Diyarbakır'dan aday gösterileceğinden son güne kadar haberi olmayan ve 20 yıldır kentten çıkan ilk CHP milletvekili olan Sezgin Tanrıkulu, kampanya sürecini nasıl yönettiğini anlattı. T24'ten Cansu Çamlıbel'e kapsamlı bir röportaj veren Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır'dan aday gösterildiğini listelerin YSK'ye teslim edildiği gün öğrendiğini belirterek "Bana seçimden iki üç ay önce "seni bölgeden aday yapmak istiyoruz" bunu çalışmasını yap denebilirdi. Ben de çok daha önce çalışmaya başlardım. Bu pek çok aday için geçerli" ifadesini kullandı.
Tanrıkulu röportajının ilgili kısmı şöyle:
O güne kadar İstanbul'dan mı aday gösterileceğinizi sanıyordunuz?
Tabii ki aday olmadan önce "başvuru yapalım mı, yapmayalım mı?" diye Genel Başkanımıza hep sorarız. Ben bundan önceki süreçte de hep sormuştum. Bu sefer de sordum. Kendisi de "başvurunu yap" deyince ben de İstanbul'dan başvurumu yaptım. Ama listelerin teslim edileceği gün Parti Meclisi kararı ile Diyarbakır'dan aday gösterildim. İki milyon nüfuslu bir il Diyarbakır; 1 milyon 200 bin seçmen, 17 ilçe ve 1000 köy var. Sadece 30 günde kampanya yapmak durumunda kaldım. Zaten en başta İstanbul'da lojistik -fotoğraf vesaire- koordine etmekle geçti. Reklam afişi tasarlatmak ve daha birçok şey bu kısa sürede yapıldı.
Sizin şahsınızda yaşanan CHP'nin genel olarak 2023 seçimlerine ne kadar dağınık biçimde gittiği konusunda çarpıcı bir örnek olmuş. Size özel değil genel bir durum olduğu kanaatime katılır mısınız?
Diyarbakır'da ben seçime 12 gün kala kendim için bir kamuoyu şirketine araştırma yaptırdım durum nedir bileyim diye. Hadi adını da vereyim; Aksoy Araştırma yaptı. Ben bu kadardır siyasette olan ve tanınır olan bir yüz olmama rağmen CHP seçmeninin yüzde 25'i, AKP seçmenin yüzde 50'si, HDP seçmeninin yüzde 35'i benim CHP'nin Diyarbakır adayı olduğumu bilmiyordu.
E o saatten sonra ne yaptınız da seçilebildiniz?
Yerel gençlerden TikTok fenomenlerini bulduk. Her tarafı afişlerle donattık. Araçlarımız daha sık tur atmaya başladı. Bütün panolara, bilboardlara daha sık değişen afişler koymaya çalıştık. Dostlardan rica ettim, daha çok televizyona çıktım. Mesela Diyarbakır'da Fox TV, Halk TV, Tele 1, Artı TV çok izlenir. Rica ettim, orada sabah programlarına çıktım. Daha fazla görünür olmaya çalıştım yani. Ama daha önceden haberiniz olsa, bütün bunları daha farklı bir şekilde planlayabilirsiniz. Bir de seçim şarkısı yaptırdım. O anons arabaları dönüp dolaşırken ne çalacak? Şarkı şimdi düğünlerde gençlerin halay şarkısı oldu. Ben Diyarbakır'ın dokusuna uygun bir şeyler hazırlatmak istedim. Diyarbakır'da Genel Merkez'imizin kampanya müziklerinden apayrı bir şarkıyla kampanya yaptım. Çünkü Diyarbakır'ın sosyolojisine hitap eden bir şey olmalıydı ve tabii Kürtçe olmalıydı. Adalet Kalkınma Partisi de mesela oralarda Kürtçe şarkıyla kampanya yapar, Kürtçe propaganda yapar.
21 yıldır iktidar olduğu Türkiye'nin parlamentosunda Kürtçe kayıtlara "bilinmeyen dil" olarak geçiriliyor ama kendisi Kürt illerinde Kürtçe şarkıyla kampanya yapıyor öyle mi?
Evet, AKP adayları Kürtçe konuşulan illerde Kürtçe propaganda yapıyor. Erdoğan'ın propaganda sözlerini panolara Kürtçe yazıyorlar. Hala böyle.
Ama siz Kemal Bey'inkinden farklı bir kampanya tercih ettiğinizi anlatıyordunuz. Nasıl bir farkı vardı sizin kampanyanızın?
Evet, o gerekiyordu. Telif haklarını ödeyerek Kardeş Türküler'e Kürtçe bir şarkı yaptırdım. Türkçe seçim şarkım da var; onu da sözlerini esaslı bir dostum olan İbrahim Karaca yazdı, Diyarbakırlı yerel sanatçılar seslendirdiler. Bunlar olmadan yerelde kampanyayı tutmak öyle kolay değil. (HABER MERKEZİ)