CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kendisine sorulan erken seçim sorusuna "Ne kadar erken o kadar iyi. Aday Erdoğan olsun ya da başkası olsun ama bir an önce seçim olsun. Bizim yaklaşımımız bu" sözleriyle yanıt verdi.
Özel, dün akşam Ankara’da bir araya geldiği gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
"Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynaklarının açıklamasına göre, teğmenlerin Yüksek Disiplin Kurulu'na sevkiyle ilgili süreçte bir ay içinde karar bekleniyor. ‘Sonuç malum’ demeye getirildi. İhraç olur mu, olursa sonrasında nasıl bir yol izleyeceksiniz" sorusuna yanıt evren Özel, "Bence 'Şöyle olur, böyle olur' demek, benim böyle bir değerlendirme yapmam doğru değil. Meselenin ne Ebru ile ne diğer teğmenlerle ilgisi yok. Mesele Tayyip Bey ile benim aramda" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 31 Mart seçimlerin ardından "basacak nasır" aradığını ifade eden Özel, şöyle devam etti:
"Bu da onun için elverişli bir alan. Meseleyi mümkün mertebe, ‘cunta’, ‘darbe girişimi’ diyerek 28 Şubat sürecine doğru çekme gibi bir gayret de var. Çünkü o süreçte kendileri çok mağduriyet ve siyasi bir avantaj elde ettiklerine düşünüyorlar. Meselenin tam ortasında Ebru Teğmen duruyor ama bir tarafında ben varım, bir tarafında Tayyip Bey var. Arka planda da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'le ‘Keşke Yunan kazansaydı’ diyen bir zihniyet var. 28 Şubat sürecindeki gibi gerilimler üretmeye, oradan beslenmeye çalışıyorlar. O imkanı ona vermeyeceğiz."
"GÜNDEM BELİRLEME İMKANI İÇİN HER YOLU DENİYORLAR"
Özel, "Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in 'CHP camileri ahır yaptı' söylemini de bu kutuplaşma gayretiyle bağlantılı mı görüyorsunuz" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Yusuf Tekin bunu tek başına yapıyor olamaz. Yusuf Tekin bunu tek başına yapıyorsa, bakanlıktan alınmamak için bir polemiğin tarafı olup da ‘Beni Cumhurbaşkanı savunmak zorunda kalsın’ diye bir uyanıklık yapıyorsa onu bilmem. Bir adam bu kadar şuursuz olabilir mi? Bunları belli bir şuurla yapıyor. 100 yıl önce saman doldurmuş, bilmem ne yapmış. Utandım yani anlatmaya, CHP'nin Genel Başkanı olarak. O ‘saman’ dediğinin, köyde cami cemaatinin hepsi cephedeyken mühimmat ıslanmasın diye samanlarla birlikte konmuş, sabahleyin de geri yüklenmiş. Camideki samanın fotoğrafından ‘Camiyi samanla doldurdular.’ Hepsi bir bütünün parçası. Bir tek amaç var, gündemi belirleyen kazanıyor. AK Parti iktidarları boyunca ilk kez gündemi CHP’nin belirlediği meselesini dert etmiş durumdalar ve gündem belirleme imkanını geri kazanmak için her yolu deniyorlar. O yüzden de attıkları her adıma bu filtreyle bakmak gerekiyor diye düşünüyorum."
"MUHALEFET TARAFINDA ETKİLİ İLETİŞİME İHTİYAÇ VAR"
Özel, "Kutuplaştırma siyaseti etrafında ortaya atılan bu argümanlar tutuyor mu, karşılık buluyor mu" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Tutmuyor, tutmadığı için de hep daha büyüğüne yelteniyorlar. Burada muhalefet partilerinin birbiriyle iletişim ve dayanışma halinde, bu iktidarı değiştirme motivasyonunu kaybetmeyecek ve topluma kaybettirmeyecek bir kararlılıkta ve sakinlikte olması lazım. Sürekli aynı gündeme dönmek lazım. Yoksulluk bu ülkenin gerçek gündemi. Gündem böyleyse iktidarın zaten seçim kazanması zor. Ama birinci kaygıyı güvenlik ve terör yaptığınızda işler değişebiliyor. Ona oynuyorlar. Bu oyuna gelmemek lazım. Bunun için bana bazen şöyle eleştiriler duyuyorum: 'Özgür Bey sık konuşuyor ve detaylı anlatıyor.’ Açık açık konuşmak ve detaylı anlatmak lazım. Çünkü muhalif seçmen sürekli bir tedirginlik halinde ve o tedirginlik ancak açık, şeffaf ve düzenli bir iletişimle ortadan kaldırılabilir. Türkiye'de komplo teorileri çok hızlı yayılıyor ve bir süre sonra algıyla olgu yer değiştiriyor. Onun için de muhalefet tarafında sürekli etkili ve samimi bir iletişime ihtiyaç var."
Özel, "Algıyla olgu yer değiştiriyor’ dediniz. ‘Erdoğan'ın adamısınız’ algısı mı mesela" sorusuna şu yanıtı verdi:
"O bize yapışmaz da birçok şey söyleniyor. Mesela ben o gizli oturumla ifşa etmeye karar verene kadar geçen 40 dakika içinde içeride oturduğumda hep şunu düşündüm: ‘Kesin, CHP’ye bir bilgilendirme yapıldı, tehdit büyük’ falan diyecekler. Gittim dışarıya dedim ki ‘Hadi bakalım. Gelin, anlatın'. İYİ Parti falan bana tepki gösterdi, ‘Efendim, kapalı oturumla halktan neyi kaçırıyorsunuz’ falan. Öyle bir şey değil ki aksine halka olmadığını gösteriyorsunuz. Ankara ile Manisa hariç 46 ile 193 ziyaret yapmışım ben. 365 günde, ilçe, belde, köy, büyükşehir bazında bu 193 ziyarette sürekli insanlarla temastaydık. Sosyal medyada yaratılmaya çalışılan birtakım operasyonel işlerin sahada hiç olmadığını görüyorum. Gören varsa anlatsın. O yüzden o işlere bakmıyoruz."
YENİ SÜREÇ'TE CHP'NİN KONUMU
"İktidarın tekrar Kürt sorununu ortaya atıp bu konuda seçmenin konsolide etmeye çalıştığı noktada CHP ne yapacak" sorusuna yanıt veren Özel, "Kürt sorunu değil, iktidarın kürk sorunu. O yüzden mesela ilk açılım sürecindeki gibi bir toplumsal taban bulmadı çünkü ‘Devlet Bey, son söyleneceği ilk söyledi’ desen bu bile yanlış anlaşılır. Sonda da söylenmeyecek bir şey. Devlet Bey olmadık bir yerden başladı meseleye ve olmayasıya gidiyor" dedi.
Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi Tayyip Bey ‘Destekliyorum’ falan diyor ama bir yandan da Devlet Bey'in söylediği cümleleri söylemeden Devlet Bey'e destek verdiğini, aralarında sorun olmadığını söylüyor. Benim toplumsal mutabakattan anladığım şu, ilk gün bir masa kurulursa Meclis’te şehit aileleri gelecek, pozisyonlarını söyleyecekler. Son gün bir karar verilmeden önce en son onları dinleyeceğiz. Onlar evet derse ben de diyeceğim. Ben bunu Bahçeli konuştuktan 40 dakika sonra söyledim Meclis kürsüsünde. Şehit ailelerinin, gazilerin gözünün içine bakamayacağınız hiçbir şeye destek vermeyiz’ dedik. Genel Başkan Yardımcımız Yankı Bağcıoğlu, Türkiye'de 36 şehit yakını ve gazi derneğini gezdi. 36'sı da ‘CHP'nin tutumunu destekliyoruz’ diyor."
"SORUNUN VARLIĞINI İNKAR EDİYOR"
Özel, "1 Ekim itibarıyla Cumhur İttifakı siyasetinde bir değişiklik var. AKP'liler ‘Tam bir mutabakat var' diyor. Devlet Bey kimi istedi de cezaevinden çıkaramadı. Alaattin Çakıcı, Kürşat Yılmaz çıktı. AKP'liler ‘Öcalan da çıkabilir o zaman’ diye düşünüyor. Siz bu mutabakat için nasıl bir okuma yapıyorsunuz? Orada bir kırılma var mı gerçekten" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Benim konumum veya bizim partimizin pozisyonunu, bunu tahmin edecek bir pozisyon değil. Erdoğan, Bahçeli ile ilgili meselede halen daha tedirgin ve bekliyor. Çünkü bugün Bahçeli'nin ortaya koyduğu mesele bir çatışmalı sürecin çözümlenmesi, terörün bitirilmesine yönelik evrensel birikimlere uygun bir tutum değil. Türkiye'de bu sorunu reddederek bir çözüm olmayacağına inanan hiç kimseyi heyecanlandırmıyor. Kimse inanmıyor, bundan endişe ediyor insanlar. Ama mesele biraz, şehit ailelerinin söylediği gibi bir siyasi hesap içinde ve benim ilk günlerde ‘Buradan kötü kokular geliyor’ dediğim de buydu. O yüzden samimiyetine inanamıyorsun çünkü çözmek istediği sorunun varlığını inkar ediyor."
Özel, "Bu çıkışı tamamen anayasa değişikliğine mi dayandırıyorsunuz" sorusuna ise şu cevabı verdi:
"Ben tamamen ne olduğunu bilmiyorum. Devlet Bey'in aynı paragraf içinde virgüllerle bağladığı bir şey var. ‘Ne olur yani Abdullah Öcalan gelse, konuşsa, terör bitse, PKK silah bıraksa, Sayın Cumhurbaşkanı da bir kez daha seçilme hakkı elde etse kime ne zararı var’ gibi bir şey söyledi. Bunu Devlet Bey söylüyor, ‘Biz Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını bir anayasa değişikliğiyle Erdoğan’ın yeniden seçilmesine bağlamayı düşünüyoruz. Bunda ne mahsur var’ diyor. Yani bunu ben söylemiyorum, kendi söyledi. Erdoğan da ‘Bizim Devlet Bey’le aramızda tam bir mutabakat var' diyor."
DEVLET BAHÇELİ VE UFUK URAS GÖRÜŞMESİ
Özel, "Bahçeli, Ufuk Uras ile görüştü, ‘Biz çok kavga ettik, artık etmeyelim' dedi. Bu konuda samimi buluyor musunuz gerçekten" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Siyasette bunu söyleyebileceği Ufuk Bey'den daha aktif faktörler var. Devlet Bey siyasette kavgayı, sağ-sol çatışmasını ya da birtakım gerginlikleri düşürmek istiyorsa Ufuk Bey'den daha ekili olabilecek aktörler var. Onlara söylemeli veya ortaya söylemeli. ‘MHP, Kürt sorununun çözülmesinde engel teşkil ediyor. O yüzden Devlet Bey bu kadar üstten bir çıkış yaptı ama AK Parti o süreci korkarak politikalarıyla dolduramadı. Biz burada eksik kaldık’ diyen AK Partililer var. Devlet Bey’in yaptığı çıkış memlekette infiale yol açmış. Herkes kızıyor. Şehit aileleri de sokaktaki insan da söylüyor. Mesela anketler var: ‘Devlet Bey’in çıkışına Erdoğan destek vermeli midir?’ MHP’lilerin yüzde 70'i ‘Vermemelidir’ demiş. CHP'nin de desteklemesini istemiyorlar. ‘Bizimki bir şeyler yaptı, aman siz uymayın’ diyen bir MHP tabanı bile var. Meclis grubu ne dese, tam tersini de söylese ayakta alkışlıyor ama sahada Devlet Bey'in ayakta alkışlandığı bir pozisyonu yok. ‘Yalnız da kalsam’ videoları da o yüzden. Herkes Tayyip Bey'e yoruyor ama kendi tabanına söylüyor onu. Çünkü anketlere göre yüzde 82 MHP tabanı bu işe itiraz ediyor. İtiraz etmeyen yüzde 18'den üçü de istifa etti zaten. Altın kaçakçılığı yapıyorsan hiçbir şeye itiraz etmezsin partide. MHP’nin elitleriyle MHP’nin tabanı arasında ciddi bir makas açıldı yeniden."
Özel, "Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu arasında bir problem olduğuna dair bir inanış var. Yani Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş aleyhine çalışıyor veya tam tersi Mansur Yavaş da Ekrem İmamoğlu’nun aleyhine çalışıyor. Yarın bir gün Cumhurbaşkanı adayı belirleyeceksiniz. Bu iki ismin kavga etmesi tehlikesi görüyor musunuz" sorusu üzerine şöyle konuştu:
"Birincisi o iki ismin kavga etmesi, didişmesi gibi hayaller kuran, CHP’nin başarısızlığını kendi başarısı olarak gören bir iktidarla karşı karşıyayız. Bunun için gerçekten hem sosyal medyada hem konvansiyonel medyada ciddi gayret, emek ve para harcıyorlar. O yüzden bu iki ismin de Cumhurbaşkanı adaylığına yakıştırılıyor olması, ikisinin de Erdoğan’ın çok önünde çıkıyor olması hiç kötü bir şey değil. CHP’nin an itibarıyla bir aday sorunu yok. CHP’nin adayı belirleme gündemi var önünde. Oysa AK Parti’nin bir aday sorunu var. Ben girdiğim ilk yerel seçimi kazandım. Şimdi girdiğim ilk genel seçimi kazanmak gibi bir sorunum var. Bunu yaparsam ben zaten tarihe geçeceğim. Bunun önündeki bütün engelleri kaldırmam lazım. Birinci engel kendim. Kendi adaylığı genel başkanın bütün denklemi karıştırabilir. Ben kendim aday olmamaya karar verdim. O yüzden partide Özgürcüler Özgür Özel'in seçim gecesi bir kez daha zafer konuşması yapmasını istiyorlar, genel başkan sıfatıyla.
"ÖN KABULLE HAREKET EDEMEZ ŞU ANDA"
Bu iki ismi bugüne kadar aday tartışmaları yüceltmedi. Aday tartışmaları yükseltmedi. Onları yaptıkları icraatları yükseltti. Mansur Bey’in ve Ekrem Bey’in başarılı belediyecilikleri. O yüzden başarılı belediyecilik çalışmalarına devam etmeleri ve aday tartışmalarının dışında kalmaları doğru. Bunu benim sözüme değer veren herkese söylüyorum. Aday belirleme sürecinde, tüzüğümüzde çok elverişli bir madde var, o maddenin üzerinde de hiç oynamadık. Avantajımız da o madde eskiden yazıldığı için Cumhurbaşkanlığı Kanunu’ndan önce yazıldığı için avantajlı bir madde. Bütün üyelere sormayı da halk yoklaması yapmayı da. Ama bir gerçek var: Bu kavgadan çok medet uman var. Oysa bizim bir koltuk kavgamız yok. CHP’de şu dar anlayışı reddediyorum: Bir koltuk varmış, onun başında kavga ediyormuş. Seçim gecesi oyun bitmiyor. Seçim gecesi zorluklar bitiyor, çok umutlu, hepimiz heyecanlandıran yeni bir süreç başlıyor. Ben o süreçte o akşam partinin genel başkanlığı dışında hiçbir pozisyona talip değilim. CHP, kimsenin adaylığının önünü kesecek bir ön kabulle hareket edemez şu anda. O gün o karar verilir.
"EKREM BEY, MANSUR BEY, BEN BİR ARAYA GELECEĞİZ"
Ekrem Bey ile Mansur Bey’in bir araya gelmelerinden benim önceden haberim vardı, onu birlikte konuştuk. Ekrem Başkan da az bir şey yapmadı. Sonuçta ciddi şekilde ikisi tartışılırken İstanbul’dan kalktı, geldi, randevu aldı ve Mansur Başkan’a gitti. Çıkışta da çok güzel bir açıklama yaptı, sonra da bana geldi. Genel Merkezimizde açıklama yaptı. Öyle bir başına değil, yanında Genel Sekreterimiz eşlik ederken bir açıklama yaptı. Yani o açıklamayı kurumsal olarak da sahipleniyoruz. O vurgu odur yani. ‘Orada bir kürsü var, git konuş’ diye değil orada. O açıklamayı ve tutumu Genel Sekreterimizin Ekrem Bey’e eşlik etmesiyle kurumsal olarak da sahipleniyoruz. Önümüzdeki günlerde birkaç hafta içinde Ekrem Bey, Mansur Bey, ben bir araya geleceğiz. Bu konuda zaten bir irademiz vardı. Ama malum kayyum atamalarıyla ortalık çok karıştığı için fotoğraf verme zamanı değil. Fotoğrafı Esenyurt’ta çektirdik hepimiz. Mansur Bey yoktu ama Mansur Bey’in yaklaşımı da şöyle değildi: ‘Ben orada olmam’ demedi yani. Diyen arkadaşlarımız da var. Onları da kendi bölgeleri kendi hassasiyetleriyle değerlendiriyoruz. Ama Mansur Başkan’ın da o gün kayyuma karşı Ankara’da bir etkinliğe katılması da kıymetli. Önümüzdeki günlerde Ekrem Başkan’ın Mansur Başkan ile birlikte olduğu şeyler de görülecek. Ve biz bir böyle bir adaylık tartışmasının içinden partimize bir fayda, Türkiye’ye bir fayda üremeyeceğini biliyoruz. En doğru adımı da günü geldiğinde hep birlikte atacağız."
DERVİŞOĞLU'NUN BAHÇELİ'YE İP ATMASI
"Kayyumla ilgili ekstra başka planlar var mı? MHP, aday belirleme süreçlerine dair usullerin değişmesine dair bir kanun tekliflerinin gerekliliğine işaret etti. Bu çözüm olabilir mi? Ek olarak bu kayyum uygulaması bir mesaj mıydı" sorularına şu yanıtı verdi:
"İYİ Parti, Devlet Bey’e ip attı ama o ipin ilk sahibi Devlet Bey, attığı kişi de Tayyip Beydi. İp atıp ‘as’ dediği kişiyi; ‘Getir, benim konuştuğum bu kürsüden konuşsun’ diyen noktaya gelince Devlet Bey. Bunu dengelemek için ‘Devlet Bey böyle diyor ama biz terörle mücadele de ediyoruz. Bakın, kayyum da atıyoruz.’ Esenyurt konusunda da biz 15 günlük planımızı ilan ettik, 15 gün sonra yenisini ilan edeceğiz. İlk 15 gündeki hedeflere ulaşıldı. Biliyorsunuz belediyeye girecek soru önergeleri verilecek şey olacak olacak. Sonraki 15 gün veya sonraki bir ayla ilgili de yeni bir karar alıp ilan edebiliriz.
"BULANIK SUYA ÖNCE KENDİ GİRSİN"
(MHP) Mevcutun kötü ve yanlış olduğunu söylüyorsa -çünkü geçen sefer de onlar değiştirmişti- bu öz eleştiriyi kabul ediyorum. Burada güven arttırıcı bir adım olarak da ilk olarak OHAL KHK’sıyla yapılan kayyum düzenlemesini düzeltelim, eski haline getirelim. Devlet Bey böyle bir adım atsın, biz de destekleyelim. Ama Devlet Bey, ‘Bir bulanık suya hep birlikte girelim’ diyorsa Devlet Bey o bulanık suya kendi girsin önce."
CHP'Lİ VEKİLLERİN ALİ YERLİKAYA'YA TEPKİSİ
Özel, "Ali Yerlikaya olayından sizin haberiniz olmadığı ve tepki gösterdiğiniz doğru mu" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Ben Ali Yerlikaya konusunda şöyle bir şeyden haberdarım. Milletvekillerinin böyle bir tepki gösterme niyetinde olduklarından haberdarım ve o konuda bir şeyim olmadı. Kameralar önünde, belli bir süre için tepkinin dile getirildiği ve mesajın verildiği bir hazırlık içinde olduğunu biliyorum ama olayın vardığı noktadan mutlu değilim. Çünkü orada süreç kötü yönetildi. Bu kötü yönetimle ilgili de esas eleştirim de Sayın Ali Yerlikaya’ya. Sen milletvekillerini günlerce sokmamışsın Esenyurt’a. Arkadaşlarımız oradalar ve diyorlar ki ‘Hadi bakalım biz de...’ Orada Mehmet Muş ki gerçekten Meclis’te krizlerin çözülmesinde birlikte çok sorumluluk üstlendiğimiz bir arkadaşımız. Mehmet Muş ile müzakere edilir. Sayın Bakan bir çay içer. ‘Maksat hasıl oldu’ denir. Toplantıya başlanır. Korumalarla birlikte oraya yüklenmeye, kameramanın elindeki kameraya vurma... Bu görüntüler doğru değil. Demokrasi, tepki ve protesto rejimidir. Ama itiş kakış yakışmadı."
"KİMSEYE ‘ARMUT PİŞ AĞZIMA DÜŞ"
Özel, "Kendiniz aday olmayı düşünmediğinizi ifade ettiniz. Mansur Bey de Ekrem Bey de bütün anketlerde Sayın Erdoğan’ın önünde çıkıyor. Hatta Mansur Bey, hep birinci çıktığını ifade etti. İki isimden hangisi CHP’nin adayı olursa diğer ismin bağımsız olarak seçime girebileceği konuşuluyor. Böyle bir risk görüyor musunuz" sorusu üzerine şöyle konuştu:
"Mansur Bey de Ekrem Bey de geçen sefer bu testten geçtiler. Şu anda çok daha güçlü, çok daha başarıya yakınız. İkisi de parti aidiyetleri açısından; Ekrem Bey ilçe başkanlığından geliyor, Mansur Bey de o zor soruya doğru cevabı vaktiyle verdi. Mansur Bey, CHP’nin adayı olmaksızın Ankara Büyükşehir adaylığını dahi kabul etmedi. Mansur Bey, o birilerinin burun kıvırdığı yüzde 25’lik ama her şeye rağmen dimdik ve bir arada duran CHP tabanının ne demek olduğunu bilir ve o tabanı karşısına alacak bir işin içine girmemesi gerektiğini de bilir. Geçmişte de bu konuda zaten çok doğru bir pozisyon tuttu. Aynı noktadayız. Bir de kimseye ‘armut piş ağzıma düş’ bir cumhurbaşkanlığı adayı bırakacak değiliz. Bir adayda ortaklaşacaksak bütün muhalefet birlikte ortaklaşmakta fayda var. Eğer ülkenin faydasına bir seçenek varsa onu da hep birlikte düşünür, taşınır hep birlikte öneririz ama hiçbir zaman için böyle arkadaşlarımızdan herhangi birinin parti dışından, bir başka partiyle falan... Onlar bu zor sorulara en doğru cevabı geçen sefer verdiler."
YAVAŞ VE İMAMOĞLU FORMÜLÜ
"Şöyle bir formül de dillendirildi. Mansur Yavaş sembolik Cumhurbaşkanı, Ekrem İmamoğlu da icracı Başbakan. Size yer yok mu" diye sorulması üzerine Özel şunları söyledi:
"En iyi yer benim. Düşünsenize bu iktidar değişmiş, bu kadar yıldır yaşanan üzüntüler ortadan kalkmış ve burada kendisiyle ilgili bir talep açıklamamış, süreci doğru yönetmiş ve seçimi kazanmış bir genel başkanın mutluluğu ve tarihe bıraktığı izden daha büyük bir miras olabilir mi çocukları, torunları için? Benim motivasyonum seçimi kazanmak ve Atatürk’ün partisini yeniden iktidar yapmak. Bunu başaran genel başkan daha ne makam, mevki peşinde koşacak? O vakitten sonra en iyi makam, mevki artık istirahat etmektir.
Bugünkü Anayasa öyle bir olanak tanımıyor. Ama hep birlikte seçimi kazanıp iktidarı değiştirdikten sonra, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık makamıyla ilgili bir mesele varsa orada da benim yeniden bir talebim olmayacak. Eğer iki aday varsa o konuda en doğru kararı, partililerimiz ve hep birlikte veririz. Güçlü bir parlamentoya geçtikten sonra da bir tarafsız Cumhurbaşkanı ve icracı Başbakan noktasında o zaman işler daha kolay olur. İki tane koltuk, iki tane aday varsa işler daha kolay olur. Benim orada da kendime ilişkin bir şeyim yok. Benim bütün motivasyonum partiyi yeniden iktidar yapmak."
YENİ ANAYASA TARTIŞMALARI
Anayasa değişikliği konusunda sizi ikna edici bazı adımlar olursa örneğin parlamenter rejime geri dönüş gibi, hiçbir şekilde mi yoksunuz" sorusu üzerine Özel, "Mevcut Anayasa’ya uymayanlar ne havuç sallarlarsa sallasınlar, arkamızı döneceğiz.Çünkü bu milleti iki kere kandırdılar. Biz o zamanlar ‘Aman kalmayın, büyük bir felaket gelir’ dedik. Biz, bir anayasa değişikliğini çok gerekli görüyoruz ama bu anayasa değişikliğini gelecek seçimlerden sonra geniş bir toplumsal mutabakatla ve mevcut Anayasa’ya tam uyan bir hükümetin varlığında yapılmasını... Anayasa’ya uymayanla anayasa yapmaya çalışırsak kandırılırız" dedi.
Özel, "‘Suriye’den iki füze fırlatırız’ gibi söylemler aklımızda. Hangi sorulara yanıt aldınız? Bir savaşa girecek miyiz? ‘Ben savaştayım’ diyen bir Dışişleri Bakanımız var. CHP olarak ‘Bu konuya daha farklı bakalım’ dediğiniz bir konu oldu mu" sorusuna karşılık, "Bu soruya verebileceğim cevabın sınırları sizi tatmin etmez. Sizi tatmin etmeye çalışırsam da bu işten ben zarar görürüm" dedi.
MİT BAŞKANI KALIN'IN CHP'YE ZİYARETİ
Özel, "MİT Başkanı ile görüşmenizde İmralı ile görüşmeler olup olmadığı konu oldu mu" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Ben biraz bu meselelere, dünyada akademisyenler böyle görüşmelerle ilgili taraflara neler öneriyorlar diye baktırdım. Orada şöyle bir yöntem ortaya çıktı: Heyet, bütün soruları bir havuza atsın. Sonra ortak sorular sadeleştirilsin, sonra bütün heyet sorulacak sorularda bir mutabakata varsın. Biz arkadaşlarımızla bunu yaptık, sonra o soruları önümüze koyduk ve sunumları dinledik. Sunumdan beklediğimiz yanıtlar verildiğinde, yani merak ettiğimiz hususlara cevaplar verildiğinde o soruları çıkardım ben. 15 sorumuz vardı merak ettiğimiz, bunların dokuzuna sunumla yanıt verildi. Altı soruyu da ben Sayın Başkan'a yönelttim, o da o soruları samimiyetle ve olabildikçe açıklıkla yanıtladı. MİT’i bir Milli İstihbarat Teşkilatı olarak siyasi tartışmaların içine çekmemek ve yanıtlayamayacağı sorular sormamaya özen gösterdim. ‘Abdullah Öcalan ile bir pazarlık var mı’ meselesi, MİT’in yanıtlayamayacağı, yanıtlarsa da yanıtın tatmin etmeyeceği bir soru ne cevap verilirse verilsin. O yüzden biz MİT’e inanarak, güvenerek cevaplayabileceği sorular sorduk. ‘Abdullah Öcalan ile gizli bir pazarlık var mı’ gibi gündelik siyaset için çok elverişli bir polemik alanına MİT’i sokmadık. Çünkü o zorunun cevabını merak da etmedik yani. Şu açıdan merak da etmedik: O soruya MİT gibi bir kurum cevap veremez. O soruya verdiği cevabın doğru olduğunu sorgulayacaksan zaten o soruyu sormayacaksın. O sorunun bir tane muhatabı var Türkiye’de. O çıkacak, konuşacak. Bir süreç yürütülüyor mu, yürütülüyor. Erdoğan yürütüyor, bunu niye MİT Müsteşarı’na sorayım? O yüzden de sormadık öyle bir soru."
Özel, son olarak "İbrahim Kalın’ın CHP'ye ziyareti ve sunumu esnasında üye başvurularında terör bağlantısı olup olmadığına ilişkin istihbarat desteği istediğiniz gündem oldu. Kalın'dan ne talep ettiniz, yanıtı ne oldu" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Türkiye'deki üyeliklerde iki CHP üyesinin referansı, ilçe başkanı ve il başkanının onayıyla üye olabiliyorsunuz. Burada herhangi bir sorunumuz yok. Amerika'da biz temsilcimizle yolları ayırmıştık. Şu anda 52 eyalette CHP temsilciliği ve 20'nin üzerinde eyalette temsilcilikte görev almak için başvurular var. CHP temsilciliği ve CHP birliği kurmak istiyorlar. Biz de Amerika'daki ve Almanya'daki Fethullah Gülen Cemaati başta olmak üzere, terör örgütlerinin CHP örgütlerine sızıp da yarın ‘Bak, bunun üyesi FETÖ'cü’ gibi bir durumla muhatap olmamak için İbrahim Kalın’a yurt dışı örgütlerimize yapılan başvurularda bunu sordum. Benim orada ilçe başkanım, il başkanım yok, üyem yok. Yeni gelen başvurularla ilgili istihbarat desteği, FETÖ ve diğer terör örgütleri konusunda sordum. O da büyük bir memnuniyetle 'Böyle bir destek verebiliriz. Bunu isteyen her partiye de verebiliriz’ diye söyledi. Ben de temsilci atamalarında böyle bir destek isteyeceğimi söyledim. Türkiye ile ilgili böyle bir şey söz konusu olamaz. Zaten kendi örgütümüzün referans ve öneri sistemiyle ilerliyoruz."