CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada yeni çözüm süreci ve kayyum atamalarına değindi. Tanrıkulu, şunları söyledi:

"Müzakere etmemiz lazım. Milliyetçi Hareket Partisi bence yani bu dönemi tarif eden çok doğru bir cümle kurdu; ‘Türkiye'nin toplumsal barışa ihtiyacı var’ dedi ve ‘Barış herkese kazandırır, savaşın kazananı olmaz’ dedi. Eğer buradan başlamışsanız Adalet ve Kalkınma Partisi’yle beraber sonuçta şimdi konuşulan mesele negatif barış. O ne? Yani silahları gömeceksiniz, tamam, sonuna kadar gömelim, terör olmasın, şiddet olmasın, başından beri söylüyoruz ama eğer, siz bunu bir pozitif barış beklentisiyle güçlendiremezsiniz o da olmaz, yine gider tökezlersiniz ve daha büyük travmalara neden olursunuz. Şimdi, bir taraftan bunları söyleyeceksiniz, ‘Silahlar gömülsün’ diyeceksiniz ve bütün bu meselenin özü olan demokratik siyasetle, demokratik temsille ilgili en kötü şeyleri yapacaksınız. Bakın, bu süreçte biz sizden yapmanız gerekenleri beklemiyoruz, böyle bir yaklaşım içerisinde değilsiniz. Yahu, hiç olmazsa yapmamanız gerekenleri yapmayın, hiç olmazsa yani kısa bir süre nefesinizi tutun.

"DARBECİ GÖRÜNTÜLERİ BÜTÜN MİLLETİN KAFASINA KAZIMAK İSTİYORSUNUZ"

Önümüzde bir ihtimal var; o ihtimal, silahların kalıcı olarak gömülmesi, hiç olmazsa o zamana kadar durun yani bakalım ne olacak? Durmuyorsunuz, bakın, durmuyorsunuz; bu tutumunuzla o insanlarda bir düşüncenin oluşmasını engelliyorsunuz. Bir taraftan Akdeniz'e kayyum atayacaksınız, diğer taraftan Beşiktaş Belediyesine operasyon çekeceksiniz; şimdi İstanbul Barosu Başkanlığı’na da yönetimine de kayyum atayacaksınız. Ya, kim sizden barış bekler, pozitif anlamda kim bekler gerçekten; sokakta kim bekler sizden? Bekleyemez. Bakın, barış çalışmaları bir bilim dalıdır, dünyada çok çalışılmış. Siz bu bilim dalında olmaması gereken ne varsa yapıyorsunuz, ne varsa yapıyorsunuz. Hadi,

Milliyetçi Hareket Partisi bu işlere yeni girdi, bilmiyor diyelim. Ya, siz 22 yıldır devleti yönetiyorsunuz, her şeyden sorumlusunuz, ölümlerden de sorumlusunuz, her şeyden sorumlusunuz, sağa sola kaçmaya imkanınız yok. Ben size, vicdanınıza söylüyorum; belediye başkanlarının saat beşte evine girilmesi, yatak odalarına girilmesi, kapılarının zorlanması ve iki polis memuru eşliğinde kamusal alanlarda yürütülmesi, bakın, o görüntüler kamusal alanlarda seçilmiş belediye başkanlarının, o görüntüler size neyi çağrıştırıyor? Elinizi vicdanınıza koyun, söyleyin. Buna mecbur musunuz? Değilsiniz, ama o darbeci anlayışınızı, darbeci görüntüleri bütün milletin kafasına kazımak istiyorsunuz. Onun için bu oradaki iki polisin kararı değil, sizin kararınız, merkezi kararınız.

“İKİ AY YERİNİZDE DURUN YA, İKİ AY!”

Dün, ben İstanbul Emniyeti’ne gittim, bana oradaki bir komiser diyor ki; ‘Milletvekilisiniz, her yere gireceğinizi sanmayın’. Gireceğim yer neresi, biliyor musunuz? Vatandaşın girdiği kapı yani içeri gireceğim, belki bir şikayette bulunacağım. ‘Giremezsin’ diyor. Bakın, bunu orada söyleyebiliyor; böyle bir zihniyet yarattınız ve biz bundan barış bekleyeceğiz. Ya, bari elinizi vicdanınıza koyun, iki ay yerinizde durun ya, iki ay! Yapmamanız gerekenleri yapmayın hiç olmazsa ya, sonra bakalım."

Kaynak: ANKA