydu. Ben de penaltı atmaktan vazgeçtim. Başka bir arkadaşım atınca öne geçtik.”
Örnek, beyefendi bir kişiliği vardı Şehmus’un.
Maçlarda kolay kolay sinirlenmezdi.
Öyle ki son deplasman maçlarında yaşadıkları olumsuzluklar için Şehmus Özer şu anlamlı sözleri sarf etmişti:
“Bu ülkede yaşıyoruz. Biz buraya gelen takımlara iyi davranacağız, onlara çiçek vereceğiz, onlara hiçbir şekilde kötü davranmayacağız. Bizim gittiğimiz yerlerde ise onlar bize kötü davransın. Ama onlar iyi olsun ve yine biz kötü olalım. Ne yapalım?”
Şimdi Amedspor, ismi, duruşu, spor anlayışı ve kimliği ile gittiği bazı deplasmanlarda yeniden hedef hale getiriliyor.
Bu yetmiyor, merhum kaptanı Şehmus Özer’e bile küfürler ediliyor.
Sporun birleştirici gücünün aksine centilmenliğe yakışmayan ne varsa Amedspor’a reva görülüyor.
Gönüllerde taht kurmuş, kişiliği ve sevdası ölümsüz olan Şehmus Özer’in kemiğini daha fazla sızlatmayın!
Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.