ÖZEL HABER - Fatma TEMEL / KAMERA - Veli BALTACİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Kürt sorunu konusundaki çıkışı gündemdeki yerini koruyor. Bahçeli’nin meclis açılışında DEM Partililerle tokalaşması, Abdullah Öcalan ile ilgili “Şayet tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti toplantısında konuşsun” çıkışı, hemen ardından DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan’ın İmralı’ya giderek amcası Abdullah Öcalan'la görüşmesi yeni bir sürece kapı araladı. Sosyopolitik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, yaşanan siyasal gelişmelerin sokaktaki karşılığını gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e değerlendirdi.
“SOKAK TEMKİNLİ”
Daha önceki süreçlerin akıbeti nedeniyle yurttaşların sürece biraz daha kaygılı ve temkinli yaklaştığını kaydeden Yüksel Genç, “Genel olarak sokakta şöyle bir yansıma var; ‘gerçekten bir barış süreci mi olacak? Gerçekten bir müzakere süreci mi olacak? Bu süreç sonuna kadar gidebilecek mi? MHP varsa oyun var’ diyenler ve ‘MHP varsa olabilir’ diyenler var. Ama genel olarak sokak temkinli” dedi.
“HENÜZ BİR ÇÖZÜM SÜRECİ OLARAK ALGILANMIYOR”
Ortaya çıkan durumun bir çözüm süreci olarak algılanmadığını söyleyen Genç, “Sokak, geçmişin getirdiği güvensizlik ve korkuyu da bir kenarda tutarak izliyorlar” dedi. Genç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha önce yaşanmış süreçlerin ortaya çıkardığı başarısızlıkla beraber oluşan şiddet dalgasındaki yükselme Kürt meselesi üzerinden ortaya çıkan etkilenim dalgasının çok büyük olması ve bundan sokaktaki insanın birebir etkileniyor olması biraz daha kaygılı ve temkinli yaklaşmasına yol açıyor. Kandırılma duygusu çok konuşuluyor. Güvensizlik emareleri oldukça yoğun ve bununla beraber yeni bir sürecin oluşması ve çözüme dair ciddi bir sürecin kurulmasına dair güçlü bir psikoloji ve istek de sahadan yansıyor. Yani insanlar Kürt sorunun müzakereyle olmasını istiyor ve arzu ediyor. Geçmişin getirdiği güvensizlik ve korkuyu da bir kenarda tutarak izliyorlar. Ortaya çıkan durum henüz bir çözüm süreci olarak algılanmıyor. Bir temas ve insanlar bunun farkında.”
“BÖYLE BİR SÜRECİN İKİ SEBEBİ OLMALI”
“Şu aşamada Cumhur İttifakı’nı oluşturan bir iktidar yapısının böyle bir süreci başlatmasının iki sebebi olmalı” diyen Genç, şöyle devam etti: “İktidar ve Cumhur İttifakının karakteri oldukça merkeziyetçi ve otoriter. Böylesi bir rejimin bir gün uyanıp demokrat olmaya, toplumun farklı kesimlerinin özgürlük sahasını tanıyacak hidayete ermesini beklemek çok zor. Bu tip iktidarla böylesi tarihsel ve büyük meselelerde bu kadar büyük reddettikleri, çözümsüzlüğü üretecek geniş blokajlar oluşturduğu bir meseleye yöneliyorlarsa çok ciddi iç ve dış çıkmazlara sahiplerdir.
Bunu aşabilmek ve iktidarlarının devamını sağlayabilmek açısından, bir şekilde bu büyük meselenin ayak bağı olmasının gidermeye ihtiyacı vardır. Ya da ikincisi uluslararası, bölgesel daha başka hesaplar ve çıkarlar kendilerine atfetmek istemektedirler. Kürt meselesi gibi büyük bir meselenin ayak bağı olmasını istememek ve ya içerde Kürt sorununa bağlı gerilim ve ayrışmanın giderilmiş olmasına ihtiyaç duyuyorlar. Mevcut durumda iktidarın pozisyonuna ve Ortadoğu’daki gelişmelere baktığımızda her iki olasılığında mümkün olduğunu çünkü iktidarın yürütmüş olduğu yeni rejimin ülkeyi soktuğu çoklu kriz hali ortada.”
“ÖCALAN, KENDİSİNE ATILAN TOPU KARŞIYA PASLADI”
Öcalan’ın kendisine atılan topu tekrar karşıya pasladığını söyleyen Genç, şöyle devam etti: “Öcalan süreçte rolünü oynayacağını beyan etmiş oluyor. Gerisi şimdi devlete bağlı. Öcalan, kendisine atılan topu karşıya pasladı. Hatta Öcalan’ın açıklaması ardından PKK yapı ve bileşenleriyle Öcalan’ın içinde bulunduğu süreci tanıyacağını ve buna dâhil olacağına dair beyanlarda bulundu. Ama hala Kürt meselesinin iktidarın Bahçeli öncülüğünde yürüyen devlet mekanizmasının nasıl bir Kürt sorunu çözüm mantalitesi içerisinde hangi araçlarla yol almak istediğine dair hiçbir somutluk bilmiyoruz.”
“BU SÜREÇ BİR TEMAS SÜRECİ”
“Bu süreç bir temas süreci” diyen Genç, “Herkes rolünü oynarsa, herkes geçmişin getirdiği tecrübeler ışığında sorumlulukla davranırsa bu sürecin akamete uğraması önlenebilir. Bu temas sürecinin diyalog ve müzakereye evirilebilmesi ve gerçek anlamda Kürt meselesinin çözümü için sağlıklı bir sürecin kurulabilmesi açısından özellikle muhalefete, Kürt siyasetine, topluma çok büyük bir iş düşüyor. Onca yıllık deneyim herkese bazı tecrübeler öğretti. Kimse baştaki gibi değil. Bunu bilip buna göre yol almak lazım. Kürtler de mevcut durumda güçlü bir yerde. Ne olurda olsun açılmış bu kapıdan Kürt sorunun barışçıl ve demokratik ve halkların kimliklerin, özgürlüklerin tanındığı yeni bir Türkiye ve bölge vizyonunun olması açısından Kürtlere de Kürt siyasetine de işler düşüyor. STK’lara büyük işler düşüyor” şeklinde konuştu.