Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, İl Başkanları Toplantısı nedeniyle geldiği Kilis'te halk buluşması yaptı.
Suriye'de yaşananlarla ilgili de açıklama yapan Özel, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamalarına da yanıt verdi.
Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
KİLİS'TE İKTİDAR MESAJI
“Bugüne kadar mazeret üretmedi. Bizi, Ekrem Başkan’ı, Mansur Başkan’ı arıyor, bir yolunu buluyor. Daha ikinci ayda kent lokantası açtılar. Türkiye’nin 22. kent lokantasıydı, şu anda 71 tane var. Çok önemli bir işti. Ana sınıfı çocuklarına süt dağıtıyorlar. UNICEF'ten bin 200 tane çanta almış. İçini kırtasiye ürünleriyle doldurup, yoksul çocuklara dağıtıyorlar. 105 kilometre kanalizasyon, 37 kilometre içme suyu yenilemişler. Eski boruları gördüm, elimi süremedim. Sürsem, tetanoz olursun. O borularla Kilis’e su içirtiyorlardı. Kevgir gibi olmuş atık sularla bu sefer bazı kuyulara kötü su karışıyordu, onlara engel oldular. 300 bin metrekare asfalt serimi yapıldı.
Eksiğimiz çok, anlaşmalar yapıldı. Birkaç hafta içerisinde iklim de elverdikçe büyük bir asfalt kampanyası olacak ve yaza doğru giderken, asfalt işlerinin tamamının bitirilmesi hedefleniyor. Mustafa Kemal Atatürk Kavşağı’nı gördüm. Atatürk, atı şaha kaldırmış öyle duruyor. At şaha kalktığında taarruz başlıyor demektir. At Kilis’te şahlandı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi, iktidara doğru koşuyor.”
"DEVLET BEY'İN BİR HESABI VAR; VALLAHİ AVUÇLARINI YALARLAR"
“Bilecik’te de İstanbul’da da Kilis’te de herkes diyor ki, ‘Ne güzel yaptın. Yırttın attın’ diyor. Neyi attık biliyor musunuz? Cumhur İttifakı’nın suni gündemini attık. Devlet Bey'in bana ettiği onlarca hakaret, partimize ettiği hakaret, Atatürk’ün partisine hakaret. Neler neler söylüyor. Kendisi gitmiş, ‘Abdullah Öcalan’ı Meclis’e getirelim’ diyor. Sonra CHP'ye ‘Bölücülerle işbirliği yapıyor’ diyor. Biz çok netiz. Bu ülkede savaş bitecekse, çatışmalar bitecekse, şehitler gelmeyecekse, annelerin gözünün yaşı dinecekse Meclis’te oturulur, konuşulur. Bütün partiler bir arada oturur. Ama bir şartımız olur. İlk gün ve son gün şehit aileleri ve gaziler gelecek, gözlerinin içine bakacağız, rızalıklarını alacağız. Öyle oturduğun yerden senin söylediğin, senin dediğin gibi olsun dediğinde toplumsal mutabakat olmaz. Ama kendi yaptığına bakmaz, bize dünya kadar hakaret etmiş.
Bir hesabı var; 'ben o hakaretlere karşı cevap vereceğim.' Onu söyleyeceğim, bunu söyleyeceğim. Bu arada zaman dolacak. Neyi söyleyemeyeceğim? Çeyrek altın hesabını söyleyemeyeceğim. Emekliyi konuşamayacağım. Yayın bitecek, asgari ücretliye bir şey diyemeyeceğim. Fıstık üreticisinin Antep’te çektiklerine miting yapmışım. Onları dile getiremeyeceğim. Buradaki zeytin üreticisinin sorunun, üzüm üreticisinin sorununu söylemeyeceğim. Sığınmacı sorununu, esnafın yaşadıklarını söylemeyeceğim. Zenginlere yüzde 8 ile KGF ile kredi verdiler. Adam yat aldı, kotra aldı, uçak aldı, yüzde 8 ile ödüyor. Esnafa esnaf kefaletten yüzde 9 ile kredi verdiler. Öderken, ‘Faizler yükseldi, 25 oldu’ diyorlar. Bunları söylemeyeceğim. Onlara cevap vereceğim. Vallahi avuçlarını yalarlar. Bu sorunları konuşacağız.”