FARUK BALIKÇI – FUAT BULUT – ÖZEL RÖPORTAJ

Saadet Partisi Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Muhammed Sabır Fırat, önceliğinin hizmet ve Kürt dili üzerine olacağını ifade ederek, istihdam sağlayan projeleri hayata geçireceklerini, tarım ve hayvancılığın gelişimi için kooperatifler kuracaklarını söyledi.
Sayın Fırat’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle: 

“YENİ BİR SES OLSUN DİYE ADAY OLDUK”

*Diyarbakır’da neden aday oldunuz?

Diyarbakır, tüm bölgeye hitap eden bir şehirdir. Diyarbakır'a yapılacak hizmet tüm bölgeye yapılacak hizmetlerin örneğidir. Söylenen her söz tüm bölgeyi ve tüm Kürtleri etkileyebilecek mesajları içerir. Bu sebeple biz Kürtlerin merkezi konumunda olan Diyarbakır'ın ortasında olan Şeyh Sait Meydanı'nda açıklamamızı yaptık. Sizlerle geçmiş yıllarda Şeyh Sait ve dava arkadaşlarının saklı mezar yerlerine ilişkin olarak hem yerini göstererek kamuoyu duyurmuştuk, sahip çıkılması için Diyarbakır halkının hakkını teslim etmesi gerektiğini söylemiştik. Halkımız ifrat ile tefrit arasına sıkışmış durumdadır. İki kutup arasında yorulmuş ve arayış içerisindeler. Bizler de başlangıcımızı bu mesajı vererek, dedik ki Diyarbakır yeni bir ses, yeni bir yol olsun. Bu sebepten ötürü adaylığımızı ilan ettik. 

Saadet Parti̇si̇ Di̇yarbakir Adayi Önceli̇ği̇mi̇z Hi̇zmet Ve Kürt Di̇li̇ Olacak2

“EN GENÇ ADAYIM, GENCİN DERDİNİ GENÇLER ANLAR”

*Seçim çalışmalarında daha çok hangi argümanı ön plana çıkarıyorsunuz?

Seçim çalışmaları kapsamında biz öncelikle Diyarbakırlıların derdini dinledik. Derdi bilmeden dermanı bulamazsınız. Ben de Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayları arasında en genç adayım. Gencin derdini yine en iyi genç anlar. Diyarbakır siyasetin merkezi konumunda bir şehirdir. Ve bu siyaset Diyarbakır'ı ve Diyarbakırlıyı yormuş ve bıktırmış. Yüz yıllık Cumhuriyet tarihinden kalma bir politika ve en sonunda da 8 yıllık bir kayyım yönetimi Diyarbakır'ın üzerine bir sis perdesi oluşturmuş. İnsanlar kendi hür iradelerini, fikirlerini net bir şekilde konuşamıyorlar, taleplerini dile getiremiyorlar.

Diyarbakır ve bölge 100 yıllık Cumhuriyet tarihinin 80 yılını baskı politikalarıyla yönetilmiş. Şark ıslahat Planı gerçekleştirildi, Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarıldı. Bölge valilikleri ve en sonunda da kayyım ile yönetildi. Bizler ilk yönetime geldiğimizde öncelikle açık ve şeffaf bir şekilde gençler ve burada yaşayan Diyarbakır halkıyla yürüteceğimiz bir yönetim anlayışı olacaktır. Önce mesele nedir diye tespit edersin, ardından tedavi yollarını bulup ona göre hareket edersin.

Saadet Parti̇si̇ Di̇yarbakir Adayi Önceli̇ği̇mi̇z Hi̇zmet Ve Kürt Di̇li̇ Olacak3

“ÖNCELİKLİ SORUN HİZMET VE KÜRT MESELESİDİR”

*Diyarbakır’ın eksikliği nelerdir?

Biz şunu gördük iki tane ana problem var. Hizmet konusunda problemler var. Alt yapı, trafik, ulaşım, çevre kirliliği ve istihdam belediyecilik hizmetinde yer alıyor. Bu 5 ana madde üzerinden ilk politikamızı değerlendirebiliriz. İkinci ana politikamız ise Kürt meselesi. Gittiğimiz her yere bir yandan hizmet, bir yandan da Kürt meselesi. İkisi eşbaşlı olarak gidiyor. Halkın içerisine girdiğimizde talepler bunlardır. Kürt meselesinin içerisinde belediye olarak ne yapmak gerekiyor? Diyarbakır halkının içerisinde dolaştığımızda görüyoruz ki, maalesef artık Diyarbakırlı eskisi gibi Kürtçe konuşmuyor. Yeni nesil Kürtçe konuşmuyor. Bu aslında Diyarbakır belediyesinin hatası değil, Türkiye siyasetinin uygulamış olduğu bir politikadan kaynaklı bölgemizde Kürtçeye yönelik baskı var ve bu da konuşmayı azaltmış. Biz belediye olarak ne yapabiliriz?

Belediyelerimizin Kürtçenin geliştirilmesi üzerine genç ve çocuk kulüpleri ile kreşler oluşturulur. Burada Kürtçe öğretmenler istihdam edilir ve böylelikle Kürtçe’ye teşvik edilir. Kürtçe bilmeyen gençlerimiz burada dillerini öğrenir. Danıştay, kayyımdan önce dönemin belediye başkanının açmış olduğu kreşleri kapattırdı. Ama biz bunu çocuk kulüpleri üzerinden yaptığımızdan bunun önü açık olur. Her mahallede bizler çocuk kulüpleri kuracağız. Bu çocuk kulüpleri içerisinde 4 yaştan 18 yaşa kadar yani periyodik yaşlar aralığındaki çocuklar, hem dilini öğrenmek için hem de sosyal aktivitelerde bulunmak için buraya gelecekler. Belediye mevzuatında da bunları kurma hakkımız vardır. Onun haricinde sokak tabelalarımız, işyeri tabelaları, genele hitap edecek her yerde Kürtçenin ağırlıklı olarak kullanmasına yönelik politika uygulayacağız. En az 400-500 tane Kürtçe öğretmen kulüplerimizde yer alacak. 

“İŞSİZLİKLE MÜCADELE EDECEĞİZ, KOOPERATİFLER KURACAĞIZ”

*Projeleriniz nelerdir?

Belediyeciliğin sınırı sadece alt yapı, çöp toplama, park ve bahçe işleri yapmakla sınırlı değil. İşsizliği ortadan kaldıracak reçetelerle geleceğiz. Diyarbakır'da yüzde 55 genç nüfusumuz var. Daha sonrasında da işsizliğe yönelik olarak çalıma politikalarını uygulayacağız. Öncelikli olarak yapacağımız şeyleri anlatalım. Ergani ve Bismil normal şartlarda il olabilecek potansiyele sahip ilçelerdir. Anadolu'nun birçok ilçesinde daha kalabalık bir nüfusa sahipler. Hiçbir şekilde orta ve küçük ölçekli sanayi bölgesi yok. Belediye başkanlığına geldiğimizde, OSB'lerin alt yapısını oluşturup ve projelendirip hazırlayacağız.

İstihdam açısından bunlar önemli. Onun haricinde sanayinin gelişmesi için teşvik programları ve meslek edindirme kursları kurarak, yapılacak OSB ve sanayi bölgelerine ara eleman ve mesleki eleman kazandırtacağız. Her ne kadar yüzde 55 genç nüfusumuz var desek de, ama bu yüzde 55 genç nüfusumuzun kalifiyesi ve eğitim durumu nedir onu bilmiyoruz. Ama meslek edindirme kurslarıyla onları istihdam edeceğiz.

“TARIMI ELVERİŞLİ HALE GETİRECEĞİZ”

Diyarbakır tarım ve hayvancılık büyük bir potansiyeli olan bir kenttir. Mezopotamya Ovası’nın en mümbit arazilerine sahip bir kent. Ancak Diyarbakır halkı kendi arazisini sulayamıyor, ekemiyor ve gidip mevsimlik işçi olarak Adana ve Beypazarı'na gidip havuç ve pamuk topluyor. Bunun çözümü de kooperatiftir. Biz bir kooperatif sistemini oluşturacağız, belediye ve köylüyü aynı kotada bir araya getirip hareket ettirdiğimiz takdirde köylü alacağı teşvik ve destekle birlikte kuracağımız inovasyon merkezlerinin yardımıyla nerede neyi ekeceğimize bileceğiz. Köylü bu şekilde arazisini yüzde yüz verimlilikle kullanacak ve bu ürünü ürettikten sonra, satış derdi olmadan, alıp belediyeye bunu verecek. Belediyede bizim oluşturacağımız sanal ağ üzerinden bütün dünyaya bunu pazarlayacak. Bu şekilde Karadacağ'ın pirinci, nohudu, mercimeği bütün Ortadoğu'yu besleyecek duruma gelecek.

Diyarbakır'ın en büyük sıkıntısı su sıkıntısıdır. Her tarafımızda barajlar var, ama tarlalara doğru düzgün su gitmiyor. Ana kanallarımız var, ama yavru kanallarımız yok. Çay Önü Dünyada tarımcılığın yapıldığı  ilk noktaydı ama bugün susuzluktan kavruluyor. Sulama sistemini genişlettiğiniz takdirde, seracılık uygulamalarıyla birlikte yılda 3 defa ürün alabilecek bir toprağa sahipsiniz. Belediyenin teşvik ve yatırımlarıyla birlikte kooperatif sistemiyle biz bunları geliştirebiliriz.

“HAYVANCILIĞI GELİŞTİRECEĞİZ”

Bir diğeri ise hayvancılıktır. Çok güzel meralarımız var ama hepsi boş. Çünkü, hayvan ve yem pahalı. Bu yüzden üretim açısından sıkıntı yaşıyoruz. Meraları şuan ihale üzeri başkaları da gelip satın alabiliyor ve yıllık olarak kiralayabiliyor. Biz geldiğimizde bu meraları tamamen köylülerle birlikte işleyeceğiz. Gerekirse hayvanların alımını bizler sağlayıp, köylülere dağıtacağız, köylülerle birlikte proje hazırlayacağız. Yem ve gerekli veteriner hizmetlerini de sağlayarak, ortak bir şekilde bu hayvanı besleyerek ondan alacağımız süt ve süt ürünleriyle bütün Türkiye ve Ortadoğu'ya satışını sağlayacağız. 

“MANEVİ ŞAHSİYETLERİMİZİ DÜNYA’YA TANITACAĞIZ”

*Tarihi bir kent olan Diyarbakır’da turizm ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Diyarbakır Sahabeler şehri, ancak bir Konya'nın Mevlanası nasıl ki Japonya'dan turist getirebiliyorsa, bizim burada peygamberlerimize tüm Dünyadan insanların gelmesi gerekiyor. Manevi şahsiyetlerimizin olduğu alanların altyapısını oluşturarak, güzel bir projeyle bunları tüm dünyaya duyurabiliriz. Diyarbakır'ın en büyük turizm kaynağından bir tanesi de Dicle Nehri'dir.

Bu Dicle Nehri'nden Diyarbakırlı bile istifade edemiyor. Mesire alanlarımız yok. Dicle Nehri'nde sosyal alanlar kazandıracak projeler oluşturacağız. Sinek Çayı rafting için belki de dünyanın en iyi yerlerinden birisi. Su işletmeciliği, tarım üreticiliği, sebze ve meyve üretimini yine köylülerle işbirliği halinde yapacağız. Gerekli istihdamı sağlayarak tanzim satış mağazalarını oluşturarak kentin her yerine satacağız. Geri kalan ürünlerimizi de Dünya pazarına sağlayacağız. Ticari ağın oluşturulması için ise, Diyarbakır'ı Erbil ile komşu kent ilan edeceğiz. 

“ŞEYH SAİT’İN YATTIĞI YERİ MEZARLIK ALANINA ÇEVİRECEĞİZ”

*Şeyh Sait’in mezar yeri tespiti için bir girişiminiz olacak mı?

31 Mart'tan sonra burayı belediyenin kanuni bir hakkı olarak, mezarlık tescil hakkının da bulunmasıyla mezarlık alanına çevireceğiz. Şeyh Sait Efendi, mahkemedeki vasiyetnamesinde mezarının yapılmasını talep etmişti. Hem kanunen hem de vasiyeti gereği bunu yapma hakkı doğuyor. Hem insanidir, hem İslamidir, hem de hukukidir. İlk defnedildiği yer orası, fakat şuan orada mı değil mi bilmiyoruz. Önce onun tespiti yapılması gerekiyor.

Muhabir: Fuat BULUT & Faruk BALIKÇI