Son yasadaki değişikliğe dikkat çeken İMO Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Mahsum Çiya Korkmaz, “Devlet istediğinde evine el koyabilecek. Bu saatten sonra insanların geleceği güvence altında değil” dedi.
Ağır hasarlı binalardan sonra orta hasarlı binalara da hak sahipliği tanındı. Ancak ağır hasarlı binalar boşaltılıp yıkılmaya devam ederken, orta hasarlı binalarla ilgili süreç farklı işliyor. İMO Diyarbakır Şube Eş Başkanı Mahsum Çiya Korkmaz, bu süreci nasıl olacağını anlattı.
Kahramanmaraş merkezli 6 şubatta meydana gelen 7,6 büyüklüğündeki depremin etkilediği Diyarbakır’da 7 bina yıkılırken, binlerce bina ağır ve orta hasar aldı. Ağır hasarlı binalar boşaltılıp yıkılıyor. Orta hasarlı binalara da hak sahipliği tanınmasından sonra bu bunların da boşaltılması gerekirken, gidecek yeri olmayan yurttaşlar burada oturmaya devam ediyor. Öte yandan bu binalarla ilgili nasıl bir sürecin işleyeceği yönünde kafalardaki soru işaretleri giderilmiş değil.
İnşaat Mühendisler Odası (İMO) Diyarbakır Şube Eş Başkanı Mahsum Çiya Korkmaz, orta hasarlı binalarla ilgili nasıl bir sürecin işleyeceğini gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e anlattı.
GÜÇLENDİRME YA DA YENİDEN İNŞAA İÇİN SÜRE TANINDI
Orta hasarlı binalarla ile ilgili Çevre, Şehircilik, İklim Değişikliği Bakanlığı ve AFAD’ın yaptığı açıklamaya göre bu yapıların şimdi yıkılmayacağını söyleyen Korkmaz, binada oturanlara bir sene süre verileceği ve bu zaman içinde güçlendirme ya da yıkıp yeniden yapmalarının isteneceğini ifade etti. Eğer bir yıllık süre sonunda belirtilenlerin yapılmaması durumunda binanın statüsünün ağır hasarlıya geçirtilip yıkılacağını dile getiren Korkmaz, bu süre içinde ise orta hasarlı binalarda oturmanın da normalde yasak olduğunu belirtti. Ancak insanların gidecek yeri olmadığı ve alternatif barınma alanı sunulmadığı için orta hasarlı binalarda yaşamaya devam ettiğini dile getiren Korkmaz, “Tamam bir konteyner kent yaptılar ama orada kalan aile sayısı 700-800 arasında. İnşa edilen deprem konutları da ihtiyaca yetmiyor. Bizim hesabımıza göre depremden sadece ağır hasarlı olarak etkilenen en az 30 bin aile var. Bu insanların gidebileceği yerleri yok. Ne yapacaklar” diye sordu.
BAĞLAR’DA DESTEK VERİLMESİNDE MUAMAMMA VAR
Güçlendirme ile ilgili çıkan hak sahipliğine dikkat çeken Korkmaz, “Tamam, güçlendirsinler ama nasıl güçlendirecekler. Hak sahipliği konusunda açıkladıkları güçlendirme için açıkladıkları destek paketinde binada oturanlara ‘yüzde 50+1 imza topla, git müteahhit ile anlaş, ben sana daire başı 500 bin TL’ye kadar hibe, 500 bin TL de kredi veriyorum. Hepsini vermiyorum. Yüzde 50’sini ben veririm, yüzde 50’sini de sen ver. Eğer sen güçlendirme yapmak istemezsen TOKİ’nin yaptığı deprem konutlarından ev almak istersen maliyetin yüzde 40’ı bana ait yüzde 60’ı sana ait’ diyorlar. Örneğin Bağlar’da çoğu yapı tapuda bağ olarak geçiyor, hiçbirinin inşaat ruhsatı yok. ‘90’lı yılların köy boşaltmaları sonucu insanların kendisini ev yapmak zorunda kaldığı bir alandan bahsediyoruz. Destek paketinde ‘inşaat ruhsatın yoksa sana güçlendirme paketini vermem’ diyor. Şimdi birinci mağduriyet burada başlıyor. Sen bu insanlara yıllarca elektrik, su, doğalgaz, internet verdin. Sen bunları verirken, hiç ‘senin ruhsatın yok’ demedin. İmar affından iskân ruhsatı verdin ama buranın son maddesinde ‘eğer bir kentsel dönüşüm ya da depremden dolayı bu bina yıkılırsa, imar affından alınan bu ruhsat geçersizdir’ deniliyor. Yani imar affında alınan ruhsatın herhangi bir hak sahipliği yönünden geçerliliği yoktur” dedi.
İSTENİLDİĞİ ZAMAN KAMULAŞTIRMA YAPILABİLECE
Depremden sonra bir kararname ile uygulanan kentsel dönüşümün şimdilerde yasalaştığını söyleyen Korkmaz, bu yasanın apayrı bir vaka olduğunu belirtti. Korkmaz, “Bu yasayla ‘ben istediğim zaman evini kamulaştırırım, yıkarım, sen de buna bir şey diyemezsin. Ben sana parasını veririm. Sadece itiraz edebileceğin şey parası olur. Onun için gider dava açarsın. Davayı kazanırsan alacağın paranın limiti yükselir, kazanamazsan aynı kalır’ deniliyor. Yani ‘dava aç, git inşaatı durdur’ demiyor. ‘Ben istersem buraya el koyabilirim’ diyor. Bu ciddi bir sıkıntı. Bu saatten sonra insanların geleceği güvence altında değil. Devlet istediğim zaman senin evine el koyabilir, bu yasa haline geldi” dedi.
MÜTEAHHİTLERE PEŞKEŞ ÇEKİLMEMELİ
Deprem sonrası kentte yaşanan konut sıkıntısına karşı belediyelerinin kendisine ait arazilere maliyetine sosyal konutlar inşa ederek, halka sunabileceğini ancak son yıllarda belediyenin kendisine ait arazileri parsel parsel müteahhitlere sattığını ifade eden Korkmaz, şöyle devam etti:
“Bir ara Yenişehir Belediyesi köy sattı, düşünebiliyor musunuz? Belediyeler kendisine ait arazilerde sosyal konut projesini devreye koymalı ve bu evleri insanlara maliyetine verilmelidir ama müteahhitlere peşkeş çekilmemelidir. Çünkü araziyi veriyor, cebine parayı koyuyor, orada müteahhit 13 katlı bir bina yapıyor, üzerine kendi karını ekliyor ve vatandaşa satıyor, bizim bahsettiğimiz böyle bir sosyal konut değil. Barınma insanların en temel ihtiyacıdır ama bununla ilgili bir derdiniz, bir programınız yok. Sonra ‘orta hasarlı binalardan çıkın’ diyorsunuz. Tamam doğru biz de çıkılmasını savunuyoruz. Eğer bir yapı tehlike arz ediyorsa orada kalınmamalıdır, çıkılmalıdır ama nereye çıkılmalı? Alternatif vermiyorsunuz, elektriğini, doğalgazını kesiyorsun. Sonra insanlar bir şekilde başını sokacak bir yer arayışında giriyor.”